Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Muallim-Öğretmen

Bizim muallimimiz, öğretmenimiz ilk olarak Kur’an-ı Kerimdir. Daha sonra Peygamberimiz (A.S.M) gelir.

Evet, madem gayet manalı bir kitap, onu ders verecek bir öğretmen ister.

Ve gayet güzel bir cemal, kendini görecek ve gösterecek bir ayna gerektirir.

Ve gayet kemalde bir sanat, sergileyici bir gösterici ister.

Elbette, herbir harfinde yüzer manalar, hikmetler bulunan bu kâinatın büyük kitabının muhatabı olan insan nevi içinde, elbette bir en mükemmel rehber, bir en büyük öğretmen bulunacak.

Hem mümkün olur mu ki, bu kâinatı bütün isimlerinin kemâllerini ifade eden sanatlı eserleriyle süsleyerek seyir için garip ve ince sanatlarla süslenilmiş bir saraya benzetsin de, rehber bir öğretmen tayin etmesin?

Hem hiç mümkün olur mu ki, bu kâinatın Sahibi, şu kâinatın değişmelerindeki maksat ve gaye ne olacağını haber veren anlaşılması zor tılsımını, gizli haberini, hem mevcudatın "Nereden? Nereye? Necisin?" üç zor sualin muammasını bir elçi vasıtasıyla açtırmasın?

Hem hiç mümkün olur mu ki, bu güzel sanat eseri yapılanlar ile kendini şuur sahiplerine tanıttıran ve kıymetli nimetler ile kendini sevdiren Sâni-i Zülcelâl, onun mukabilinde şuur sahiplerinden Allah’ın rızasına dair olanlar, arzuları ne olduğunu bir elçi vasıtasıyla bildirmesin?

Hem hiç mümkün olur mu ki, nev-i insanı şuurca kesrete müptelâ, istidatça ubudiyet-i külli kulluğa hazır suretinde yaratıp, öğretmen bir rehber vasıtasıyla onları kesretten vahdete yüzlerini çevirmek istemesin?

Peygemberlerden sonra sonra en muhterem ve yüksek taife ve ümmî ve bedevî oldukları halde az bir zamanda nur-u Muhammedî (a.s.m.) ile

şarktan garba kadar âdilce idare edip,

cihanı zapteden, fatih, devletleri mağlûp ederek

ilerlemiş olan, fenli, medenî, siyasî milletlere üstad, öğretmenm, diplomat, âdil hükmeden olarak o asrı bir asr-ı saadet hükmüne getiren sahabeler,

Muhammed'in (a.s.m.) her halini tetkik ve araştırmadan sonra gözleriyle gördükleri çok mucizelerinm kuvvetiyle eski düşmanlıklarını ve ecdatlarının mesleklerini ve

çokları (Hâlid ibni Velid ve İkrime ibni Ebû Cehil gibi) pederlerinin taraftarlıklarını,

kavim ve kabilelerini tamamıyla bırakıp

bütün ruh u canlarıyla, gayet fedakârâne bir surette İslâmiyete girerek

aynelyakîn derecesinde Muhammed'in (a.s.m.) sadık olmasına, peygamberliğine imanları, sarsılmaz, küllî bir şahitliktir. (15 Şua’dan faydalanılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi