Anlaşmalı Boşanma ve Çekişmeli Boşanma Arasındaki Farklar
Anlaşmalı boşanma ile çekişmeli boşanma arasındaki fark nedir?
Anlaşmalı boşanma ile çekişmeli boşanma arasındaki fark, tarafların boşanmanın temel şartlarında uzlaşmış olup olmamalarıyla ilgilidir. Anlaşmalı boşanmada eşler boşanmanın maddi ve manevi tüm sonuçlarında mutabakata varırken, çekişmeli boşanmada taraflar arasında uzlaşı sağlanamamıştır ve bu durum hukuki bir mücadeleyi beraberinde getirir. Bu temel fark, sürecin süresinden, mahkemeye sunulan belgelerin içeriğine, tarafların ifade biçimlerinden, davanın maliyetine kadar birçok unsuru derinden etkiler.
Anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu tür boşanma, evliliğin en az bir yıl sürmüş olmasını ve tarafların ortak irade beyanıyla boşanmayı talep etmelerini gerektirir. Eşler; velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat gibi konularda mutabık kalır ve bu mutabakat yazılı protokolle mahkemeye sunulur. Mahkeme, tarafları duruşmaya çağırarak her birinin özgür iradeleriyle boşanmayı kabul edip etmediğini bizzat dinler. Hakim, anlaşmayı hukuka uygun bulursa boşanma kararı verir.
Çekişmeli boşanma ise genellikle tek tarafın boşanmak istemesi ya da eşlerin boşanma şartlarında anlaşamaması nedeniyle gündeme gelir. Bu durumda boşanma sebepleri somut delillerle ispatlanmak zorundadır. Hakim tarafların iddialarını, tanıkları, maddi delilleri değerlendirir. Karar süreci genellikle daha uzundur ve birçok oturumda ilerler. Bu süreçte taraflar arasında duygusal, ekonomik ve sosyal gerginlik artabilir. Biliyor muydunuz, çekişmeli boşanma davaları bazı durumlarda 4-5 yıla kadar sürebiliyor?
Hukuki Süreçteki Farklılıklar
Anlaşmalı boşanma süreci, çekişmeli boşanma sürecine göre çok daha yalın, kısa ve öngörülebilir bir yapıya sahiptir. Anlaşmalı boşanma dilekçesi, taraflarca imzalanmış bir boşanma protokolü ve evlilik süresine dair belgelerle birlikte mahkemeye sunulur. Mahkeme genellikle tek celsede boşanma kararı verir. Burada hakimin rolü daha çok denetleyici niteliktedir. Tarafların rızaları dışında protokol maddelerine müdahale etmez. Protokolün çocukların üstün yararına aykırı olmaması ve tarafların haklarını zedelememesi yeterlidir.
Çekişmeli boşanmada ise işler daha karmaşıktır. Süreç, boşanma dilekçesinin hazırlanmasıyla başlar ve bu dilekçede boşanma sebebi detaylıca anlatılır. Karşı tarafın cevap dilekçesi, ardından delil sunma aşamaları, ön inceleme ve tahkikat duruşmaları gelir. Bu süreçte tanıklar dinlenir, gerekirse sosyal inceleme raporları alınır, bilirkişi atanabilir. Mahkeme, iddiaları değerlendirirken sadece boşanmanın haklılığına değil, maddi tazminat, nafaka ve velayet gibi tüm sonuçlara da karar verir.
Gerçek olan şu ki; çekişmeli boşanma, sadece bir evliliğin sona erdirilmesi değil, çoğu zaman geçmişte yaşanmış tüm olumsuzlukların yargı önünde yeniden tartışılmasıdır. Bu da davayı psikolojik olarak daha yıpratıcı hale getirir. Ayrıca hukuki argümanların etkili şekilde sunulamaması, davanın seyrini önemli ölçüde değiştirebilir.
Tarafların Rolü ve İspat Yükümlülüğü
Anlaşmalı boşanma sürecinde tarafların asli yükümlülüğü, özgür iradeleriyle bir araya gelerek tüm şartlarda anlaşmış olmalarıdır. Mahkemede her iki tarafın da şahsen hazır bulunması ve protokolü onayladıklarını sözlü olarak beyan etmeleri gerekir. Burada herhangi bir ispat yükümlülüğü yoktur. Çünkü boşanmanın nedeni değil, sonucu ön plandadır. Tarafların hak ve yükümlülükleri, protokolde açıkça belirtilir ve mahkeme sadece bu şartların hukuk çerçevesinde olup olmadığını değerlendirir.
Çekişmeli boşanmalarda ise ispat yükümlülüğü büyük önem taşır. Boşanma talebinde bulunan taraf, Medeni Kanun’un ilgili maddelerinde sayılan boşanma nedenlerinden en az birine dayanmak zorundadır. Bu nedenleri ispat etmek için tanık, fotoğraf, mesaj kayıtları, sosyal medya içerikleri gibi her türlü delil kullanılabilir. Hatta taraflardan biri, diğerinin psikolojik sorunları olduğunu iddia ediyorsa, mahkeme bu durumu Adli Tıp Kurumu'na yönlendirerek rapor talep edebilir.
İspat yükü yer yer karmaşık hale gelebilir. Örneğin, aldatma iddiasında bulunan eşin bu durumu kesin ve net delillerle kanıtlaması gerekir. Tek başına mesajlaşmalar çoğu zaman yeterli sayılmaz, karşı tarafın savunmasına göre mahkeme farklı delillere ihtiyaç duyabilir. Bu da süreci daha karmaşık ve uzun hale getirir. Çekişmeli boşanma davalarında tecrübeli bir avukatla çalışmak bu yüzden hayati önem taşır.
