Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Peygamberimiz bize ne hediye getirmiş?

Mevlid Kandili Rebiyülevvel ayının 12. Gecesidir. Rebiyülevvel ayının on birini on ikisine bağlayan gecedir. Yani 26 Eylül 2023 Salı gecesi, Kainat yüzü suyu hürmetine yaratılan peygamberimiz (ASM’ın dünyayı şereflendirdikleri gecedir. Dünya O zat ile şereflenmiştir. Bu vesile ile Mevlid Kandilinizi tebrik eder, o mevlidi-doğumu olan peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın sünnetine uymayı bizlere nasip etmesini Cenab-ı Hak’tan dilerim.

Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, Peygamberimiz bize ne hediye getirmiş ona bir bir bakalım:

Peygamberimiz iman hakikatlerinin hakikatini gözle görmüştür. ıMelekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Zât-ı Zülcelâli (Allah’ı) gözle görmek, kâinata ve insanlara öyle bir hazine ve bir ezelî sonsuz nur ve ebedî bir hediyedir.

Şu kâinatı perişan ve fâni ve karma karışık bir hayal-vehim gibi vaziyetten çıkarmıştır. O nur ve o meyve ile, o kâinatı kudsî Samedâni mektuplar ve ehadiyetin güzelliğinin aynası vaziyeti olan hakikatini göstermiştir. Kâinatı ve bütün şuur sahiplerini sevindirmiştir.

Hem o nur ve o meyve ile insanları karışık, perişan, âciz, fakir, ihtiyacı hadsiz-hudutsuz, düşmanı nihayetsiz ve fâni, ebedi olmayan bir dalalet vaziyetinden kurtarmıştır. o insanı o nur, o kudsi meyve ile, ahsen-i takvimde (engüzel şekilde yaratılmış) bir mucize-i kudret-i Samedâni kudret mucizesi ve Samedâni mektupların bir geniş nüshası ve Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Allah’ın bir muhatabı, bir has kulu, kemâlâtını maşallah barekallah diyecek beğenicisi, halîli-dostu ve cemâlini hayretle tanıyan, habibi-sevileni ve sonsuz Cennetine aday aziz bir misafiri hakikî suretinde göstermiş, insan olan bütün insanlara nihayetsiz bir sevinç, hadsiz bir şevk-gayret vermiştir.

Peygamberimiz yaratılanları yaratan ve Kâinatın sahibi olan ve Âlemîn rabbi olan, Ezel ve Ebedin Hâkimi olan Allah’ın Rabbâni arzularından olan İslâmiyetin, başta namaz, esaslarını cinlere ve insanlara hediye getirmiştir.

O arzuları anlamak o kadar merak verici ve saadetlidir ki tarif edilmez. Çünkü herkes büyükçe bir nimeti vereni yahut bağış ve iyilikte bulunan bir padişahının uzaktan arzularını anlamaya ne kadar arzulu ve anlasa ne kadar memnun olur. Temenni eder ki, ister ki "Keşke bir haberleşme aracı olsaydı, doğrudan doğruya o zatla konuşsaydım. Benden ne istiyor, anlasaydım. Benden, onun hoşuna gideni bilseydim" der.

Acaba, bütün varlıklar emri altında bulundurulan ve bütün varlıklardaki cemal ve kemâlât-mükemmellikler Onun cemal ve kemâline nispeten zayıf bir gölge ve her anda nihayetsiz cihetlerle Ona muhtaç ve nihayetsiz ihsanlarına mazhar olan insan, ne derece Onun arzularını anlamak hususunda arzulayan, istekli ve merak verici olması lâzım olduğunu anlarsın. İşte, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in zâtı, şahsiyeti (a.s.m.) yetmiş bin perde arkasında o Ezel ve Ebed Sultanının arzularını, doğrudan doğruya, Miracın meyvesi olarak, hakkalyakîn (marifet mertebesinin en yükseği, enya yakini bir surette hakikati müşahede edip, yaşamak hali) işitip, getirip beşere hediye etmiştir.

Evet, insan, kamerdeki-aydaki hali anlamak için ne kadar merak eder ki, biri gidip dönüp haber verse! Hem ne kadar fedakârlık gösterir. Eğer anlasa, ne kadar hayret ve meraka düşer. Halbuki, kamer-ay öyle bir bütün mülkün hakiki maliki olan Allah (C.C.)’nin memleketinde geziyor ki, ay bir sinek gibi dünyanın etrafında uçar. Dünya pervane gibi güneşin etrafında uçar. Güneş binler lâmbalar içinde bir lâmbadır ki, o bütün mülkün hakiki maliki olan Allah (C.C.) bir misafirhanesinde mum tutan-ışık tutanlık yapar. İşte, zât-ı Ahmediye (a.s.m.) öyle bir Zât-ı Zülcelâlin işlerini ve sanat harikalarını ve âlem-i bekada, ahiret aleminde rahmet hazinelerini görmüş, gelmiş, beşere söylemiş. İşte, insan bu zâtı tam bir merak ve tam bir hayret ve tam bir sevgiyle dinlemezse, ne kadar akla ve hikmete aykırı hareket ettiğini anlarsın.

Bu Mevlid Kandili vesilesi ile Cenâb-ı Hak bizleri Peygamberimiz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın şefaatine mazhar etsin, o şerefle şereflendirsin. Âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi