Deniz Kalendirgil

Deniz Kalendirgil

DÜŞÜNEN ADAM OLMAYA AZ KALDI

Hayatımızın neredeyse tamamı düşünmekle geçiyor. Bir değil, iki değil, üç değil! Sürekli ama! Durup dinlenmeden. O an içimizdeki neyse, çözmeden rahat edemeyeceğiz çünkü! Sağa bak, sola bak, tavana bak! Kafayı yercesine yapıyoruz bunu ama. Düşünüyoruz da düşünüyoruz! Allah yardımcımız tabi. Kolay bir süreçten geçmiyoruz. Atlatacağız elbette, ama benim bu hafta sizinle paylaşacağım esas konu düşünme eyleminden ziyade, bu eylemin yapıldığı mekânlar!
Düşünüyoruz. Tamam, kabul ediyoruz bu eylemi yaptığımızı, ama sizce bu güzelliği en çok nerede yapıyoruz? Bilen var mı? Durun durun, heyecana gerek yok. Söylüyorum hemen. Elbette ki; toplu taşıma araçlarında! "Valla doğru" diyenlerinizi hissediyor gibiyim. Haklısınız da. Netice bu!
Özellikle büyük kentlerde yaşayan insanlarımız bilirler. Kim miyiz biz? Sabah ve akşam saatlerinin o yoğunluğunda yıllardır gide gele akraba olup kenetlenen insanlar! Hepinizi çok seviyorum. İyi ki varsınız! Allah'ım yokluğunuzu hissettirmesin ki; zaten hissettirmiyor!
Onu bunu bilmem, ama şu kesin! Toplu taşıma araçları en güvenli ve rahat (!) düşünme mekânlarıdır. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun" diye soranlara cevabım hazır: Çünkü en az 40 yıldır toplu taşıma araçlarını kullanıyorum da ondan! Hem de her türlüsü. Otobüs, metrobüs, tramvay, metro, dolmuş ya da dolmamış! Hepsi. O nedenle Kesin ve net bir bilgi bu.
Bu kadarıyla da kalmıyor ve bakın şimdi bir tespit daha yapıyorum. Toplu taşıma araçları sosyal deney denen yeni araştırma yönteminin en değerli mekânlarından biridir. Bizler ne oluyoruz bu durumda? Her sabah ve akşam bir sosyal deneyin içerisinde yer alan kobaylar. Tüm varlığımızla ve en yalın halimizle oradayız! Hazır ve nazır bir şekilde yeni bir sosyal deneyin konusu olmayı bekliyoruz.
Uyuyanı mı ararsınız kendi kendine konuşanı mı? Kafasını sallayanı mı yoksa dalıp gideh ve kendini uzaklarda arayanı mı? Hanımla kavga edeni de görürsün orada, işinden mutlu olmayanı da! İş arayıp da umudunu yitireni de görme şansınız var, hayata pozitif bakanları da! Ne tür insan modelini ararsanız arayın, inanın bana hepsi toplu halde bu güzide araçlarda! Hepimize yer var, çekinmeyin gelin!
Kuralları bile kendi sosyal ortamında belirlenen toplu taşıma araçları için hiçbir engel ya da bir kısıtlama bulunmuyor. Biletinizi alıp bir çırpıda binebiliyorsunuz. Sonrası Allah kerim! İster 1 ister 50 durak. Git gidebildiğin kadar. Hayat sana güzel!
Araca bindiğin an mekân da komple senin zaten. Yer bulursan oturursun, bulamazsan ayakta salına salına gidersin. Kime ne? Kim karışır ki! Yaşlı ve engelli isen özel hissedersin (!) kendini. Tıpkı ambulans gibi! Araca bindiğin an herkes dikkat kesilir. Önce yol verirler, ardından da yer vermek için sıraya girerler (!) Ama yine ayakta kalan sen olursun!
İçerdesin artık ve sonrası özgürlük! İster düşün, ister kaşın, ister bakın, ister müzik dinle, ister mırıldan! Hatta ister kendinle kavga et, istersen etrafında sana rahatsızlık verenlerle! Kuralları araç içerisinde o anki ruh haline göre belirliyorsun. Ne güzel değil mi?
Hepimiz toplu taşıma araçlarının insanları toplu halde ulaşmak istedikleri noktalara kavuşturmak gibi bir görevi olduğunu söyler dururuz. Doğru da, ancak inanın bana durum sadece taşıma eyleminden ibaret değil. Ortada çok daha ciddi bir katkı var. Bu katkı artık bir misyon haline dönüşmüş durumda. "Peki nedir bu katkı?" diye soracak olursanız cevabım net şekilde aşağıda!
Toplu taşıma araçları toplumsal değişim ve dönüşümlerin yerinde tespit edilmesine bizzat şahitlik ediyor.
Evet! Yer çok, daha çok bineriz de, bu önemli katkısını da göz ardı etmeyelim bence!
İyi bir hafta diliyorum!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Deniz Kalendirgil Arşivi