Gaziantep'te 134 Kişiye Mezar Olan AYŞE-MEHMET POLAT Sitesi Bakın Neden YIKILMIŞ? Bu Kadar da Olmaz Dedirten İhmaller Zinciri
Av. M. Aykut Başderici, sosyal medya hesabından yıkıma sebep olan etkenlerin yer aldığı bilirkişi raporuyla ilgili bilgi verdi. Bazı kolonların ebatlarının mimari proje ile statik projede farklı olduğunu belirten Başderici, “Yapı yüzde 10-15 eğimli zemin üzerine inşa edilmiş, beton agregalarının dere malzemesinden oluştuğu tespit edilmiştir. Yıkılan tüm bloklarda beton kalitesinin çok kötü olduğu görülmüştür. Temel altında kuyu bulunması da dikkat çekicidir” dedi.
İŞTE BİLİRKİŞİ RAPORU
“Bazı kolonların ebatları mimari proje ile statik projede farklıdır. Yerinde yapılan incelemede hem mimari hem statik projeden daha küçük ebatlarda kolon yapıldığı saptanmıştır. Zemin inceleme araştırmasında yapının yaklaşık yüzde 10-15 eğimli zemin üzerine inşa edildiği, eğimden kaynaklı yapı temellerinin farklı zemin üzerine oturabileceği değerlendirilmiştir. Bu durum zeminde farklı oturmalara neden olup yapının duraylılığını olumsuz yönde etkiler”
TEMEL ALTINDA KUYU OLUR MU?
Açılan araştırma çukurlarında sedimanter kaya birimlerine ve alüvyon (çakıllı killi) birimler ile dolgu malzemesine rastlanılmıştır. Bazı temellerin net olarak ana kaya üzerine oturtulduğu gözlemlense de bazı temellerin dolgu ve alüvyon üzerine oturduğu düşünülmektedir. B-3 nolu Bloğun temelinde yaklaşık 40cm-40cm (kare) ebatlarında içi su dolu bir kuyu tespit edilmiş olup, ne amaçla kullanıldığı ve derinliği hakkında bilgi elde edilememiştir. Her hâlükârda temel altında kuyu vb. bulunması temel sistemine zarar vereceği iddia edilmiştir.
DERE MALZEMESİ KULLANILMIŞ
Beton agregalarında yapılan gözlemsel inceleme sonucu; beton agregalarının dere malzemesinden oluştuğu tespit edilmiştir.) Şehitkamil Belediyesi'nin yazısında, kot alınacak nokta kaldırım üstü olarak tanımlanmaktadır. Yüzde 10-15 eğimli bir arazi üzerine inşaat izni verilen bu siteye ait bina kotunun detaylı bir zemin etüdü çalışması gerekirken, bu yönde hazırlanmış herhangi bir rapora rastlanmamıştır. Alandan elde edilen zemin örnekleri üzerinde yapılan deneylerde site altındaki zeminin kendi içinde homojenlik gösteren yekpare bir bütün olmadığını göstermiştir.
TUTARSIZLIKLAR VAR
Jeofizik deneyleri sonucunda ulaşılan 550 m/s, 544 m/s, ve 578 m/s değerleri, site altındaki zemini "ZC / Çok sıkı kum, çakıl ve sert kil tabakaları veya ayrışmış, çok çatlaklı zayıf kayalar" olarak tanımlamıştır. Yıkılmayan A1 ve B2 bloklarında dış akslardaki kolonlar arasındaki temiz açıklığın projeye bakıldığında 5.6 metre iken bu temiz açıklık 7.03 metre olarak ölçülmüştür. Ayrıca yapılan ölçümlerde kolonların ölçülerinde de proje ile tutarsızlıklar olduğu gözlemlenmiştir. Ruhsat kaydı, onaylı mimari projeler ve betonarme uygulama projesi arasında ciddi farklılıklar tespit edilmiştir. Bu farklılıklar aslında projelerde ve ruhsat kaydında tutarsızlıklar olduğunun bir göstergesidir.
NERVÜRSÜZ DONATILAR KULLANILMIŞ
Enkazlarda yapılan gözlemlerde az sayıda kolon ve kiriş elemanlardaki boyuna donatıların nervürlü (çıkıntı) olarak kullanıldığı, ancak genel anlamda, yapıların nervürsüz donatılar kullanılarak inşa edildiği belirlenmiştir. Betonarme projesi incelendiğinde, etriye (sargı) uçlarında kanca yapılması gerektiği, ancak enkazdaki incelemelerde yıkılan tüm bloklarda etriyelerin uçlarının betonarme uygulama projesi çizim paftaları,1975 hükümlerine aykırı olarak 90° gönyeli olarak imal edildiği görülmüştür.)
