Antep Hanekleri! Antepli'nin konuştuğu ve Antep'in yabancısı olanların ZERRE ANLAMADIĞI! ANTEP'E HAS HANEKLER
Kendin pişir kendin yenin sen saa pişir saa ye diye söylenen ağızdır; "geçen eğşam bekgola gediykene anekdarımı gaybettim yoğrum" gibi, bir antepliden duyduğunuzda hastası olabileceğiniz bir cümleyi yazmaya çalışınca, gördüğünüz gibi telef oluyor. o duyguyu vermiyor, veremiyor. sanırım anteplice dilbilgisinin sırrı burda. ingilizcegibi yani, okunduğu gibi yazılamıyor. (geçen akşam bakkala giderken anahtarımı kaybettim demektedir cümlemiz.)
GAZİANTEP HALKI AĞZINDAN PARÇALAR:
İki Kaynana Arasında İlk Kaynana: - Gerili serili gassın şimdiki gelinler. Ne iş biliyler, ne aş. Biz kaynanamızın urgu sura kül turap olurduk. - Bizinki bi küfde edip urguna gömey. Ben payıma olan doran avrada şiş çahıla. Kle bu olanar nen avrat azlı oluylar ? Gelinin eteni bi nal söledim, iki nal söledim, bakdım dinnemey, ipini üsdüne addım. - Ben beni gaynna sandım da öten kele gelin dedim kak acı bi hedik vurda allebene gedek dedim. Ne dese benin bacım “ba sahreyn gere yok.Gönün isteyse sen get. - Bi şeyi yapma dedin mi angeslek yapar.
İki Kaynana Arasında Diğer Kaynana: - Gerili serili kalsın şimdiki gelinler, ne iş biliyorlar, ne aş. Biz kaynanamızın önü sıra kul kurban olurduk. - Bizimki bir köfte yapıp önümüze koymuyor. Kendi hesabıma, oğlan doğuran kadına şiş çakılsın. Ayol bu oğlanlar neden kadın ağızlı (kadın ağzına bakan)oluyorlar; gelinin yaptığını bir defa söyledim, iki defa söyledim, baktım dinlemiyor, ipini üstüne attım.(Vazgeçip kendi haline terk ettim.) - Kendimi kaynana sandım da geçen gün “Ayol gelin dedim, kalk azıcık bir hedik(buğday) pişir de Alleben'e (bir gezinti yeri) gidelim.” Dedim. Ne dese beğenirsin kardeş?:Bana senin gezmenin gereği yok. Gönlün istiyorsa sen git. - Bir şey yapma dedin mi kasten aksini yapar.
GAZİANTEP AĞZINDAN DERLEMELER:
- Aba altından değnek göstermek: Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
- Abaza kağıt şeşhane möhür: Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür.
- Abaza: Kafkasyada yaşıyan bir kavimdir. Beyaz tenli ve yakışıklı olurlar. Abaza kağıt, parlak güzel kağıt demek olacaktır.
- Acık bucuk: Fena, karışık, okunmaz yazının vasfı; kargacık burgacık. (Bazen bu sözü çocuklar “acık bucuk şeytan cücük” şeklinde de söylerler.)
- Acından karnı kurlar, başında nergis parlar: Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmıyan kimseler hakkında söylenir.
- Aç alavan: Aç açına aç ve perişan olarak.
- Adam sandık eşeği, altına açtık döşeği; baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği: İlkin değeri var sanılarak saygı gösterilen, sonra insan olmadığı anlaşıldığından artık yüz verilmeyen kimse hakkında söylenir.
- Adı kulağına değmiş: Şöhreti etrafa yayılmış.
- Ağır canlı: Hantal, hareketi ağır ve yavaş.
- Ağzında ayran durmaz olmak: Çok bitkin bir hale gelmek.
- Ağzını döşürmek: Terbiyeye uymayan sözler söylemekten vazgeçmek.
- Aklı yılık: Aklı az kaçıkça, tahtası eksik.
- Alnına gün doğmak: İyi bir güne kavuşmak, bahtı açılmak, istediğine erişmek.
- Anamın aşı, tandırımın başı: Burası yurdum yuvam, rahat ettiğim yerdir.
- Anbel beter: Daha ziyade, daha beter.
- Baş ağır, kulak sağır: Konuşulanı işitmez, söyleneni anlamaz.
- Bargın badaşık mı?: Kalbin ona mı bağlı? Ondan ayrılamaz mısın?
- Başı göl, ayağı sel: Başı boş istediği gibi gezip dolaşıyor.
- Başına buturamak: Kendi başını yemek için taşkınlık etmek, kudurmak.
- Baş kahıncı: Bir kimsenin başkası tarafından “Vaktiyle sen şöyle yapmıştın” diye utandırılmasına ve rahatsız edilmesine sebep olan şey.
- Beli berk olmak: Güvenmek, emin olmak. Sonucu sağlam görmek.
- Berberliği benim başımda belliyor: Yeni başladığı çalışma alanında ilk tecrübeyi benim işim üzerinde yapıyor. -
- Bıldır ölmüş bir eşek gelin bu yıl ağlaşak: Arasından zaman geçmiş ve acısı unutulmuş bir haldir. O kadar önemlide değil. Buna şimdi acımanın yeri var mı?
- Bıroh çağırmak: Meydan okumak.
- Bir dahra vakti, bir mahra vakti Urum, Şam bir olur: Bir budama zamanında, bir de üzüm kesme zamanında gece gündüz bir olur.
- Bu yel böyle eser, bu yengeç de böyle kısarsa: Zaman ve ahval böyle fena ve aksi gittikçe.
- Canı teze: Az ağrıya, küçük sıkıntıya şakaya dayanamayan
- Cenah geçinmek: Zıt gitmek, geçinemeyip çekişmek.
- Cin cücüğü gibi çığırmak: Çocuklar, ince ve yüksek sesle bağırmak.
- Çapıt çirişi mi?: O kadar çabuk bitecek bir iş değil.
- Çok görmüş, çoban oynatmış: Çok bilmiş, feleğin çemberinden geçmiş, kurnaz, kalleş kimse.
- Çirtim çirtim çirtinmek: Çok süslenip püslenmek.
- Dağ dayısı, tavşan ammisi: Bildiği gördüğü hısımı akrabası çok.
- Daldan eğme mi? Kökten sürme mi?: Sonradan mı bu hali kazanmıştır. İleriden berimi ve aslında mı böyledir.
- Direzin sökmek: İki yer arasında devamlı gidip gelmek, mekik dokumak.
- Düğüm çalmak: Düğümlemek, düğüm yapmak.
- Elden ayrıksı: Elaleme benzemez şekilde.
- Eli udumlu: Eli hünerli, eli işe yatar yakışır.
- Er günüzken: Akşam karanlığı basmadan.
- Et deyi kaptın balcan börkü çıktı: Değerli önemli sanarak ilgilendin, sonunda değersiz bayağı olduğunu anladın.
- Gafılın kadaya uğramak: Hiçbir şeyden haberi yokken, ansızın bir belaya, bir iftiraya uğramak.
- Gıcı gibi: Çok ufak. Gıcı gibi kar, gıcı gibi yazı.
- Gidişmiyen yerini kaşımak: Para harcayıp yapılması gerek olmayan bir iş yapmak.
- Hazırcaya hamıt: Kendisi çalışmadan başkasının çalışıp meydana getirdiğinden faydalanmak isteyen.
- Haşılı yumuşak işi mi kalıyor: Biraz ayrılmasıyla ziyan olacak bir işi yok ya.
- Hedede sedede geçmemek: Makbule geçmemek.
- Himi bir: Maksat ve amaçları bir.
- Ingılı mış, berk yapış: Ağır ağır ve gönülsüz şekilde yürüyen iş yapan kimsenin halini anlatmak için kullanılır.
- İşmar avarası: Harekete geçmek için küçük bir işaret bekleyen.
- Kabaklamayı yiyen gerdeğe girsin: İşin faydasını kim gördüyse sıkıntıya da o katlansın.
- Karrah etmek: İstediği şeyi çok vererek bir kimseyi bolluk içinde bırakmak.
- Kepir hış yatmak: Bir aradaki bir çok kimselerin hastalanarak hep beraber yatması.
- Lorunu peynirini görmemek: Faydalı ve değerli bir adam olduğu söylenen kimsenin faydasını veya değerini belirtecek bir işini görmemek.
- Mahana şahana: Bahane filan.
- Mamuru mest etmek: Noksanını koymamak, çok güzel iş yapmak.
- Marda bazar: Ölçmeden ve ayrı ayrı fiyat biçmeden , toptan bir fiyatla. Götürü.
- Mercimeği yanın yuvarlamak: Suyu yokuşuna akıtmak.
- Nazlı hanımın büzme çarığı: Çok nazlanan
- Kaynak: Haber Mekezi - Derleme
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.