Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

“Ben dindar bir Aleviyim”

Daha önce Gaziantep’te Hasan Kalyoncu Üniversitesinde görev yapan rahmetlik Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç’la ( 1942-2025) Alevi meselesi üzerine yapılan röportajından bir kısmını siz sevgili okuyucularımla paylaşıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Bu yazıyı günahlardan kefaretine, kurtuluşunca vesile olması dualarımla paylaşıyorum. Sizi tanıyabilir miyiz? Emekliyim. Akhisar'ın Yatağan ilçesine bağlı Süneçliler köyünde dünyaya geldim. Orada Bektaşi zaviyesi var. Saruhan Beyliğinden geliyor kökenimiz. Yani biz kökten Alevi ve Bektaşiyiz. İlkokulu köyde okudum. Ortaokulu Akhisar'da okudum, yatılıya başladım. Manisa'da devam ettim. Sonra teyzemler Ankara’da oturuyorlardı. Ankara’ya geldim. Yatılı okulu 15 yaşında bitirdim. Üniversiteyi bitirdikten sonra asistan oldum. Ardından Amerika’ya Milli Eğitim bursuyla gittim. İnşaat mühendisliğinde doktora yaptım. Su ile ilgili olduğu için, ormanı da ilgilendiriyor. Bu sebeple İnşaatın Hidrolik Ana Bilim Dalında doktora yaptım. Ortadoğu Teknik Üniversitesinde yirmi sene hocalık yaptım. Dört sene Kütahya’da, on üç sene de Kırıkkale’de hocalık yaptım. İki sene Nijerya'da, altı sene de Amerika’da kaldım. Evvela Elhamdülillah bizler Müslümanız. Bu Anadolu halkı da Türkü, Kürdü, Çerkezi hepsi beraber bin sene İslam’ın bayraktarlığını yapmış. Yani Anadolu halkı İslamiyet’le mezc olmuş, kaynaşmış... Ve İslamiyet’ten de başka bir yol yok. İslamiyet dışında bir yol bizim haysiyetimizi, şerefimizi, her şeyimizi götürür. İşte Avrupa’nın davranışından, Amerikalılarının davranışından ders verdik... Biz ancak İslamiyet’le haysiyetimizi, şerefimizi kazanırız. Neden? Çünkü Allah: “Ben sizi Müslüman olarak, haysiyetli ve üstün yarattım” diyor. Allah söylüyor bunu biz değil. Cumhuriyet desen, biz Cumhuriyetçiyiz. Belki de şu yanlış intiba var. Müslümanlar sadece beş vakit namaz kılar zannediliyor. Ama öyle değil… Üstad hazretleri: “Sıddık-ı Ekber (Ebubekir-i Sıddık) bir Reisicumhurdur.” diyor. Bunu ta kaç sene önce söylemiş. Biz hakiki manada Cumhuriyetçiyiz. Kendi kurdukları sistemi kendileri çiğniyorlar. İslamiyet’te zorlama yoktur. İslam dini zorlama dini değildir. Ama imkan verilmesi bakımından biz istiyoruz. Bir çocuğa İslamiyet’i öğrenme imkânı verilmesi lazım. Yoksa zorla insanları Müslüman yapsaydık biz, bu gün İstanbul’da ne Ermeni kalırdı ne Rum kalırdı ne Yahudi kalırdı. Fatih hepsini doğrardı isteseydi. Ama hala kiliseleri duruyor. Papazları duruyor. Bundan daha güzel bir din olabilir mi? En güçlü zamanımızda Fatih Sultan Mehmet ne ırkçıydı, ne Türkçüydü ne de başka bir şey. Ama İslamcıydı... Biz Türklüğü İslamiyet’le mecz olmuş kabul ediyoruz. İslamiyet’le Türklük kaynaşmıştır. İslamiyet’ten çıkan, Türklükten de çıkar diyor Üstad. İşte Macarlar gibi... Mademki biz İslam kardeşiyiz. Bütün bu tarihte yapılan hatalar olmuş bitmiştir. Tabii hesabını öbür dünyada verecekler o ayrı mesele. Bizim hiç değilse bu yapılanların hatalı olduğunu bilmemiz lazım. Hiç kimsenin insanların yaşama hürriyetine, vicdan hürriyetine, düşünce hürriyetine müdahale etmeye hakkı yok.
Şimdi biri kendini anlatacağı zaman Mevlevi’yim, Nakşî’yim, Kadiri’yim diyor. Bununla Mevlana’ya veya diğer zatlara olan bağlılıklarını belirtiyorlar. Fakat en başta hepsi de Müslüman’ım demek istiyorlar. Birisi “Alevi’yim” dediği zaman, ayriyeten “Müslüman mısın?” diye soruyor muyuz? Aleviyim diyen insan da aslında Müslüman’ım demek istiyor. Fakat adam Aleviyim deyip arkasına “cami lazım değil, ezan lazım değil” dediği zaman, ben “Bir dakika dur kardeşim” diyorum. “Hepimiz evvela Müslüman’ız elhamdülillah. Şimdi sen kendi iradenle İslam’ın içinde misin? Dışında mısın? Bu sözlerin dışında olduğunu gösteriyor. Sana göre cami lazım değilse, diyanet lazım değilse, ezan lazım değilse, Alevi sözü sadece lafta kalır. Bunu bir Alevi olarak söylüyorum. Ben atmış sekiz yaşındayım. Türkmen Alevi’siyim. Ama beş vakit namazımı kılıyorum. Risale-i Nurları okuyorum Allah'a şükür. Hazreti Ali gibi yapmaya çalışıyorum. Aleviyim diyen insanın Hz. Aliye intisabı olması lazım. Mevlevi’yim diyen insanın Mevlana’yla intisabı olması lazım bu çok açık ve net... Ama bu her şeyden önce Muhammed (SAV) ile hepimizin ilişkisi olduğunu gösteriyor. İmam-ı Hanefi kendiliğinden bize din getirmedi. Abdülkadir Geylani İslamiyet dışında yeni bir tarikat getirmedi. Hazreti Ali “Ben bir deve yavrusunun annesini takip ettiği gibi takip ettim Hz. Muhammed'i (SAV)” diyor. Demek ki Aleviyim diyen insanın ehl-i sünnet olması lazım. Aleviler, İslam’ın fedaisi olması lazımdır. Çünkü Muhammed (SAV)'in birinci fedaisi Hz. Ali'dir. Hiç kimse buna itiraz etmez zaten. Allah'ın Aslanıydı O. Dolayısıyla ben şunu istiyorum. Ben kimseye “Dinsizsin” demiyorum. Dinsizliğini Aleviliğin arkasına saklamasın. Bir insan komünist ise, Kürtçüyse, dinsizse, bölücüyse ya gizler söylemez, ya da mertçe çıksın söylesin. Ama Aleviliğin arkasına saklanmasın. O ayrı şey, o ayrı şey... Alevilikte ne cami düşmanlığı vardır, ne bölücülük vardır, ne iman düşmanlığı vardır... Bu olacak şey değil... Ben bir Alevi olarak çok üzülüyorum. Kimse Aleviliğin ölçüsü değildir. Aleviliğin ölçüsü Hz. Ali' dir.