BETON KALİTESİ ÇOK KÖTÜ
Tüm yıkılan bloklarda kolon ve kirişlerde hem ABYYHY 1975’e hem de onaylı betonarme uygulama projesine aykırı bir şekilde gerekli sarılma bölgelerinin oluşturulmadığı, pas paylarının yetersiz olduğu, yer yer donatıların korozyona maruz kaldığı gözlemlenmiştir.) Gözlemlerde elde edilen önemli bilgi, yıkılan tüm bloklarda beton kalitesinin çok kötü olduğudur. Yapının ruhsat alındığı yıl yürürlükte olan TS 500 Betonarme Yapılar (1984) yönetmeliğine aykırı bir şekilde kullanılan agreganın (kum ve çakıl karışımı) granülometrisinin düzgün olmadığı belirlenmiştir. Karot alınırken birçok numune kırılmıştır. Bu da betonun kalitesiz ve dayanımının düşük olduğunun başka bir göstergesi olduğuna kanaat getirilmiştir.
TEMEL YÜKSEKLİKLER PROJEYE AYKIRI
Sömeller zeminden çıkarılıp en, boy ve yükseklik ölçümleri yapılmıştır. Betonarme uygulama projesinde tüm tekil temeller 80 cm yüksekliğindeyken, yerinde yapılan ölçümlerde tüm bloklarda temel yükseklikleri projeye aykırı bir şekilde 50 cm ile 100 cm aralığında değişmektedir. Yerinde yapılan ölçümler ve gözlemlerde sadece tekil temellerin olduğu bölümlerde kazı yapıldığı, grobeton dökülmeden ve herhangi bir kalıp kurulmadan mevcut zemin tabakasının temel betonu dökümü sırasında kalıp olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
ÖZENLE İNCELENMEMİŞ
Hesap raporunda kontrol edilmesi gereken bilgilerin ilgili idareler ve meslek odaları tarafından proje onay aşamasından önce gerekli ciddiyetle ve özenle incelenmediği anlaşılmaktadır. Betonarme uygulama projesi incelendiğinde; iyi bir çerçeve sistem oluşturulamadığı, kolonlara göre nispeten kalın kirişlerin olduğu gözlemlenmiştir. Yıkılan blokların önceki fotoğrafları incelendiğinde B1, B3 ve A3 bloklarda 1. Bodrum katta bölme duvar kullanılmadığı, bu katta TBDY 2018’e göre zayıf kat düzensizliği olma ihtimalinin kuvvetli olduğu düşünülmektedir.
ZEMİN ETÜDÜ YAPILDI MI?
Statik projede bloklar arasındaki dilatasyon derzinin ne kadar alınacağı ile ilgili herhangi bir bilgi verilmemiştir. Uygulamada da yeterli miktarda dilatasyon bırakılmadığı için yıkılmayan blokların da yıkılan bloklar ile çarpışarak ağır hasarlar aldığı gözlemlenmiştir. Yıkılan binalarda inşaat tamamlandıktan sonra herhangi bir kolon veya taşıyıcı sistem elemanlarının kesilme durumuna rastlanmamıştır. Yapı ruhsatının elektrik, mekanik tesisat, mimari ve statik projeler tamamlandıktan sonra verildiği ancak zemin etüdünün yapıldığına dair herhangi bir evrak kaydı bulunamamıştır.”
"Kasıt olma ihtimaline binaen de bir araştırma yapılması gerektiğini düşünüyoruz"
Davanın yargılama sürecine yönelik de değerlendirmelerde bulunan avukat Başderici, "Düzenlenen iddianamelerde 2012 tarihli bir Yargıtay kararı mevcut. Bu Yargıtay kararında müteahhittin yüklenicinin ve diğer ilgililerin suç vasfının bilinçli taksir olduğuna yönelik biz düzenleme yapılmış. Emsal karar olarak fakat burada şöyle bir durum var. O emsal karar o dönemin olayına ilişkin bir karar. Yani o emsal kararı tüm somut olaylara uyarlamak bizce hukuka aykırı. Bununla ilgili olarak uluslararası hukukta ve 2005 öncesinde Türkiye'nin yüksek derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar da var. kast ihtimali olduğuna dair. Şimdi kast nedir? Diyelim ki bir müteahhit birçok eksiği göz göre göre yapıyorsa ve ne olursa olsun şeklinde bir düşüncesi varsa burada kast ihtimali varlığından söz ederiz. Şu anda düzenlenen iddianamelerde 2 kişi de vefat etse bin kişide vefat etse suçun üst sınırı 22 yıl 6 ay hapis cezası çünkü kanun maddesi açık. Fakat olası kasıtlı olma durumunda 43. madde dediğimiz zincirleme suç hükümleri söz konusudur. Bu cezanın üst sınırı tahmin edemeyeceğimiz noktalara gelir ve daha caydırıcı olur. Şimdi tüm incelemeleri yaptıktan sonra suç vasfı, olası kast mıdır? Bilinçli taksir midir? Bir detaylandırmaya gitmek gerekir. Ancak düzenlenen iddianamelerde şunu görüyoruz kast ihtimalinin varlığından ziyade direkt olarak bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme suçu isnadıyla yargılamalar başlıyor. Biz bunun yargılama aşamasında en azından sanıklara ek savunma hakkı verilerek suçun olası kast olma ihtimaline binaen de bir araştırma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun bu şekilde olması daha hukuka uygun olacak diye düşünüyoruz” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.