" KORKU, EMNİYET KITLIĞININ MEYVESİDİR..."

Köpük, bizim sokağın sakinlerinden, kendisi çok mu çok güzel, bildiğin sevgi pıtırcığı... Aslında öyküsü çok dokunaklı, duyunca daha çok ilgilendim onunla, aramızda güzel bir bağ gelişti...

Bu arada sahiplerinin işlettiği kahvehane batar, adamlar kapatır, memleketlerine giderler... Tabi Köpük sahipsiz kalır. Bu sırada Köpük doğum yapar, birbirinden güzel beş tane dünyalar güzeli yavrusu olur; yavruları gözüne batan dükkan sahibi, yoldan gelene geçene yavrularını verir. Hal bükü daha annelerine o kadar çok ihtiyaçları vardır ki...

Çok ağladığını söyler komşular, çok acılı acılı havladığını daha doğrusu, sonra birgün, sokak hayvanlarına bakan bir bayan gelir ve o da ağlaya ağlaya kısırlaştırıp getirir koyar köpüğü mahalleye... Köpük, o günden sonra o mahalleden ayrılmaz, ben yürüyüş yaparım köpük yanımda, dertleşirim Köpük yanımda, markete giderim Köpük yanımda... Bildiğiniz kanka olduk... Eşsiz güzel, müthiş bir sevgisi var, tabi benim de ona...

Evimizin yanında okul var, okul dağılır, bütün çocuklar koşarak Köpüğün yanına gelirler... Severler, oynarlar, zıplarlar onunla, sonra da neşeyle evlerine giderler... Şimdi okullar kapandı, Köpük bildiğin moralsiz, gidip okul kapısında bekliyor bazen, çocuklar çıkar diye... Okul sesiz, çok sesiz... Cıvıltı yok, neşe yok, beton duvar bir bina var...

Balkondan bakıyorum, Köpük başı yerde, üzgün geliyor... Anladım, Köpük çocukları özlemiş... Yine okuldan geliyor.

Yaşayan her canlıyı etkileyen büyük bir savaşın, her birimiz bir askeri gibiyiz... Düşman kalleş, düşman namert, çünkü kendini gizliyor... Nereden nasıl geleceğini bilemiyoruz...

Bizi, bizden aldı bu virüs... Hepimizi, birbirimizden ayırttı. Kahve sohbetlerimizi, çay muhabettelerimizi, birlikte yaptığımız ve keyif aldığımız ne varsa, küçük mutluluklarımızı tek tek geldi ve elimizden aldı...

Belli ki bizden yana bir derdi var, bize anlatmak istediği çok şey var...

Biraz sabırlı olup onu mu dinlesek... Neleri kaybettiğimizi, neleri kazandığımızı mı bir tartsak...

Bu arada bize çok kötülük de ediyor etmiyor mu? Ondan çok korkuyoruz, çünkü şu anda dünyanın tir tir titrediği küçücük bir virüs... Korkuyoruz ondan, çok korkuyoruz. Korku, emniyet kıtlığının meyvesidir çünkü...

Yüzümüzü gözümüzü saklıyoruz. Korku ruhu kemirirmiş...

Kentlerimizin bomboş caddelerinde, ürkütücü bir sessizliği yaşıyoruz... Hepimiz evlerimize kapandık. Çalışansa koşarak işine, işinden koşarak evine gidiyor... İnsanlık çaresiz, düğünler yasaklanıyor, yapamıyoruz, cenazelerimiz sahipsiz gibi gömülüyor...

Herkes de bir endişe, belki sevdiklerimizi her an kaybedebiliriz.. Bu zaten korkuların en büyüğü, hiç bir şeyin fazla önemi ve değeri kalmıyor.

Aslında yaşamanın ve sağlıklı nefes almanın ne kadar önemli ve güzel olduğunu iliklerimize kadar hissediyoruz...

En önemlisi sevmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu yeniden, yeniden, yeniden keşfediyoruz...

O zaman karşılıksız ve beklentisiz sevgi ekeceğiz, işte o zaman sevgileri büyüteceğiz...

Birbirimize söylediğimiz sevgi sözcükleri, yüreğimizin gizli cennetinde depolanır. Bir gün yağmur olarak düşer, ya da etrafa çiğ gibi yayılır. Böylece sevgi dünyamız yeşillenir.Mevlana

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi