Muhterem Nur yoğun bakımda! Müslüm Gürses'in eşinin son durumu ne? Muhterem Nur kimdir, kaç yaşında?

Muhterem Nur yoğun bakımda! Müslüm Gürses'in eşinin son durumu ne? Muhterem Nur kimdir, kaç yaşında?
Nur, yüksek şekere bağlı organ yetmezliği nedeniyle Beylikdüzü Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. 3 gündür tedavisi süren Nur’un sağlık durumunun iyiye gittiği öğrenildi.

MUHTEREM NUR KİMDİR?

Muhterem Nur; gerçek adı Aysel Muhterem Kısa’dır. 31 Aralık 1932 de Eski Yugoslavya şimdi ise Makedonya sınırları içinde olan Manastır şehrinde dünyaya gelmiştir. 16 yaşındaki annesini doğum esnasında kaybetti, babasını hiç tanımadı. "Anne" dediği teyzesi büyüttü onu. Ona Olga adını verdiler. Yugoslav hükümetinin Müslümanlara yaptığı aşırı baskıları altında kalan Manastır Türkleri arasında başlayan göçle birlikte oda çok küçük yaşlarında ailesinin geri kalanıyla Türkiye’ye göç etti. Diğer göçmenlerle birlikte önce Tekirdağ’a yerleştirildiler. Fakat tüm servetini Manastır’da bırakan ailesi yaşadığı zor şartlara daha fazla dayanamayıp 1942'de İstanbul Eyüp’te küçücük bir eve sığındılar. Yeni nüfus cüzdanıyla adı Aysel Muhterem, soyadı da Kısa oldu. Çocukluğu İstanbul - Eyüp'te geçti. İlköğrenimini Eyüp 36. İlkokulunda yapar.

ÜÇ ARKADAŞ FİLMİNDE BAŞROL OYNADI

Uzun yıllar fabrika işçisi olarak çalıştı. Günde 1 lira alıyordu çalışması karşılığında. Sinemaya o günlerde tesadüfen tanıştığı ünlü ses sanatçısı ve aynı zamanda dönemin en büyük film yapımcısı Halk Film’inde ortağı olan Suzan Yakar Rutkay’ın desteğiyle 1950 yılında "Yıldızlar Revüsü" filminde figüran olarak oynayarak sinema hayatına başladı. Fabrikadaki işinden ayrılıp günde 5 lira ücretle filmlerde figüranlık yapmaya başladı. Yıldızı parlayıncaya kadar da 20'nin üzerinde filmde küçük roller oynadı.. Derken onu bütün Türkiye'ye tanıtacak olan Üç Arkadaş filminde başrol üstlendi.

Memduh Ün'ün yönettiği 1958 tarihli artık klasikleşmiş bu filmde Fikret Hakan, Semih Sezerli, Salih Tozan gibi dönemin yıldızlarıyla birlikte rol aldı. Filmde kör bir genç kızı canlandıran Muhterem Nur, bebeksi güzelliği ve naif rol yeteneğiyle bir anda sinema tutkunlarının kalbinde yer etti. Sonra da kariyerinde hızlı bir yükselişe geçti. Bu arada etrafında da epey geniş bir hayran kitlesi oluştu. ... Ve hatırı sayılır bir para kazanıyordu... Ve bir o kadar da korkusuzca harcıyordu kazandıklarını... Birçok sanatçının düştüğü yanlışa düşmüştü o da... Bu durumun hep böyle süreceğini sanıyordu. Ama öyle olmadı... Sıkıntılı günler yaşadığı dönemde bu durumu "Bütün paramı gece hayatında asalaklarla harcamışım" diye dile getirecekti Muhterem Nur... Para musluğunun hep açık kalacağını sanan Muhterem Nur, yanıldığını anlamıştı. Biraz geç de olsa... Simit alacak parası bile olmadığı bir bayram günü hissettiklerini şöyle anlatmıştı Muhterem Nur: "Bir bayram günü, herkes bayram yaparken, ben bir simit bile alamayacak kadar parasızdım. 1972 yılıydı.

10 GÜN HAPİS YATTI

Kısa sürede başrollere yükselerek birçok film çevirmesine, dönem oyunculuğuna bağlı kalması nedeniyle iş yapamaz olan sanatçı, şöhretini de yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Maddi sıkıntıları da artık başa çıkamayacağı boyuta ulaşmıştı. Sonunda ödeyemediği borçları yüzünden 1967 yılının Mart ayında 10 gün hapis yattı.

