Sessiz Tehlike: Bacak ve Kollarda Şişlik Varsa Dikkat! Lenfödem Geri Dönülmez Hasarlara Yol Açabilir

Sessiz Tehlike: Bacak ve Kollarda Şişlik Varsa Dikkat! Lenfödem Geri Dönülmez Hasarlara Yol Açabilir
Lenf sisteminde yaşanan bozulmalar sonucu ortaya çıkan ve halk arasında “fil hastalığı” olarak bilinen lenfödem, sinsice ilerleyerek hayat kalitesini ciddi ölçüde düşürebiliyor.

Uzmanlar, erken tanı ve müdahalenin hastalığın kontrol altına alınmasında büyük rol oynadığını vurguluyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Çevirme, lenfödemin belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Lenf Sistemi Bozulduğunda Şişlikler Başlıyor

Lenf sistemi; lenf damarları, kılcallar, düğümler, bademcikler, timüs bezi ve dalaktan oluşan karmaşık bir yapıdır. Bu sistemin temel görevi, hücreler arasında biriken fazla sıvıyı dolaşım sistemine geri kazandırmaktır. Ancak bu sistemde meydana gelen bir tıkanıklık ya da hasar, dokularda sıvı birikimine ve şişliklere yol açar.

Doç. Dr. Deniz Çevirme, bu şişliklerin eklemlerde hareket kısıtlılığı, ağrı, gerginlik ve sertlik gibi sorunlara neden olabileceğini belirtti. Bu belirtiler zamanla ciltte kalınlaşma, portakal kabuğu görünümü ve ciddi doku hasarları ile ilerleyerek kronik hale gelen lenfödem hastalığına dönüşebilir.

Kollar ve Bacaklar Risk Altında

Lenfatik dolaşım, vücuttaki sıvıları mikroskobik düzeydeki ince kanallarla toplar. Özellikle kol ve bacaklarda yüzeysel lenf kanalları, enfeksiyon, travma, cerrahi müdahaleler ya da kanser tedavileri sonrasında tıkanabilir. Doç. Dr. Çevirme, bu tıkanıklıkların doğuştan gelen yapısal bozukluklara (primer nedenler) ya da sonradan gelişen durumlara (sekonder nedenler) bağlı olabileceğini ifade etti.

Görünmeyen Tehlike: İlk Belirtiler Gözden Kaçıyor

Lenfödemin sinsi seyirli bir hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Çevirme, “Başlangıçta basınca bağlı çökme oluşur ancak ilerleyen süreçte bu çökme kaybolur ve şişlik kalıcı hale gelir. Cilt kalınlaşır, gerginleşir, çatlamalar ve akıntılar başlar. Uzun vadede yara oluşumu ve hareket kısıtlılığı gelişebilir” dedi.

İleri evrelerde hastaların yaşam kalitesi ciddi biçimde düşerken, lenf sıvısının deri altında birikmesi cildin beslenmesini bozarak enfeksiyonlara açık hale getirir. Bu da hastalığı daha karmaşık ve tedavi edilmesi zor bir sürece sürükler.

Lenfödem Lipödemle Karıştırılmamalı

Lenfödem sıklıkla lipödem, aşırı kilo ve selülitlerle karıştırılabiliyor. Ancak bu hastalıklar hem oluşum nedenleri hem de tedavi yaklaşımları açısından tamamen farklıdır. Bu nedenle yanlış tanı ve tedavi, hastalığın ilerlemesini hızlandırabilir.

Tedavide Amaç İltihabı Azaltmak ve Sıvıyı Boşaltmak

Lenfödem tedavisinde en temel amaç iltihabı azaltmak ve sıvı birikimini kontrol altına almaktır. Bu süreçte düzenli cilt bakımı, ödemi azaltıcı mekanik drenaj uygulamaları, bası giysileri ve özel lenfatik masajlar kullanılabilir. Ancak bu yöntemler çoğu zaman hastalığın ilerlemesini durdurmakta yetersiz kalmaktadır.

Doç. Dr. Çevirme, bu noktada cerrahi müdahalelerin önem kazandığını belirterek, süpermikrocerrahi adı verilen ileri düzey tekniklerin devreye girdiğini ifade etti.

Yüksek Teknoloji ile Umut Veren Sonuçlar

Gelişmiş mikroskoplar ve near-infrared fluoresan (NIR) görüntüleme teknikleri kullanılarak yapılan lenfovenöz anastomoz operasyonları sayesinde, tıkanan lenf kanalları yeniden düzenlenerek sıvıların toplardamara yönlendirilmesi sağlanıyor. Bu cerrahi yöntem, özellikle erken evrede uygulandığında yüz güldürücü sonuçlar veriyor.

İleri evrelerde ise “lenf nod transferi (VLNT)” gibi daha kapsamlı cerrahi çözümler gündeme geliyor. Bu yöntemde vücudun başka bölgelerinden alınan sağlıklı lenf düğümleri hasarlı bölgeye naklediliyor.

Erken Teşhis Hayat Kurtarır

Doç. Dr. Çevirme, “Lenfödem tedavi edilmediği takdirde ilerleyip ‘fil ayağı’ görünümüne neden olabilir, hatta nadiren kansere dönüşebilir. Bu yüzden erken teşhis ve doğru müdahale kritik önemdedir” diyerek uyarıda bulundu.

Psikolojik ve Sosyal Etkiler Göz Ardı Edilmemeli

Lenfödem yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da hastaları olumsuz etkiliyor. Ağrı, görünümdeki değişiklikler ve hareket kısıtlılığı iş gücü kaybı ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açabiliyor. Ancak doğru tedaviyle hastalar yeniden günlük hayatlarına dönebiliyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.