Avrupa Türk İşadamları Konseyi (ATİK) çatısı altında küresel ölçekte Türk iş insanlarını buluşturan vizyonun detaylarını aktaran Furkan Erdoğan, yapılanma süreci ve uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesine yönelik hedefleri, Favori Yapım Başkanı Ahmet Özdemir ile yaptığı röportajda değerlendirdi.
Erdoğan, Aziz Şahin liderliğinde diasporanın ekonomik ve sosyal etkisinin artırılmasının önemine vurgu yaptı.
Röportajı Yapan: Ahmet Özdemir
Röportaj Konuğu: Furkan Erdoğan – ATİK Türkiye İstişare Başkan Yardımcısı / Siber Güvenlik Uzmanı
Soru 1:
Öncelikle yeni göreviniz hayırlı olsun. Avrupa Türk İşadamları Konseyi (ATİK), uluslararası alanda Türk iş dünyasını bir araya getiren önemli yapılardan biri. ATİK’in yapısını, vizyonunu ve özellikle Genel Başkan Aziz Şahin’in bu vizyona katkısını sizden dinlemek isteriz.
Furkan Erdoğan:
Teşekkür ederim. ATİK, dünyanın pek çok noktasında faaliyet gösteren Türk iş insanlarını aynı çatı altında bir araya getiren, diaspora gücünü ekonomik, sosyal ve kültürel etkileşimle güçlendirmeyi amaçlayan önemli bir yapıdır. ATİK’in temel yaklaşımı, sınırları kalkmış bir ekonomi içinde Türk iş dünyasının daha güçlü, daha koordineli ve daha etkin bir pozisyona taşınmasıdır.
Genel Başkanımız Sayın Aziz Şahin, yıllardır ortaya koyduğu vizyoner yaklaşımıyla sadece ekonomik anlamda değil, kültürel diplomasi ve toplumsal sorumluluk alanlarında da büyük bir ufuk açmıştır. Kendisi, hareketi bir “ticari ağ” olmanın ötesinde, birlik ruhunu önceleyen, uluslararası arenada saygınlığı artıran, köklerine bağlı ama küresel düşünmeyi benimseyen bir yapı olarak tasarlamıştır. Bizler de bu yolda, Türkiye içerisinde istişare ve koordinasyon faaliyetlerini geliştirmek, iş dünyası ile toplumsal faydayı birlikte yükseltmek için çalışacağız.
Soru 2:
ATİK’in gelecek dönem hedefleri arasında Türkiye ile Avrupa arasındaki ekonomik, kültürel ve iş bağlantılarını güçlendirmek olduğu biliniyor. Bu hedefler doğrultusunda Türkiye İstişare Başkan Yardımcısı olarak sizin öncelikleriniz neler olacak?
Furkan Erdoğan:
Öncelikle Türkiye içerisindeki iş insanları ve girişimciler arasında köprü kurmak, fırsatları paylaşmak ve ortak projeler geliştirmek önceliğimiz olacak. Bunun yanında, diaspora iş insanları ile ülkemizdeki yatırımcı ve üretici kitleyi daha aktif bir şekilde eşleştirmeyi hedefliyoruz.
Gelecek dönemde;
Bölgesel ticaret ağlarını genişletmek,
Stratejik sektörlerde iş birliği platformları kurmak,
Genç girişimcilere mentorluk ve uluslararası açılım desteği sağlamak
temel adımlarımız olacak.
ATİK’in gücü birlik ve vizyondur; biz de bu iki değeri sahada somut projelere dönüştürerek Türkiye’nin uluslararası ticaret etkinliğini artıracağız.
Soru 3:
Sizin aynı zamanda siber güvenlik alanında uzmanlığınız bulunuyor. ATİK gibi büyük bir uluslararası iş ağı için siber güvenlik neden önemli ve bu konuda nasıl bir yol haritası öngörüyorsunuz?
Furkan Erdoğan:
Günümüzde ticaret yalnızca masa başında veya saha faaliyetleriyle yürümüyor; büyük oranda dijital ağlar üzerinden şekilleniyor. Veri, artık dünyanın en değerli stratejik kaynağı. Uluslararası iş ağlarının karşılaştığı en büyük tehditlerden biri, bilgi ve iletişim trafiğinin manipülasyonu veya sızdırılmasıdır.
Bu nedenle ATİK bünyesinde:
Veri bütünlüğü ve güvenli iletişim altyapıları,
Finansal akış güvenliği,
Dijital platformların siber dayanıklılığı
gibi alanlarda teknik bir çerçeve geliştirmek amacıyla çalışmalar yürüteceğiz.
Hedefimiz, ATİK’in yalnızca ekonomik olarak değil, dijital güvenlik açısından da örnek bir yapı olmasıdır.
Soru 4:
Hem Türkiye’de hem de uluslararası platformlarda aktif bir isim olarak güncel politik ve sosyal süreçleri de yakından takip ediyorsunuz. Bugünün Türkiye’sinde iş dünyası için en kritik stratejik ihtiyaç sizce nedir?
Furkan Erdoğan:
En kritik ihtiyaç, stratejik farkındalık ve işbirliği kültürüdür. Artık tek başına büyüme dönemi bitti. Dünyada güçlü olan yapılar, entegre düşünebilen, veriye dayalı hareket eden ve uluslararası ilişkileri etkin kullanan yapılardır.
Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, güçlü üretim altyapısı ve jeopolitik konumu çok büyük bir avantajdır. Önemli olan bu potansiyeli akılcı, koordineli ve uzun vadeli perspektifle değerlendirmektir. Bu noktada STK’lar, iş konseyleri ve mesleki birliklerin rolü her zamankinden daha değerlidir. Biz de ATİK çatısı altında bu sinerjiyi geliştirmek için çalışıyoruz.
Son Sözünüz?
Türkiye, geleceğini doğru planladığında yalnızca bölgesel değil küresel bir ekonomik merkez olma potansiyeline sahiptir. Bizler, bu hedefe katkı sunmak için sahadayız.