Ezanı, diyaneti istemiyorsun? Sen isteme. Tamam, ben bir şey demiyorum. Ama bütün bunları Aleviliğin arkasına saklanarak yapma…
Ben bu gün namaz kılmazsam, oruç tutmazsam yarın mahşer gününde: “Efendim işte bizi doğramışlar onun için namaz kılmadım.” deme hakkımız yok. Veya mesela, Şah İsmail’le Yavuz Sultan Selim harb etmiş. Niye kimse “Şah İsmail harp meydanından neden kaçtı?” diye sormuyor? O kadar Türkmen’i, Alevi’yi harbe getirdi. Ondan sonra iki karısını da bırakıp kaçtı. Bu Aleviliğe sığar mı? Bu mertliğe sığar mı? Bu Şah-ı merdan Hz. Ali Efendinin yoluna sığar mı? Ama herkesin dilinde Şah İsmail, Şah İsmail... Yahu bu adam kaçmış gitmiş. Şah-ı Merdan Hz. Ali olsaydı ne yapardı? Şah İsmail’in Kellesini kılıçtan geçirirdi. Bütün Türkmenleri savaşa sokmuş.
Ben anadan doğma Aleviyim. Tam altı yüz senelik geçmişi var kökenimin. Sonra sen benim nasıl temsilcim oluyorsun? Bunu istemem, şunu istemem diye. Hem ilimde mühim bir nokta vardır. Her işte ehil olan konuşur. Madem ben profesörüm, madem ben Aleviyim benim daha çok hakkım var konuşmaya. Ben onlara da bir şey demiyorum ama onları da ölçü olarak kabul etmem. Ben dindar Aleviyim… Benim Dersimli, Kürt bir arkadaşım vardı. “Ne biçim Kürtsün sen?” dedim ona. “Erdal İnönü’nün (o zaman CHP’nin başındaydı) babasından kazık yemedin mi?” dedim. Alevi olduğumu bildiği için, gık diyemedi bana.
Üstad ne diyor? “Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğru her yerde söylenmez.”

Bilinmeli ki İslamiyet’ten başka bizi birbirimizle kardeş yapacak başka bir din yoktur Türkiye' de. Hiçbir zaman... Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i Pakistanlıyı kardeş edecek tek din İslamiyet’tir. Ben iki sene Nijerya' da kaldım. Oradan biliyorum. Onları kardeş yapacak tek şey İslamiyet’tir.

Aleviliği Risale-i Nur’dan öğrendim
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç’la Alevi meselesi ve Türkiye Alevileri üzerine yaptığımız röportaj…

https://www.risalehaber.com/service/amp/aleviligi-risale-i-nurdan-ogrendim-67230h.htm
Her şeyden önce Alevi’yi ancak Alevi anlatır bunu bilelim. Öbür dünya var. Kabre girdiği zaman insanı ne Alevilik kurtarır, ne Kürtlük kurtarır, ne de Kürtçülük... Kabirdeki böcekler için hiç fark etmez. Böceklere, yılanlara, akreplere yem olursun o kadar. Sadece imanla girersen kabre o zaman kurtulursun. Onun için Alevi kardeşlerimin bir an evvel kendine gelmesi lazım. Hazreti Ali gibi yapması lazım… Hazreti Ali camide şehit oldu. “Efendim biz camiye girmeyiz.” Hz. Hasan giriyordu, Hz Hüseyin giriyordu. Sen Hz. Hüseyin'den daha çok mu seviyorsun Hz. Ali'yi. Onlar hiç namazı bırakmadılar. O yüzden bunların hepsi boş laflar. Nefsi kandırmaca hepsi... Ama kabirde çaresi yok. Bu dünyada da sıkıntı çekiyorlar zaten. Altmış sekiz yaşındayım. Bizim köyde hiç Cemevi diye bir şey yoktu. Ben de bu yaşıma kadar Cemevi diye bir şey bilmem.
Bakın İslamiyet’in asıl yeri camidir. Ondan sonra da manevi havayı solumak isteyenler için tarikatlar var, zaviyeler var, dergâhlar var. Türkiye'deki Alevilerle İran’daki Aleviler arasında farklılık gözlemleniyor bu noktada. Mesela onların Camileri var… Onlar Şii, bazısı da Caferi. Onlarda akaidde bir birlik var. Amelde yok. Adamlar Namaz kılıyor, oruç tutuyor, başını örtüyor... Cemevleri de tekke, zaviye gibi bir şey değil mi? Hayır, değil. Bizim de “Yatan Baba” zaviyesi var. Biz o zaviyeden geliyoruz. Onların torunlarıyız. Zaviye var. Tabii ki her Cemevi de menfi yer değildir, bunu ayırt etmek lazım. Iraktaki Şii lider buraya geldiği zaman yine bir Alevi gurubun lideriyle görüştü diye biliyoruz… Şiilikle, Alevilik aynı şeyler değil. Hatta açık söyleyeyim Şiiler Alevileri pek sevmezler. Fakat birlik ve beraberliği sağlayacak askeri müştereklerde birleşmek lazım bence. Türk, Kürt, Çerkez, İranlı... Her ne kadar millet varsa, hepsinin asgari müştereklerde birleşmesi gerekiyor. İslam dini için, Allah için, Muhammed (s.a.v.) için, Hz. Ali için birleşmek lazım. Ama tabi İslamiyet dışına çıkmamak şartıyla mezhepleri, meşrepleri, yolları farklı olabilir. Yeter ki İslamiyet dışında olmasınlar. Aleviliğe geçmenin bir şartı var mı? Yok. Çünkü zaten herkes Alevi... Üstad diyor ya: “Aleviliğe muhabbeti meslek edinenler, Al-i Beyte muhabbeti meslek edinenler...” diye. Al-i Beyte muhabbeti olan insanın bir kere “Cami istemeyiz” demesi mümkün değil. Bunlar azınlıkta oldukları halde bir kitleyi kullanmak istiyorlar. Ama bunu kimseye yutturamazlar. Bir Alevi olarak ben de yutmuyorum. Kimsenin de yutacağı yok. Bunlar mertçe çıkıp “Biz dinsiziz” desinler. Laik Türkiye Cunhuriyetinde kimse onları ayıplamaz zaten. Ama biz gerçek manada da Cumhuriyetçiyiz. “Manasız isim ve resim değil.” diyor Üstad. Gerçek manada Cumhuriyetçi olduğumuzu herkes bilsin. Ama onların keyfine göre de değil.

…..Ve ben gerçek Aleviliği de Risale-i Nur’dan öğrendim. Hakiki, gerçek Alevilik Al-i Beyte muhabbettir... Hz. Muhammed'in makamını, Hz Ali'nin makamını, Al-i Beytin makamını ben Risalelerden öğrendim. Onların derecesine kimse yetişemez. Keşke bizim Aleviler on iki imamları hakkıyla bilseler. Onların hayatlarını her zaman herkes her yerde anlatır. Ama keşke bir nebze olsa onların hayatını kendimize örnek alabilsek… Bırakalım menfi adamların laflarını da on iki imamların sözlerine bakalım. O sebeple hasta olan doktora gider. Her şey ehlinden öğrenilir. İmam-ı Ali mi ehil, yoksa sokaktaki kişi mi ehil? Zeynelabidin mi ehil? Yoksa televizyona çıkıp konuşan mı ehil? Yanlışı yaşaya yaşaya, yanlışı doğru zannetmişiz. Ölçü Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Risale-i Nurları okuduğunuz zaman, namaz kıldığınız zaman çevrenizde her hangi bir baskı oldu mu? Ben zaten Risale-i Nur’dan önce namaza başlamıştım. Sıddıki diye bir profesörle karşılaşmıştım. Allah uzun ömürler versin. Seksen üç yaşında şimdi... O vesile oldu hidayetime. Ondan sonra Risale-i Nurları okumak ve kabul etmek daha kolay oldu tabi. Baskı olmaz olur mu? Ben köye geldiğim zaman namaz kılınca “Yoldan çıkmışsın” dedi herkes. Onlara: “Ben mi yoldan çıkmışım, siz mi?” dedim. “Yezid namaz kılmıyordu, Yezid içiyordu. Ben Hz. Ali gibi namaz kılıyorum, içki içmiyorum. Siz Yezid'e benziyorsunuz o zaman” dedim. “Aman o zaman sen yoluna, biz yolumuza” dediler. En çok Yezid'e lanet ediyoruz. En çok ona benziyoruz. Böyle olur mu? Babam epey hakaret etti bana bu sebeple. Daha sonra anladılar tabi. “Oğlum doğru yoldasın.” dediler. Babam da annem de kabul ettiler. Allah rahmet eylesin. Dışlama oldu mu? Dışlayamadılar ki. Alevi köyde, ağanın evladısın. Nasıl dışlayacaklar? Bütün sülale orada... Amcam: “Bir tane yamuk çıktı bizden ama bizim oğlan ne yapalım idare edeceğiz artık diyordu.” Bir de zaten Alevilerde dışlama kolay kolay olmaz.
…,Yani şimdi şöyle, mesela Kamuran İnan... Hem Kürt aşiretinden, hem de Seyyit...
Kamuran İnan kendini Kürt kabul etmez ama... Demek istediğim şu, karışmış birbirine. Yani şimdi Osmanlı belgelerinden çıkıyor. Yezid, Velid, Mervan zamanında Al-i Beyte yapılan zulümler nedeniyle göçmüşler hep. Kürt ve Türk aşiretlerinin aralarına o seyitler karışmış. El üstünde tutulmuş, saygı görmüş. Şimdi bakın şarkta Seyyit olmak çok makbul bir şeydir. Kürt aşiretlerinin, Türk aşiretlerinin içinde seyyitler var. Peygamberimiz (s.a.v): “Size iki şey bırakıyorum. Biri Kitabullah, diğer Al-i beyt.” Al-i beytten murad sünnettir diyor. Sünnete uymayan Al-i Beytten olmadığı gibi, dost da olamaz. İşte ölçü... Çünkü sünnetin kaynağı, membaı, menşei Al-i beyt'tir. Şu an Risale-i Nur eserlerini ve hizmetlerini hangi noktada görüyorsunuz? Hedeflediği noktaya ulaşmış mı? Şu an dünyada İslami hareketin içinde Risale-i Nur’dan daha mükemmel, daha ilmi, İslamla başarılı daha farklı bir hareket yok. İhvan-ı Müslim’in içerisinde bulundum. Cemaat-i İslami içerisinde bulundum. Yani üye olarak değil de, onlarla irtibatım oldu. Dünyadaki cereyanlarla hep dostların, arkadaşlarım oldu. Ama Risale-i Nur’dan daha mükemmelini görmedim. Onlara da söylüyorum. Çoğu da kabul ediyor. Nurcularda Risale-i Nur'u yaşama noktasında bir sapma var mı sizce? Şimdi her akımda, bir, kendisinin değerleri var, bir de o akım içerisindeki insanların değerleri var. Umumiyetle Risale-i Nur dairesi içinde olan insanlar daha mükemmel yaşıyor İslam’ı. Ama her akımda olduğu gibi bir şeyler var. Her insanın bir mayası var. Maya sağlam olacak. “Fıtrat değişmez.” diyor ya Üstad. Maya bozuksa adam nereye de girse bozuk devam eder. Yani içinde bozuklar olsa da geneli iyidir mi diyorsunuz? Tabii. Ashabın içinde de münafıklar vardı. Ama ne senin dediğin, ne de benim dediğim önemli. Allah'ın dediği olacak. “Kün fe yekün” derse iş biter. Her şey amacına ulaşır. Alahu teala insanların aklına, ruhuna ve kalbine bakıyor. Sen istiyorsan, ekseriyet istiyorsa hedef gerçek olur. ….tabi hayırlı işler yapmaları için dua ediyoruz. Vatan, millet, din, iman için ne kadar hayırlı işler yaparlarsa o kadar dua ediyoruz. Zaten İslamiyet’te en büyük tehlike şahısları esas almaktır.

