RAMAZAN BALSU VE SAHANIN ZEMİNİ

RAMAZAN BALSU VE SAHANIN ZEMİNİ
RAMAZAN BALSU VE SAHANIN ZEMİNİ

Şimdi kış şartları ve yeşil sahaların rezilliği, top oynanamayan balçığa dönmüş görünce aklıma rahmetli Ramazan Balsu müdürüm geldi.Şimdi saha neden böyle diyorsunuz Norveç 'ten Güneş paneli diyorlar, kış şartları diyorlar, sürekli mazeret.Demiyorlar ki ;Bu işi aşkı, sevgili, gözyaşı, bağı, tarlası, emeği, namusu gibi gören müdürler, çalışanlar, Emekçiler yok.Bir tanesi ne Norveç 'i demiyor.Bakın size ömrünün 40 yılını Kamil Ocak Stadına çimlerine, trübünlerine, soyunma odalarına adayan bir futbol emekçisini hatırlatayım.Ramazan Balsu 1945 Pazarcık, Sarıl köyü doğumlu. 5 erkek, 2 kız yedi kardeş. Köy küçük, arazi küçük Gaziantep 'e geliyor ve Balat Mensucatta iplik, tezgah ne bulursa çalışıyor.Sonra Beden Terbiyesine Gaziantepspor ve stadın açılışı ile birlikte giriyor.Neresi eksikse orada çalışıyor, salon, sicil lisans, spor bölümü şefi ve sonra Kamil Ocak Stadyumu stad amirliği yapıyor.O zamanlar turnike yok, pasolig yok, elektronik bilet yok, İnternet yok, çim saha yok. Prtokol, basın, normal trübünler, soyunma odaları, hakem odaları hepsi Ramazan Balsu ve ekibinde işler tıkır tıkır işliyor.Sonra artık sahanın çimlenme zamanı gelmiştir. Komşu il Adana, Mersin gidip inceliyor. Zaten kendisi çiftcilikten gelmiş. Dağ, tepe, bayır çimleri söküp getiriyorlar Kamil Ocak Stadyumuna. Öyle ziraat mühendisi, bilimsellik filan yok.Ama yürek, sevgi, özveri, emek, mesai var. Ekibiyle birlikte gece gündüz mesaide evden mercimekli aş geliyor, sonra çaylar arkasından çalışma. Bir kaç ay sonra toprak, tozlu ve itfaiyenin maç öncesi ve devre arasında suladığı sahadan yemyeşil bir zemine dönüşüyor.Herkes şaşkın, herkes hayretler içerisinde nasıl olur böyle bir şey diye.Ama bu toprağı, çimi sevmek, iş ahlakı ve namusu.Şöyle bir anısını anlatayım. 2002 yılı temmuz ayında babasını kaybetmişti.Bir süre haliyle stada gidemedi ama gelip giden ekibinden bilgi alıyordu.4. Gün dayanamayıp stada gidiyor ve kapalı trübünün çatısına çıkmış oradan çimlere bakıyor. Bir anda oradakilere sizin hiç Allah'tan korkunuz yokmu çimler alttan sararak geliyor nasıl suladınız deyip itfaiye yi çağırıyor . İtfaiye aracının üstüne çıkıp çimleri suluyor.Bir kaç gün sonra yeniden çatının üstüne çıkıp çimlere bakıp yemyeşil görünce ağlıyor.Evet;Namus, iş ahlakı ve karakteri böyle bir şey olsa gerek.Onun için bize Norveç 'ten Güneş paneli değil, Ramazan Balsu gibi adamlar lazım.Şimdi Beden Terbiyesinde bırakın sahayı, işini sevmeyi, futbol ve salon takımlarının adını bilmeyen, kaçar kişiyle oynandığını bilmeyen, Karataş 'tan, Şehreküstü'den. Karşıyaka 'dan bıraksan stadın yolunu bulamayanlar çalışıyor. Buda normal panelin Norveç 'ten geldiği bir dönemde 10 yıldır ithal müdürün gelmesi normal değil mi?Bu arada Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.