Bu olumsuzluklar zamanla kişide depresyon ya da kişilik bozukluğu gibi ciddi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Özellikle son yıllarda yapılan araştırmalar, depresyonun ve kişilik bozukluklarının dünya genelinde hızla arttığını gösteriyor. Ancak ne yazık ki, birçok kişi hâlâ bu durumları geçici bir moral bozukluğu olarak görüp psikoloğa gitmeyi gereksiz buluyor. Oysa profesyonel destek almak, hem bu rahatsızlıkların erken fark edilmesi hem de sağlıklı bir iyileşme süreci için hayati önem taşır.
Depresyon Nedir?
Depresyon, kişinin uzun süre boyunca kendini mutsuz, umutsuz, değersiz ve isteksiz hissettiği bir duygudurum bozukluğudur. Basit bir üzüntü hâliyle karıştırılmamalıdır çünkü depresyon, kişinin günlük yaşamını, ilişkilerini ve iş performansını doğrudan etkileyen ciddi bir ruhsal hastalıktır. Bu durumda kişi hayata karşı ilgisini kaybedebilir, sabahları uyanmakta zorlanabilir ve çevresindeki insanlarla iletişim kurmakta güçlük çekebilir. Uyku ve beslenme düzeninde bozulmalar yaşanabilir, kişi ya çok fazla uyur ya da hiç uyuyamaz. Aynı şekilde iştah azalabilir veya kontrolsüz yeme atakları görülebilir. Tüm bu belirtiler uzun süre devam ediyorsa, bu durum artık basit bir moral bozukluğu değil, profesyonel müdahale gerektiren bir depresyondur.
Kişilik Bozuklukları ve Belirtileri
Kişilik bozuklukları, bireyin düşünme, hissetme ve davranma biçiminde toplum normlarına uymayan kalıcı ve esnek olmayan özelliklerin görülmesidir. Bu durum kişinin kendisiyle ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurmasını zorlaştırır. Örneğin; borderline, narsistik, obsesif-kompulsif veya antisosyal kişilik bozuklukları gibi birçok farklı alt tür bulunur. Kişilik bozukluğu olan bireyler genellikle duygularını kontrol etmekte zorlanır, çevresindekilerle sürekli çatışma yaşar ve güven ilişkisi kurmakta problem çeker. Ayrıca kendi hatalarını kabul etmekte güçlük yaşadıkları için tedaviye başlamayı reddedebilirler. Bu yüzden kişilik bozukluklarının tedavisinde psikolog desteği oldukça önemlidir çünkü doğru terapi yöntemiyle kişi farkındalık kazanabilir ve davranışlarını yönetmeyi öğrenebilir.
Psikoloğa Gitmenin Önemi
Toplumda hâlâ “Psikoloğa gitmek zayıflıktır” ya da “Ben deli değilim ki psikoloğa gideyim” gibi yanlış inanışlar bulunuyor. Oysa psikoloğa gitmek, zayıflık değil, tam tersine cesaret göstergesidir. Kişi kendi ruhsal sorunlarını kabul ediyor ve iyileşmek için adım atıyorsa, bu son derece olgun bir davranıştır. Psikologlar, depresyon ve kişilik bozukluklarında kişiye özel terapi yöntemleri uygulayarak duygusal farkındalık kazandırır. Bilişsel davranışçı terapi, psikodinamik terapi veya destekleyici terapi gibi yöntemlerle kişinin düşünce kalıplarını düzenler, olumsuz inançlarını değiştirmesine yardımcı olur. Bu sayede kişi kendini tanımaya, duygularını anlamaya ve yaşamındaki sorunlara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya başlar. Ayrıca psikoloğa gitmek sadece hastalık döneminde değil, stres yönetimi, kaygı azaltma ve kişisel gelişim için de oldukça faydalıdır.
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Depresyon ve kişilik bozuklukları tedavi edilmediğinde zamanla kronik hale gelir. Kişi sosyal çevresinden uzaklaşır, iş performansı düşer, hatta intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. Kişilik bozuklukları tedavi edilmezse, bireyin hem kendi yaşamı hem de çevresiyle olan ilişkileri kalıcı şekilde zarar görür. Özellikle borderline ve narsistik kişilik bozukluklarında duygusal iniş çıkışlar çevresindeki insanlara da zarar verir. Bu nedenle erken teşhis ve psikolojik destek almak çok önemlidir. Psikoloğa başvurmak, sadece mevcut durumu düzeltmekle kalmaz, gelecekte oluşabilecek daha ciddi psikolojik sorunların da önüne geçer.
Depresyon ve kişilik bozuklukları, göz ardı edildiğinde hayat kalitesini ciddi şekilde düşüren psikolojik rahatsızlıklardır. Bu sorunlarla başa çıkmanın en doğru yolu, bir uzmandan profesyonel yardım almaktır. Psikoloğa gitmek, ruhsal sağlığımızı güçlendirmek ve yaşamımızı dengeye oturtmak için atılacak en doğru adımdır. Unutulmamalıdır ki, beden sağlığı kadar ruh sağlığı da önemlidir. Nasıl ki fiziksel bir rahatsızlıkta doktora gitmek doğal bir süreçse, psikolojik sıkıntılarda da psikoloğa başvurmak son derece normal ve gereklidir.
Erken müdahale, depresyonun derinleşmesini ve kişilik bozukluklarının yaşamı kontrol altına almasını önler. Kişi kendi iç dünyasını anlamaya başladıkça, daha sağlıklı ilişkiler kurabilir ve yaşamdan yeniden keyif alabilir. Ruhsal sağlık, kaliteli bir yaşamın temelidir. Bu nedenle, kendinizi kötü hissettiğinizde veya duygusal olarak yıprandığınızda ertelemeyin; bir psikoloğa danışarak hayatınıza denge ve huzur katın.
Yazar: Klinik Psikolog Deniz Beren Kılıçlı
Kaynak: Antalya Psikolog