Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Sarı Hayatlardan Hikayeler

Dalgınlıktan Hanımı Lokantada Unuttu

Gayrettepe'deki taksi durağından bir restorana taksi çağırılır. Taksici restoranın kapısından bir müşteri alır. Adam öne oturur ve Kızıltoprak der. Yolda sohbet ederek adrese varırlar. Adam inerken arkaya döner ve "Hadi hatun iniyoruz" der. Taksici şaşırır ve "Siz yalnız bindiniz arkada hanım yok ki" der. Adam "Nasıl olur hanımla beraber çıktık" derse de sonra eşini orada unuttuğunu fark eder. Geri dönüp restoranın önüne geldiklerinde kadının hala orada beklediğini görürler...

Taksi Şoförü ve Doktor

Taksisine bindiği doktor ile sohbet ederek yolculuğa başlayan K.H. adındaki şoför, hastane kapısına girdiğinde acı bir rastlantı ile karşılaşır. Doktor'un "belki bana ihtiyaç olur" diyerek şoföre verdiği komutla harekete geçen şoför, ambulansı takip etmeye başlar. Hastanenin Acil Servisi önüne geldiklerinde, ambulanstan oğlunun çıktığını gören taksici çılgına döner.

Ekmeğin İçindeki Para

Yaşlı bir müşterisini bırakmasının ardından aracında poşet bulan taksi şoförü, merakla poşetin içini açar. Poşetten sadece bir kartvizit ve ekmek çıktığını gören şöför poşete biraz daha dikkatli bakınca ekmeğin kırık olan yerinde para görür. Ekmeği eline alan taksici, içinin parayla dolu olduğunu fark eder. Paketi sahibine teslim etmek için verilen adrese yönelen taksici yaşlı adama parasını iade eder. Yaşlı adam kapkaççılardan korktuğu için parasını ekmeğin içine sakladığını söyler ve taksiciye bu iyiliği karşısında ödül verme teklifinde bulunur. Yaşlı amcanın parasını saklama metodu karşısında hayrete düşen taksici ise para önerisini kabul etmez.

Ben Yoruldum Sen Sür Be Abi

U.R. isimli taksi şoförü, uykusuzluk yüzünden açılıp kapanan gözlerine yenik düşerek müşterisinin direksiyona geçme teklifini kabul eder. Müşterisinin ünlü bir tiyatro sanatçısı olduğunu kitabın yazarı Adem Çoşkunyürek'e anlatan taksi şoförü siren sesleriyle uyandığını belirterek olayla ilgili şunları anlatır:

"Arka koltukta uyuyordum. Birden siren sesleriyle uyandım. Bu sırada trafik polisleri kontrol yapıyordu. Müşterimi taksinin şoförü zanneden polisler direksiyondaki ünlü sanatçıya 'Hayrola abi aldığın maaş yetmiyor mu ki bir de ek iş olarak taksicilik yapıyorsun' dediler. Sanatçı ne kadar durumu anlatmaya çalışsa da polisler ona inanmadı. Olay benim araya girmemle aydınlığa kavuştu. " (https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/takcisi-metin-taksi-hikayelerini-kitapta-topladi-41807800 http://gozdegurer.blogspot.com/2010/06/mehmet-akkanat.html https://www.yenisafak.com/gundem/sari-taksi-hikyeleri-2683818)

İnsan bir yolcudur. Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre (kıyametten sonra bütün insanların bir yerde toplanmaları), kabirden haşre (kıyametten sonra bütün insanların bir yerde toplanmaları), haşirden ebede, cennete kadar yolculuğu devam eder. Her iki hayatın ihtiyaçları, Mülkün Sahibi Allah tarafından verilmiştir. Fakat o ihtiyaçları, cahilliğinden dolayı tamamen bu fani-geçici hayata harcıyor, sarf ediyor. Halbuki, o ihtiyaçlardan en az onda biri dünyevî hayata, onda dokuzu baki hayata sarf etmek gerektir. Acaba birkaç memleketi gezmek için hükûmetten yirmi dört lira harcırah-yolluk alan bir memur, ilk dahil olduğu memlekette yirmi üç lirayı sarf ederse, öteki yerlerde ne yapacaktır? Hükûmete ne cevap verecektir? Böyle yapan kendisine akıllı diyebilir mi? Binaenaleyh, Cenab-ı Hak her iki hayat ihtiyacını elde etmek için yirmi dört saatlik bir vakit vermiştir. Çoğunu aza, azını çoğa vermek suretiyle, yirmi üç saat kısa ve fâni, geçici olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saati de beş namaza ve bâki ve sonsuz uhrevî hayata sarf etmek lâzımdır ki, dünyada paşa, âhirette köle olmasın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi