Koronavirüs sonrasında tüm spor kulüpleri ayağını yorganına göre uzatma zamanı geldi. Hele hele Mart ayından buyana yayıncı kuruluş para musluğunu kesince sesler yükselmişti. Kulüp başkanları yüzde bilmem kaç zarar ettiklerini söylediler. Tabi, paralar su gibi akarsa herkes yönetir Kulübü. Ama, tutupta çocuğun elinden oyuncağını alırsan oda oturur ağlar.
Maalesef bizim kulüp başkanları da öyle oldu. Bir Allah'ın kulu cebinden tek kuruş vermiyor demek ki...
Geçtik bunları tüm spor kamuoyu kulüplerin özüne dönmesi gerektiğini söyledi. Alt yapıya önem vermeli denildi. Ama ne hikmetse bizim kulüplerimizin çokta işine gelmedi bu öneri. Çünkü, alt yapılar kulüplere bir külfet olarak bakılıyor. Hazır varken neden uğraşsınlar. Çünkü, görev verilenler ahbap çavuş ilişkisiyle görevde ve işi bilmeyen kişiler. Onun için buralar kulüplerin sırtında bir yük görülüyor.
Ama şu unutuluyor. Kendi futbolcusunu oynatan başarılı olmuştur. Bunu bilmelerini isterim. Üstelik TFF yabancı kuralında yeni sistem getirmek istiyor. 6+2+2 sistemi. Fakat ne hikmetse kulüp başkanları buna karşı. Çünkü, alt yapı yok, scouat ekibi yok ve menejer aracılığıyla getirilen yabancılar var. Durum böyle olunca başkanlar ve kulüpleri idare edenler tabiki bu kuralı istemezler. Zaten Kulüpler istemezse bu işte olmaz... Çünkü, başkanların, yöneticilerin kurduğu bir sistem var. Bu sisteme engel olacak tüm kurallara karşı çıkarlar. Ve tahmin ediyorum işleyen tekere de kimse çomak sokmayacaktır. Ama şu unutuluyor. Herşey de hata yapabilirsin ama transferde yaptığın hata kulüplerin batmasını sağlar. Gaziantepspor'da olduğu gibi. Ne zaman yabancı hayranlığı biterse o zaman bu kulüpler ayakta kalır. Yoksa tüm kulüpler batmaya mahkumlar....