1965 yılından itibaren sinema çalışmalarını azaltarak dansöz olarak sahneye çıkmaya başladı. 1967’de şarkıcı olarak sahneye çıkmaya başladı. 1970 yıllarda daha çok küçük gazinolarda ve turne ekiplerinde şarkıcı olarak çalışan Muhterem Nur, Tekrar sinemaya dönerek aralıklı yıllarla 2002'ye kadar sinemada yer aldı.

1982 yılının Mayıs ayında, ileriki yıllarda arabesk müziğin “baba” lakaplı olan Müslüm Gürses ile Malatya turnesinde tanışarak hayatına yeni bir yön çizdi. İki sanatçı 5 Mayıs 1986 da Beykoz Evlendirme Memurluğunda gizlice evlenmiştir.

Türk sinemasının ünü ülke sathına yayılmış ilk ve gerçek starı olan Muhterem Nur, filmlerinde kent soylu kadın tipinin dışına çıkarak daha çok ezilen ve yok sayılan kadın tiplemesiyle tanındı. Yeşilçam’ın en çok ağlayan, en çok ağlatan, mendil parçalatan kadını olarak tanınan Muhterem Nur, 1950’li ve 1960’lı yıllarda her ne kadar kayıt altına alınmamış olsalar dahi hâsılat rekorları kıran filmleriyle Türk sinemasının seyirci profiline en çok katkıda bulunan en önemli kadın oyuncularından biridir.

Evlilikleri:

İlk evliliğini 1961 yılında gazeteci-aktör Işın Kaan Köseoğlu ile yaptı, bu evlilik 1963 yılında boşanma ile bitmiştir.

Bundan sonra çeşitli birliktelikleri olur ( Memduh Ün, Cihat Aşkın, Yılmaz Duru, Efkan Efekan, Ümit Utku onun hayatına giren ünlülerden bazıları.).

Ve 1982 yılının Mayıs ayında tanışıp, 1986 yılının Mayıs ayında Beykoz Evlendirme Memurluğu'nda gizlice Müslüm Gürses ile evlenmiştir.

Ödülleri: 4. Adana Altın Koza Film Şenliği, 1972, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu - Kara Gün filmi ile 17.İstanbul Film Festivali - 1998, Onur Ödülü 3.İpekyolu Film Festivali - 2008 - Onur Ödülü

MUHTEREM NUR VE MÜSLÜM GÜRSES ARASINDAKİ YAŞ FARKI NEDİR?

Muhterem Nur 1932 yılında, Müslüm Gürses ise 1953 yılında doğmuştur. İkilinin arasında yaş farkı 21'dir.

MÜSLÜM GÜRSES KİMDİR?

Müslüm Gürses'in gerçek adı Müslüm Akbaş'tır. 7 Mayıs 1953 tarihinde Urfa'nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Akbaş, annesi Emine Akbaş‘tı. Zeyno ve Ahmet isimlerinde iki kardeşi olan Gürses’in babası çiftçilikle uğraşıyordu ve bağlama çalıyordu. Müslüm Gürses’in çocukluğunun ilk yılları Şanlıurfa’da geçti. Boğa burcu erkeği olan Müslüm Gürses üç yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailecek Adana’ya göç ettiler. Terzi çıraklığı yaptı, kunduracılık yaptı. Adana da pekte şansı dönmeyen Müslüm’ün annesi ciddi rahatsızlık geçirir ve hayatını kaybeder. Annesinin acısını kaldıramamışken kardeşini de kara toprağa gömer. Bu durum Gürses’i daha içe dönük, ,kimseyle konuşmayan sadece müzikle ilgilenen biri yapmıştır. Uzun süre hayata karşı olumsuzlukları şarkılarına yansımıştır.

İlkokuldan mezun olduktan sonra eğitim hayatına devam etmeyen Müslüm Gürses; 14 yaşındayken 1968 yılında Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katılmak istemiş ancak babası Mehmet Akbaş karşı çıkmıştır. Bu konuda taviz vermeyen Müslüm, yarışma için kendisine bitpazarından kıyafet almıştır. Yarışma gecesi, Müslüm uyurken babası saçlarını kesmiştir. Buna rağmen ses yarışmasına katılmasına engel olamamıştır. Katıldığı ses yarışmasında birinci olur. Bu yarışmadan sonra Gürses soyadını almıştır.

Müslüm Gürses kendisine yapılan teklifle, çay bahçesinde kısa bir süre sahneye çıkar ve asıl mesleği olan terziliğe geri dönmek zorunda kalır. Bir gün Mehmet adındaki arkadaşı, bir gazinonun assolisti olan Sadık Altınmeşe rahatsızlanmasından dolayı onun yerine çıkması için Gürses’e teklifte bulunur. Göstermiş olduğu müthiş performanstan sonra mikrofonu elinden hiç bırakmaz. Bu olay terzihane de çalışırken söylediği, ”Talih Kuşu Bir Günde Şaşırır Bize Konar” şarkısıyla özdeşleşir. Büyük çıkış yakalayan Gürses, 1968 yılında albüm yapmak için İstanbul‘a gelir. Şarkıcının Emmioğlu/Ovada Taşa Basma isimli plağı üç yüz bin satış yaparak o dönem için büyük başarı kaydeder.

Gün geçtikçe tanınan Gürses, şöhretinin ilk yıllarında çıktığı Anadolu turnesi sırasında büyük bir kaza geçirdi. Tarsus Adana yolunda şoförün uyuya kalması sonucu arabası param parça olur ve şoförü hayatını kaybeder. Alın kemiği kırılan Müslüm Gürses’i doktorlar öldü diye morga kaldırır. Ünlü sanatçı gözlerini morgda açar, yaşadığını son anda fark edilip ameliyata alınır. Bu kaza tüm hayatını değiştirmiş hiç bir zaman eskisi gibi olamamıştır. Artık; koku alamayacak, az işitecek, yavaş konuşmak zorunda kalacaktır. Hatta başına alınan en ufak darbe de kör kalacak daha da kötüsü ölecekti. Baş ağrısından bu zamana kadar şikâyetçi olan Gürses’i artık hiç terk etmeyecekti.

Geçirdiği kazanın ardından müziği bırakmayan usta sanatçı kaza sonrası çıkardığı “Özür diliyorum senden“, “İsyankâr“, “Ben insan Değil miyim” gibi albümlerle çıkışını sürdüren sanatçı, arabesk türünde en çok ilgi gören isimlerden biri oldu.

90’lı yılların başında gördüğü büyük ilgi üzerine ortaya çıkan ve Müslümcüler olarak anılan büyük bir fanatik kitlesi şarkıcının konserlerinde kendilerine zarar vererek hayata duyulan öfke ve ayrılık acısı gibi temaların dinleyicisin de yarattığı bu etki giderek bir fenomen halini almıştı. Şarkıcının zaman zaman yaptığı uyarılara rağmen konserlerinde birçok dinleyicisi jilet kullanarak vücuduna zarar veriyordu. Arabeskin içinde bir alt kültür olarak kendini var eden bu durum, Gürses şarkılarına olan ilgiyi körüklüyordu. 90’lı yılların sonlarına doğru şarkıcının konserlerinde gerçekleşen ve ayini andıran bu görüntüler toplumun birçok kesiminden büyük tepki almaya başlamıştı. Gürses, o dönemde çıkardığı albümlerle de eski ilgiyi göremedi ve lüks bir teknede çekimini gerçekleştirdiği klibini piyasaya sundu. Ancak bu klip hayran kitlesine ters geldi. Müslüm Gürses 15 yıl boyunca albümlerini çıkarttığı Elanor plak firmasıyla da yollarını ayırdı.

Az konuşan ve ekranlarda pek fazla görünmeyen sanatçı zaman içinde medyada daha fazla yer almaya başladı. Bu değişim rüzgârları Gürses’in müzisyen kimliğine de yansıyacaktı. Nilüfer‘in Olmadı Yar isimli şarkısını yorumlayarak bu değişimin ilk sinyallerini veren şarkıcı, Teoman‘ın Paramparça ve Tarkan‘ın İkimizin Yerine adlı çalışmalarını da seslendirdi.

Müslüm Gürses, 1979 yılında ilk defa İsyankâr filmiyle kamera karşısına geçti. Birçok uzun metrajlı filmde de hayranları ile buluştu.

Çocukluğunda hiçbir filmini kaçırmadığı ve büyük bir hayranlık duyduğu sinema oyuncusu Muhterem Nur‘la 1982‘de çıktığı Malatya turnesi sırasında karşılaşan şarkıcı, 1985 yılında Nur’la hayatını birleştirdi.

Usta Sanatçı Müslüm Gürses, 18 Kasım 2012 tarihinde by-pass ameliyatı son0rası akciğer, bağırsak sorunları ve karaciğer böbrek yetmezliği sorunları yaşamaya başladı. 4 ay yoğun bakımda kalan Müslüm Gürses, 3 Mart 2013 sabahında hayatını kaybetti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.