Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Yeniden Çerçeveleme

Padişah, bir gece rüyasında bütün dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı ve elem içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tâbircisinin hemen huzuruna getirilmesini emir buyurur.
Uyku sersemi tâbircibaşı, gözlerini oğuştura oğuştura padişahın yanına gelince, padişah beklemeden rüyasını anlatıp sorar:
"Tâbircibaşı, bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle."
 Tâbircibaşı biraz düşünür; sonra utana, sıkıla "şerdir, Padişahım" der.
Padişah yüzüne karşı böyle söylenmesine şaşırmış, adeta küçük dilini yutmuştur. Tâbirci devam eder:
"Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, bütün yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz."
Bir an sessizlik olur; ardından padişah kükrer:
"Tez atın şunu zindana, felaket tellalığı yapmak neymiş öğrensin!"
Tâbircibaşı, yaka paça götürülüp zindana atılır.
Padişah bir başka tâbircinin bulunmasını emreder. Huzura getirilen ikinci tâbirciye de rüyasını anlatıp sorar:
"Hayır mıdır, şer midir?" der.
İkinci tâbirci de önce biraz düşünür ama sonra yüzü aydınlanır:
"Hayırdır, Padişahım!" der. "Bu rüya, bütün akrabalarınızdan, yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınıza dalalet eder. Daha nice seneler boyu güzel memleketimizi yüksek adaletinizle idare edebileceksiniz inşaallah."
Padişahın keyfi yerine gelir, ağzı kulaklarında buyurur:
"Bu tâbirciyi tâbircibaşı yaptım. iki kese de altın verin!"
Başından sonuna kadar durumu takip edenler, tâbirciye sorarlar:
"Aslında sen de, tâbircibaşı da aynı şeyi söylediniz. Niçin onu cezalandırdı da seni mükâfatlandırdı?"
Zeki tâbirci güler:
"Elbette aynı şeyi söyledik; ama mühim olan, kimilerine ne söylediğin değil, nasıl söylediğin, karşıdakinin neyi, nasıl anlamasıdır?" (https://www.dunyabulteni.net/hayata-dair/padisah-ile-ruya-tbircisi-h280341.html) Bu konuya yeniden çerçeveleme (reframing) deniliyor. Hadiseaynı, bakış ve yorum farklıdır.
Sonuçta; Bir eser okunacağı veya bir söz dinleneceği zaman, evvela "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Niçin söylemiş? Ne makamda söylemiş?" olan bir esas kaideyi göz önünde tutmalı, hesaba katmalıdır. "Söylenene bak, söyleyene bakma" söylenilmiştir. “Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne içinde söylemiş? Niçin söylemiş? Söylediği sözü gibi dikkat etmek, belâgat nokta-i nazarından lâzımdır, belki elzemdir.” Muhakemat’tan"O herşeyi en güzel şekilde yarattı." Secde Sûresi, 32:7. Ayetinin sırrı ile Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir güzellik yönü vardır.
Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir. Veya neticeleri yönüyle güzeldir ki, ona dolayısı ile güzel denilir. Bir kısım hadiseler var ki, görünüşte çirkin, karışıktır. Fakat o zahirî, görünürdeki perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar vardır. (18. Söz’den). Bu rüyanın müsbet yorumundaki gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi