Bazı Hikmetli Vecizeler

Bazı Hikmetli Vecizeler
Bazı Hikmetli Vecizeler

Veciz sözler bazı manaları anlamak ve hayatımıza tatbik etmekte bize faydalı olan hakikatlerdir. Ne kadar faydalanabilsek o kadar kardır.

"Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah'ın azabını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin." Lokman Sûresi, 31:33.

"Cinleri ve insanları ancak Bana îman ve ibâdet etsinler diye yarattım." Zâriyat Sûresi, 51:56. Bu büyük ayetin sırrıyla, insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Kâinatı yaratan Allah’ı tanımak ve Ona iman edip ibadet etmektir. Ve o insanın yaratılış vazifesi ve yapılması boynumuza borç olan vazife, mârifetullah (her işte Allah rızasına en uygun hareket tarzını bilip amel etmek) ve iman-ı billâhtır (Allah’a ve onun sıfatlarına inanmaktır) ve idrak ve sağlam ve kati olarak bilmek ile varlığını ve birliğini tasdik etmektir.

Bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üzereyiz.

Büyük bir sermaye elinde bulunan insan, burada dünyada ticaret ile ebedî, daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür.

Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun?

Kabrin arkası için çalışınız; hakikî saadet ve lezzet ondadır.

İnsan bu aleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Bir şeyin esası, hakikati ve kabiliyet itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün hakiki ilimlerin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır (her işte Allah rızasına en uygun hareket tarzını bilip amel etmek) ve onun üssü'l-esası da iman-ı billâhtır (Allah’a ve onun sıfatlarına inanmaktır).

Ey biçareler! Bu dünya bir misafirhanedir. Her günde otuz bin şahit, cenazeleriyle "El-mevtü hakkun" hükmünü imza ediyorlar ve o dâvâya şehadet ediyorlar. (O tarihlerde günde ölen insan sayısıdır. Günümüzde yaklaşık iki yüz dür.) Ölümü öldürebilir misiniz? Bu şahitleri yalanlayabilir misiniz? Madem edemiyorsunuz; ölüm Allah Allah dedirtir. Sekeratta (can çekişme halinde) Allah Allah yerine hangi topunuz, hangi tüfeğiniz, sonsuz karanlıkları o sekerattakinin önünde ışıklandırır, kati ümitsizliği kesin ümide çevirebilir?

“Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?”

Madem her yer misafirhanedir; eğer misafirhane sahibinin rahmeti yar (dost, ahbab) ise, herkes yardır, her yer yarar. Eğer yar değilse, her yer kalbe yüktür ve herkes düşmandır.

Bu insan ebed (sonsuzluk) için, yaratılmış ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misafirhanedir ve ahiretine bir bekleme salonudur.

Vefatta, ölümde "El-hükmü lillâh," (Hüküm Allah’ındır. Mümin Suresi 40:12) demeli. "O verdi, o aldı. Elhamdü lillâhi alâ külli hal" (Her hal ve durumda Allah’a hamdolsun.) deyip sabırla şükretmelidir.

İnsan vefat durumunda “Dünya madem fânidir, değmiyor alâka-i kalbe.” deyip vefat eden nereye gitmişse, oraya karşı bir alâka peydâ eder, büyük mânevî bir hal kazanır.

Mümin insana iman nuruyla gösterir ki, ölüm, yok olmak değil, yer değiştirmedir.

İnsan, ipi boğazına sarılıp istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır. Belki, bütün amellerinin suretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zaptedilir.

İnsan, ebed (sonsuzluk) için yaratılmıştır. Onun hakikî lezzetleri, ancak marifetullah, muhabbetullah, ilim gibi ebedi işlerdir.

Bu dünya bir misafirhanedir. Ebedî hayatı isteyenler, misafirhanedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nispette memnun edilirler.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.