" İŞTE BİZİM HİKAYEMİZ, BİRAZ SAF VE TEMİZ..."

Her geçen günümüz teknoloji ile sarsılmaz ışık hızı ile geçiyor, gün geçmiyor ki yepyeni bir icat ve iletişim teknolojisi ile tanışmayalım...

Yaşımıza koşut gelişmelere öyle bir adapte oluyoruz ki, istersen olma... Seni arkada herkese bön bön bakarken buluyorsun...

Çağ teknoloji çağı, her türlü bağnazlığa inat, teknoloji sınır tanımıyor. Teknolojiye uymayan yaya kalıyor. Bakın etrafımıza teknoloji ve kapitalist düzenin eş güdüm başkanlığı halkın tepesine tepesine çaktırmadan tatlı tatlı vuruyor... Herkes kendi soygun düzenini kurmuş, yudum yudum halkın iliklerini sömürüyor. Bu düzenin emir erleri ise milyonlarca genç insan, uyumlu ve güdümlü olarak gönüllü bu işe çoktan razı... Ürperdiniz değil mi bir an; ama aynen durum böyle!

Masum ve acımasız soygun düzeni, tüm çarpıklığı ile yol alıyor... Örnek mi; Mağazalar, büyük market zincirleri, büyük AVM ler, bankalar, telefon şirkketleri... Masum masum bizi soyuyorlar!

En basitinden bizzat kendimin de desteklediği fazla poşet kullanımını sınırlamak için getirilen ücretli poşet olayına gelelim, olay çığırından çıkmış ranta dönüşüverdi... Sonuç; halkın cebinden damla damla küçük dereler çıkıp, büyük denizlere aktı.

Adam bilmem ne kahve satıcısı, küçücük poşete, ister misinizÂücretli diyor, baharat satıcısından, giyim mağazalarına kadar poşeti bize parayla satar hala geldiler.

Utanmasalar yakında dükkan kirası, eleman parası, elektrik, su, doğalgaz paralarını da bize ödeteceklerÂzaten ödetiyorlarda, sanki yasal kılıfını bulacaklar... Eeee devir soygun devri, devir devlerin devri...

Bankalara elini veren kolunu zor kurtarıyor... Bankların uyumlu köleleri ise gittikçe azalıyor, teknolojisinin canı sağolsun, yaaaa bir de eleman çalıştırıp, kardan zarar edecekler... Cansız ve ruhsuz robotların canı sağolsun...

Bankaya işin mi düştü, düşmez olaydı, bankaya adım attı parasını evire çevire senden alıyor, bir şey mi sordun telefonla, sormaz olaydın, beni meşgul ettin, telefon parasını senden tereyağından kıl alır gibi alıyorlar...

Bireysel ihtiyaç kredisi mi çektin, vay çekenin haline; çekerken bize mi danıştın? Beter ol!

Çektiğin paranın üç katını almazsam senden, annem, babamla kavga etsin! Bankaya girdin sağa baktın parası, küçücük kağıt parçası harcandı senin için, babanın malımıydı, ver parasını... Bankada koltukta oturdun, döşeme yıpranma parası, elemanı iki dakikalık işinden ettin, ver bakalım parasını...

Bankanın içindeki havayı soldun, klimanın tadını kışın soğukta, yazın sıcakta çıkarttın, yani bunun parasını sen vermeyeceksin de dedem mi verecek... Allah zaten cezanı verecek! Ver parasını!

Susu beeee şikayet etme, şikayet edersen seni bir güzel döver sonra da düzeni bozmaktan mahkemeye veririm... Ben bu çağın dokunulmaz efendisiyim, ya sen... Paran pulun kadar konuş...

İşte bizim hikayemiz, biraz saf ve temiz...Â

Aaaa unuttum sanmayın ya telefon şirketleri, vurgunun asıl katmerlisini yapıyor, kat be kat... Yedikleri zaman ağızlarında baklava tadı bırakıyor.... Olan ise yoksul ve orta sınıf halk kitlelerine oluyor.

Ya sana ne oluyor, sen de kendini Don Kişot mu sanıyorsun, be bacım...

Yok valla ben kendimi biliyorum, öyle olmayacak kadar akıllıyım şükür, Don Kişot'un başına ne geleceğini az buçuk biliyorum...

Çünkü;ÂDünyayı haksızlık yönetiyor, adalet yalnız sahnede var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi