Deniz Kalendirgil

Deniz Kalendirgil

Ünlü ettik, alkışladık, tepemize çıkardık, hak ettik!

Bir düşünelim bakalım. Son yıllarda acaba kaç insanı ünlüleştirdik. Kısa yoldan ünlü etme yarışmalarını birer birer gözden geçirelim isterseniz!

"Biri Bizi Gözetliyor" ile başladık, "Gelinim Olur Musun" ile ortaladık ve Acun'un yurtdışından ithal yarışmaları ile de golü yedik. Acı ama gerçek. Bunların hepsini biz yaptık. Ben, sen, o, bizler, yani hepimiz! İzledik, beğendik, takip ettik, alkışladık, el üstünde tuttuk. Netice ortada; birbirinden rezil durumlar!

Konu buraya neden geldi az çok tahmin ediyorsunuzdur. Ancak o papağan katiline gelmeden önce, yazacaklarım var elbet.

Müslüm filmini izleyeniniz olmuştur. 7 milyonu aşan bir kitle bu filme adeta koştu. Neden sizce? Gayet net yanıtı var bu izdihamın! Bir efsanenin doğuşunu, gelişimini, çöküşünü, tedirginliğini ve her şeye rağmen hayata tutunuşunu görmek, hissetmek ve anlamak için! Hüzün dolu bir hayat ve bu sadece bize gösterilen ve yansıtılabilen kısmı. Tamamını hayal bile edemiyor insan! Ağır bedeller ödemiş, tarzını benimseyen ya da benimsemeyen, milyonlarca insanın kalbine tercüman olmuş bir isim. Efsane oluşu ondan!

Gelelim bizim sayemizde ünlü olan insanlara! Sayalım mı birlikte? İlk aklıma gelenleri sıralıyorum: BBG Evin'den Uğur, Popstar'dan Bayhan, Gelinim Olur Musun'dan Caner, Survivor'dan Taner, Master Şef'den Murat Özdemir!

Bunların hepsi bizim ünlüleştirdiklerimiz. Yani hepsi bizim eserimiz. Emin olun bu böyle. Sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığımız neticeler bunlar! Hepsinin ortak noktası aynı. Düşünün bir isterseniz!

Felaketin ayak seslerini aslında 15-20 yıl önce duymuşuz, ama umurumuzda olmamış ve önlem bile almamışız. Özellikle son yıllarda o kadar insanı ünlüleştirmişiz ki; arıza çıkararak toplumun huzurunu bozana kadar da bu insanların farkına vardırılmamışız.

Eskiden bu tür insanlar için "bir umut kapısıdır, ne yapsınlar, hayallerinin peşinden koşuyorlar" gibi içli cümleler kurardım. Ama artık iş çığırından çıkmış durumda! İçli düşünmenin ne zamanı ne de de yeri. Maalesef!

Kısa yoldan ünlü olma ve olduktan sonra da bu yükü taşıyamama! Esas mesele bu, fakat şöhret öyle ucuz bir şey değil ki! Sanıldığından daha pahalı ve bedeli de bir o kadar yüksek. Ayrıca şöhret öyle kimseye altın tepside falan da sunulmuyor. Çalışıyorsun, bocalıyorsun, düşe kaka ilerliyorsun ve sonunda halk seni omuzlarına alıyor ve zirveye taşıyor. Yani hak ediyorsun tüm bunları!

Ama biz istiyoruz ki; zamana yaymadan, kestirmeden şöhret olalım. Olmuyor ama işte arkadaşım, niye zorluyorsun ki! En son örnek ortada! İsmini bile vermek istemediğim papağan katili! Sırf aksiyon olsun diye o yarışmadan bu yarışmaya koşuşturulan bu arkadaş, gerçek yüzü ile orda burada dolaşıyor! Hasta olduğu her halinden belli.

Bu aşamaya gelene kadar defalarca örneklerini gördük. Mesela "Gelinim Olur Musun" yarışmasının psikopatı, kafasında bardak kıran adam. Bunlara nasıl göz yumuluyor ve halkın karşısına çıkarılıp zorla ünlü yaptırılıyor, anlaşılır gibi değil. Bahaneniz, "halk böyle şeyleri seviyor ve talep ediyor" ise, 47 yıldır Türk halkının bir ferdi olan ben, böyle bir şeyi hiçbir zaman istemedim ve istemeyeceğim! Kimseyi kandırmanın âlemi yok.

Burada sadece bu tür programları hazırlayan prodüksiyon şirketlerini suçlamak da yetersiz kalır bence. Birçoğunuz bilmeyebilir! Bu tür reality show içerikli programlarda gördüğümüz tiplemeler, genellikle cast ajansları tarafından yönlendirilirler. Prodüksiyon şirketleri cast ajansları üzerinden bu insanları bulur ve değerlendirirler. O nedenledir ki; bir yemek programında gördüğünüz yarışmacıyı, başka bir kanalda, sabah kuşağındaki ilginç programlarda alkışlayan ve aynı zamanda saçma sapan değerlendirmeler yaparken görürsünüz. Birçok prodüksiyon şirketi sırf bu programları beslemek amacıyla ya kendi cast ajanslarını kurmuşlardır ya da kısmi ortaklık içerisinde işleri yürütmektedirler.

Evet sevgili dostlar! Yazımın en başına dönecek olursam; durumumuz belli. Acı gerçek gün gibi ortada. İzledik, beğendik, takip ettik, alkışladık, el üstünde tuttuk. Ancak "artık buraya kadar" deme vakti geldi. Ne yapacağınızı söyleyecek kadar akıllı değilim, ama şunu biliyorum ki; artık değişmemiz ve kıymeti sadece hak edenlere vermemiz gerektiğinin hepimiz farkındayız. Bunu yapalım yeter!

Sevgiler!

Â

Â

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Deniz Kalendirgil Arşivi