" HAYIR İŞLERİNE İNANMIYORUM..."
Türkiye'de altmışlı yıllarda bir virüsün varlığından söz edilir, büyüklerin bundan bahsettiklerini korku dolu düşler kurarak dinlerdik, o zaman bizim eve Tercüman gazetesi giriyordu, hayal meyal hatırlıyorum... Tercüman gazetesinin ilk sayfasının, alt köşesinde bir anahtar deliği ve oradan bakan bir göz logosu vardı. Ben korku ile çocukluk işte bahsedilen virüsü o sanırdım, çünkü okuma yazma da bilmiyorum, küçüğüm haliyle... Zaman zaman aklıma geldiğinde çocuk dünyamda yarattığı fırtınayı anımsamadan edemedim...
Dünya, büyük bir acıyı ve korkuyu yaşıyor, aynı zaman da büyük bir çaresizliği... İnsanlık büyük bir sınavdan geçiyor... Dünyaca ünlü bilim adamları, bu virüsün seyrinin daha eskiye dayandığını söylüyor. Asıl kaynağının ABD olduğunu ve bunu en büyük emperyal güç olan ABD'nin tüm dünyadan sakladığını söylüyorlar...
İnsanlık sınav veriyor dedik yaaa... İngiltere'den çok ilginç bir açıklama geliyor, sağlamlar kalsın, çürükler gitsin hesabı yapacağız, altından kalkamayacağımız büyük bir yük bu diyor...
Yani, insanlar ayıklanacaklar... Aynen hayvanlarda olduğu gibi, zayıflar yaşamasın, güçlüler bizimdir. Bilim adamları ve insanlık böyle bir anlayışı kaldıramaz tabi... Yıkılsın, yok olsun bu dünya o zaman... Böyle anlayış, böyle bir düşünce, ürpertiyor insanı...
Burnundan kıl aldırmayan Avrupa Birliği, büyük bir karmaşayı yaşıyor. Komşusuna birliğine dayanışma gösteremiyor, herkes kendi derdine düşüyor, birliğin öznesi, tümleçte bağlanıyor...
Gazeteci yazar, Banu Avar'ın kulakları çınlasın, bize Avrupa Birliğini iyi anlatmış... Şimdi de en ciddi bir krizde, Avrupa Birliği ruhunun cenazesini kaldırıyorlar... Meğer o dedikleri şey, sadece iyi gün dostluğu imiş... Ben ne yapayım iyi gün dostluğunu, ben ne yapayım, iyi gün kardeşliğini...
Yıllardır Türkiye'nin, Avrupa Bİrliğine girme hikayesini ve verdiğimiz ödünleri, yıktığımız değerleri düşününce, bütün bunlar böylesi bir anlayış için mi demeden geçemiyor insan...
Gelişmişliğin, uygarlığın, medeniyetin, demokrasinin kalesi Avrupa Birliği... İtalya'yı sadece seyretti, kendi içine döndü, herkes tüm sınırlarını kapattı...Önceliği kendi kendilerine verdiler...
Hep bana ,hep bize anlayışının insanlık adına yetmediğini canları yana yana izlediler, hala da izliyorlar... Bizi daha nelerin beklediğini ise tam bilemiyoruz.
Onlarda var da biz de yok mu? Bizde de var.... Kendi içimize dönüp baktığımızda, bizdeki durum da pek parlak görünmüyor. Herkes sadece kendine odaklı bencil ve sorumsuz bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Vıp salonundan geçen ve başkalarının hayatını düşünmeden hareket eden milletvekillerine ne demeli, ya karantinaya girmek istemeyen hacılarımızın yaptıkları... Bunlarda bizim sınavımız, bizim insanlığımız... Demek ki bizim de insanlığımız da testten geçiyor.
İnsanlık, son yüzyıldan bu yana bilim ve teknolojide büyük ilerlemeler gösterdi. İletişim teknolojisindeki gelişmeler hepimizin hayatını değiştirdi. Sosyal medya yaygınlaştı, dağ taş, bayır çayır demeden, her yere girdi... Hem insanlığı aydınlattı, hem de bilgilendirdi ama, asılsız dedikodular ve kaynağı belirsiz haberlerin, kontrolsüz yalanların da önüne geçilemedi...
Güzellikler kadar, hayatımıza çirkinlikler de kattı, sosyal medya... Büyük bir korku filminin sahnelerini izler gibi bu süreci yaşıyoruz...
Yarasa çorbasının lanetlenmesinden, Uygur özerk bölgesine yönelik komplo öngörülerine, ABD'nin biyolojik silah denemesi yaptığı iddiasından virüse karşı saçma korunma teknikleri icat etmeye kadar uzanan bir komplocu bir korku kültürü yayılmaya başladı...
Biz Türkler, toplum olarak farklılığımızı yine göstereceğiz, çünkü bizler bencil ve bireysel insanlar değiliz... Her türlü durumda birlik olabilmeyi ve güçlü olabilmeyi başaran bir toplumuz...
Olaylar başladığından itibaren, hükümetimiz ve tüm yetkili merciler sağduyulu davranıp, halkı panikletecek yol almadılar... Bize özgüven verdiler. Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca devlet adamlığı kimliği nasıl oluru gösterdi, dileriz bundan sonraki süreçte de bu böyle gider...
Umarız bundan sonraki günlerde hep böyle sükunet içinde, anlayış içinde ilerler... Ve bu büyük karabasandan kolaylıkla sıyrılırız.
Hayır işlerine inanmıyorum. Dayanışmaya inanıyorum. Hayırseverlik çok dikey. Yukarıdan aşağı iniyor. Dayanışma yataydır. Ötekine saygı duyar. Diğer insanlardan öğrenecek çok şeyim var.
Hepimize sağlıklı ve sevgi dolu bir gelecek diliyorum, hoşça kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.