Süreçte Psikolojik ve Sosyal Yansımalar
Anlaşmalı boşanmada süreç kısa sürdüğü için tarafların psikolojik yükü de daha hafiftir. Çocuk varsa, velayet düzenlemeleri daha az çatışmayla çözüldüğü için çocuk üzerinde travmatik etkiler daha az hissedilir. Ebeveynler, ortak velayet düzenlemeleriyle çocukla ilgili sorumluluklarını birlikte sürdürmeye devam edebilir. Mahkeme çocukla ilgili tüm kararları çocuğun yüksek yararını gözeterek verir ve ebeveynlerin bu bilinçle hareket etmesi önemlidir.
Çekişmeli boşanmada ise taraflar arasında yaşanan çatışmalar sadece onları değil, varsa çocukları da doğrudan etkiler. Taraflar genellikle velayet, nafaka ya da mal paylaşımı gibi konularda uzlaşamadıkları için süreç içinde agresif tutumlar sergileyebilir. Bu da özellikle çocukların taraflardan birine yabancılaşmasına, hatta ilerleyen dönemde duygusal kopmalara neden olabilir. Sosyal hizmet uzmanlarının devreye girdiği bu süreçlerde çocukla yapılan birebir görüşmeler, velayet konusunda belirleyici rol oynayabilir.
Ayrıca çekişmeli boşanmalarda taraflar birbirlerini suçlayıcı beyanlar sunarak kendilerini savunma eğilimindedir. Bu durum aile mahkemelerinde dosyaların büyümesine, tanık listelerinin artmasına ve sonuç olarak yargı sürecinin gecikmesine yol açar. Taraflar için bu sadece bir dava değil, aynı zamanda sosyal çevreye karşı da bir savunma mekanizmasına dönüşebilir.
Velayet, Nafaka ve Mal Paylaşımı Açısından Farklar
Anlaşmalı boşanmada velayet, iştirak nafakası ve kişisel ilişki düzenlemeleri taraflarca yazılı protokolde belirlenir. Bu protokol, çocuğun yüksek yararına uygun olduğu sürece mahkeme tarafından onaylanır. Taraflar, nafaka miktarını kendi aralarında belirler, mal paylaşımını nasıl yapacaklarına karar verirler. Bu süreçte resmi olarak edinilmiş malların paylaşımı da mümkündür, ancak tapu ve benzeri işlemler ayrı bir hukuki prosedürü gerektirir.
Çekişmeli boşanma davalarında ise mahkeme, nafaka ve velayet konularında tarafların beyanlarını ve delillerini değerlendirerek karar verir. Örneğin, taraflardan biri çalışmıyorsa, diğerinin gelir durumuna göre yoksulluk nafakası talep edebilir. Mahkeme bu talepleri incelerken SGK kayıtları, banka dökümleri, yaşam standardı gibi pek çok kriteri göz önünde bulundurur. Mal paylaşımı ise boşanma davasından bağımsız olarak açılması gereken ayrı bir davayla yürütülür.
Velayet konusunda sosyal hizmet uzmanlarının hazırladığı sosyal inceleme raporu çok önemlidir. Bu raporda ebeveynlerin çocukla ilişkisi, yaşam koşulları, psikolojik durumu değerlendirilir. Hakim, bu raporu dikkate alarak çocuğun hangi ebeveynle kalmasının daha doğru olacağına karar verir. Taraflar isterlerse kişisel ilişki günleri ve saatleri gibi detaylarda bile çekişebilir. Bu da sürecin hassas ve duygusal olarak yıpratıcı hale gelmesine neden olur.
Karar Sonrası Süreçler
Anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra tarafların birbirine karşı herhangi bir ek talebi yoksa süreç sona erer. Ancak kararın kesinleşmesiyle birlikte protokolde yazan tüm şartlar tarafları bağlayıcı hale gelir. Protokole uymayan taraf hakkında icra işlemleri başlatılabilir. Bu nedenle protokol hazırlanırken tüm detayların düşünülmesi, muğlak ifadelerden kaçınılması çok önemlidir.
Çekişmeli boşanma sonrasında ise taraflar genellikle kararı temyiz eder. Özellikle tazminat, nafaka ya da velayet konularında alınan kararlar, sıklıkla üst mahkemeye taşınır. İstinaf ve temyiz süreçleri, boşanma kararının kesinleşmesini geciktirebilir. Bu da tarafların hukuki belirsizlik içinde uzun süre kalmasına neden olabilir. Ayrıca karar kesinleşmeden evlenme yasağı da devam eder.
Bu aşamada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, mahkeme kararının uygulanabilirliğidir. Örneğin, velayet kendisine verilen ebeveynin çocuğu teslim almaması ya da karşı tarafın çocukla görüşme günlerine uymaması durumunda icra müdürlükleri devreye girer. Bu da psikolojik olarak hem ebeveyn hem de çocuk için yıpratıcı olabilir. Tüm bu nedenlerle, sürecin başından sonuna kadar profesyonel destek almak büyük önem taşır. Özellikle Çözüm Hukuk boşanma avukatı bu tür detayları titizlikle takip ederek süreci kolaylaştırabilir.
olaymedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.