... Allah kurtarır insanı. Ancak vesile olabilir. Üstad ne diyor Allah bizden meyil istiyor. Meyil... Kudretimiz yok zaten. Buradan ayağa kalkma kudretim olmayabilir. Ama benim niyetim iyi olmalı. Ben hayır istiyorum, güzellik istiyorum, dürüstlük istiyorum, adalet istiyorum, vatan, millet, insanlık kurtulsun istiyorum. Artık Batı’ya karşı şerefli, namuslu, haysiyetli, onurlu ve dik duran bir millet olsun istiyorum. Bunları istemek güzel şey… Ama Allah verir veya vermez o ayrı. Zaten biz o haysiyetle davransak, Allah bizim isteğimizi kırmaz hiçbir yerde. Ama sen Avrupalının karşısına ben ondan küçüğüm, düşüğüm diye gidiyorsan o olmaz işte. O zaman “yerin dibine gir diyor” adam. Bizim liderlerimiz o havayla gitseler Avrupa’ya ben Müslüman olarak Yahudi’den üstünüm, Hıristiyan’dan üstünüm neden üstünüm? Enaniyetten değil, Allah öyle dediği için üstünüm diye düşünseler Allah onların haysiyet ve şereflerini kırmaz. Ama bizimkiler kapılarda bekliyorlar… Ayaklarını öpecekler neredeyse. Avrupa, Amerika bunlar hep hırsızlık malıyla geçinmiş bu güne kadar. Üstad da diyor zaten. Müslüman’ın malıyla, hırsızlık malıyla gelmişler bu güne kadar. Hz. İsa'nın asıl dininden feyiz alanlar var. İlmin, insanlığın güzelliğinden feyiz alanlar var. Onlar hariç diyor Üstad. “Ey ikinci Avrupa!” diyor Üstad... Onlara bir şey demiyoruz. Biz Avrupa’nın ilmine, tekniğine bir şey demeyiz. Ama onların yaşayışını kabul edemeyiz. Hz. Muhammed en son Peygamberdir. “Onun halkasından çıkanlar başka hiçbir şeyle bağlanamazlar.” diyor Üstad...

https://www.risalehaber.com/ben-dindar-bir-aleviyim-67142h.htm

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi

Arafat vakfesi-Hac

01 Haziran 2025 Pazar 11:13

“Hac Yine Kurbana Denk Geldi”

26 Mayıs 2025 Pazartesi 13:37

Başarının Sırları

19 Mayıs 2025 Pazartesi 11:27

İpek ve Anneler Günü

10 Mayıs 2025 Cumartesi 10:39

Başarının Yolu Başarısızlıktan Geçer

01 Mayıs 2025 Perşembe 11:57

Hayattan Ne Öğrendim?

17 Nisan 2025 Perşembe 11:03

“Merak İlmin Hocasıdır”

10 Nisan 2025 Perşembe 11:32

Kadir Gecesinin Fazileti

25 Mart 2025 Salı 10:44

Kur’an nedir, Tarifi nasıldır?

21 Mart 2025 Cuma 09:45