Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Rahimiyet ve Rızık Verme Hakikati

Bütün yeryüzünde ve içinde ve havasında ve denizinde bütün zîhayatın verilmesi hakikatidir.

Ve bilhassa ruh sahiplerinin ve bilhassa âciz ve zayıfların ve bilhassa yavruların, hem maddî ve mideye ait, hem mânevî bütün rızıklarını bir görünmeyen el tarafından verilmesi hakikatidir.

Bunlar şefkatli bir şekilde, kuru ve basit bir topraktan ve cansız ve kemik gibi kuru odun parçalarından yapılır. Ve bilhassa en hoşu kan ve pislik ortasından gelen ve bir dirhem (3 gr) kemik gibi bir tek çekirdekten yapılan binlerle okka (1283 gr) yiyeceklerin, vakti vaktine, düzenli bir surette, hiçbirini unutmayarak ve şaşırmayarak, gözümüz önünde, bir görünmeyen el tarafından verilmesi hakikatidir.

Evet, "Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan Allah'tır." Zâriyat Sûresi, 51:58. âyeti, yedirip içirme ve beslemeyi Cenâb-ı Hakka ait kılar.

"Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah'a âit olmasın. Allah onların rahimlerdeki yerini de bilir, yaşayıp öleceği yeri de. Bunların hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır." Hûd Sûresi, 11:6. âyeti dahi, bütün insanların ve hayvanların rızıklarını garanti ve Allah’ın kefil olması altına almıştır.

Hem "Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir."Ankebut Sûresi, 29:60. âyeti de, rızkı tedarik edemeyen, aciz ve iktidarsız olan zayıf biçarelerin rızıklarını umulmadık yerden, belki bilinmeyen ve görünmeyen alemden verilmektedir.

Belki hiçten, meselâ, denizin dibindeki böceklere hiçten ve bütün yavrulara umulmadık yerlerden verilmektedir.

Ve bütün hayvanlara her baharda âdet olduğu üzere sırf bilinmeyen ve görünmeyen alemden beslenmelerini uygulamada Allah kefil olarak gözle görüldüğü gibi verir.

Sebepleri tapan insanlara dahi, sebepler perdesi altında yine o veriyor diye ispat ve ilân ediyor. Pek çok Kur'ân ayetleri ve sayısız varlıkların şahitlikleri, birleşerek her bir hayat sahibinin bir tek sonsuz haşmet, yücelik ve heybet sahibi olan ve bütün canlıların rızıklarını veren Allah’ın rahîmiyeti ile beslendiklerini gösteriyorlar.

Evet, bir nevi rızık isteyen ağaçlar iktidarsız (güçsüz, kudretsiz) ve ihtiyarsız (iradesiz) olduklarından, onlar yerlerinde tevekkül eder bir şekilde dururken rızıkları onlara koşup geliyor.

Ve aciz yavruların nafakaları hayret verici tulumbacıklardan ağızlarına akıyor. Ve o yavrulara bir parça iktidar ve azıcık bir ihtiyar gelmesiyle süt kesiliyor.

Hususan insan yavrularına analarının şefkatleri yardımcı veriliyor.

Bu durum açıklıkla ispat eder ki, helâl rızık, iktidar ve ihtiyar ile birbirine uygun olarak değildir. Tevekkül veren zayıflık ve acizliğe, güçsüzlüğe oranla geliyor. (7. Şua’dan faydalanılmıştır.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi