" FİL..."
Hepimiz bir ölçüde yaşamımızı planlayıp, organize ederek, hedeflerimiz doğrultusunda yol alırız...
Sabah kalktığında, akşama tencerede ne kaynatacağını düşünmek zorunda olanlar için organize bir yaşam biraz, fazla iyimser bir düşünce olur.
Bu dünya da yönetenlerin, yönetilenlerin karnını nasıl doyurduğu, onların tencerede neler kaynadığı ile ilgili endişe taşımaması bazen çok geçerli bir seçenek olur. Gerçek ama tuhaf bir durum aynen böyle olur.
Bunu düşünen yöneticinin işi her zaman daha kolay olur. Kimse onu sorgulamaz, eleştirmez, böyle bir enerjiyi harcama gereği bile duymaz. Çünkü takatti kalmaz!
Toplumu güruhtan ayıran, yaşamı nitelikli kılan, bireyin toplum adına yöneteni eleştirmesi, sorgulaması ve gerektiğini düşündüğünde değiştirmesidir.
Bugünümüze baktığımızda, dünya üzerinde, en hafif deyimle, niteliksiz bir yaşam süren bireylerin oluşturduğu güruh, hep de yönetenini eleştirmeyen, sorgulamayan, değiştirmeyen insanlardan oluşmuştur.
Günümüz ülkeler arası siyasete bakıldığında bunu apaçık görüyoruz. Direnenlerin başı hep dertte, direnmeyenler, direnenlerden daha da ayak altı... Kaos; çünkü yönetenler, dünyanın egemen güçleri bunlardan besleniyor. Onlar her türlü sömürü alçaklığını yaparken, bir yandan da senin ümüğünü sıkmak için plan ve proje üretir. Acıması yoktur. Acınası olanlar onların ipiyle kuyuya inenlerdir.
Şimdi Türkiye, dünyada yukarıda saydığımız yönetenlerle mücadele ederken, bir yandan da iç siyasette sorun istemiyor... Halkın ne düşündüğü önemli, ama sadece seçim dönemlerinde... Ondan sonrası boş ver gitsin... En güzel düşünce ile şimdilik böyle düşünüyoruz.
Bu dünyanın büyük bir değişime ihtiyacı var, hem de çok... İnsanlığın değişmesi için ise ciddi bir insanlık evrimi gerekiyor... Çünkü böyle gittiği sürece dünyanın sonu hiç iyiye gitmiyor.
Dünya, gittikçe modern köleliğin yaşam sekiline dönüşüyor... Dünyayı yönetenler para kaynaklarını çok az bir dilim insanın, küresel güçlerin elinde olmasına zemin hazırlıyor.
Yalan mı? Valla değil!
En basiti bakının etrafınıza, her şey tekelleşiyor. Bakkallarımız bile zamana direnemiyor. Modern kölelik, orta çağın, modern şekli uzaktan uzağa sırıtıyor. Hayatımıza balyozlama giriyor.
Bizlerde böylesi bir karmaşada efendilerine direnenlerin ve direnmeyenlerin olduğu demokrasi şölenini yaşamaya çalışıyoruz.
Bir bilmece sizlere? Şu anki Türkiye görüntüsünde, direnenler kim, direnmeyenler, onların kuklaları kim?
Bence bu sorunun cevabını hemen hepimiz kendimize sormalıyız... Ondan sonra da oturup ciddi ciddi düşünmeliyiz...
Küçük bir fıkra;ÂMisafirlere Temel'in akıllandığını kanıtlamak isteyen babası: -Uşağum Temel, hadi emicelerine büyük bi laf et da, senin ne kadar büyuduğuni görsunlar. Küçük Temel tek kelimeyle cevap vermiş: -Fil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.