Türkiye, bu alandaki düzenlemelerinde ekonomik zorluklar ve jeopolitik faktörlerden etkilenen kendine özgü bir çerçeve geliştirmiştir. İşte, Türkiye’nin dijital para düzenlemelerinin diğer ülkelerle karşılaştırmasını sunan makalemiz.
Türkiye’de Kripto Para Düzenlemeleri
Türkiye, dijital varlıklar konusunda temkinli ama kararlı bir yaklaşım sergilemiştir. Hükümet, blok zincir teknolojisine yönelik yenilikleri teşvik ederken, sektörü kontrol altında tutmak için sıkı kurallar koymuştur.
2021 yılında Türkiye, dijital paraların ödeme yöntemi olarak kullanılmasını yasaklamıştır. Bu, Japonya gibi dijital ödemelerin yaygın olarak kabul edildiği ülkelerle önemli bir fark yaratmıştır.
Türkiye, ayrıca kara para aklamayı önleme (AML) ve terörizmin finansmanıyla mücadele (CFT) kurallarına büyük önem verir. Bu kapsamda, tüm dijital varlık işlemleri için kimlik doğrulaması zorunludur.
Piyasalardaki döngüsel değişimler, yatırımcılar için hem fırsatlar hem de riskler barındırmaktadır. Bitcoin öncülüğünde yeni bir aşamaya geçilirken, Bitcoin madenciliği de bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır. Madencilik faaliyetleri, yeni Bitcoin arzını belirlemenin yanı sıra ağın güvenliğini sağlamada da önemli bir işleve sahiptir. Yükseliş dönemlerinde ise sağlam temellere sahip projeleri seçmek, başarılı yatırımlar için kilit bir faktör olmaya devam etmektedir.
Türkiye İle Diğer Ülkelerin Dijital Varlık Yasaları Arasındaki Farklar
Türkiye, dijital varlık düzenlemelerinde hem koruyucu hem de sınırlayıcı bir yaklaşım benimsemiştir. Bu yaklaşım, piyasanın büyümesini desteklemek yerine, ekonomik istikrarı ön planda tutar. Böylece, dijital varlıkların kullanımını belirli sınırlar içinde çerçevelemeyi amaçlamaktadır.
Diğer ülkelerde dijital varlıklar, ödeme sistemlerine ve yatırım araçlarına daha esnek bir şekilde entegre edilir. Türkiye'de ise düzenlemeler, ağırlıklı olarak finansal sistemin korunması ve risklerin yönetilmesi odaklıdır.
Dijital Para İle Ödemelerin Yasaklanması
Türkiye’de dijital varlıkların ödeme yöntemi olarak kullanımı tamamen yasaklanmıştır. Bu yasağın gerekçeleri arasında fiyat dalgalanmalarının yaratabileceği ekonomik zararlar, dolandırıcılık riski ve Türk lirasının değerinin korunması yer almaktadır.
Japonya’da Bitcoin, bir ödeme aracı olarak yasal kabul görmekte ve birçok mağazada kullanılabilmektedir. Ancak Türkiye’de bir işletmenin Bitcoin veya Ethereum gibi varlıklarla ödeme kabul etmesi yasaya aykırıdır.
Ekonomik İstikrara Odaklanma
Ekonomik istikrarı sağlamak, dijital varlık düzenlemelerinin en önemli amaçlarından biridir.
Türk lirasının değer kaybı ve yüksek enflasyon, birçok kişinin birikimlerini dijital varlıklara yönlendirmesine neden olmuştur.
Bu eğilimi kontrol altına almak amacıyla, düzenleyici çerçeve oldukça sıkılaştırılmıştır. Örneğin, büyük kripto işlemleri bankalar aracılığıyla raporlanmak zorundadır. Bu düzenleme, sermaye hareketlerinin izlenmesini kolaylaştırırken, aynı zamanda kara para aklama gibi riskleri en aza indirmeyi amaçlar.
İsviçre gibi ülkeler ise dijital yenilikleri teşvik eden bir politika izlemektedir. İsviçre’nin Crypto Valley girişimi, blok zincir şirketlerine elverişli bir ortam sunmuş ve birçok yenilikçi projenin başlamasına olanak tanımıştır.
Vergi Politikalarındaki Belirsizlik
2024 yılı itibarıyla, Türkiye’de bireysel kripto yatırımcılarının kazançlarına yönelik bir gelir vergisi bulunmamaktadır. Ancak hükümet, %0.03 oranında bir işlem vergisini değerlendirmektedir. Bu vergi, 2023 yılında yaşanan depremler sonrası bütçe açığını kapatma planlarının bir parçası olarak gündeme gelmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde dijital varlıklar bir tür mülk olarak kabul edilir ve kazançlar sermaye kazancı vergisine tabi tutulur. Bu vergilendirme, varlıkların ne kadar süre elde tutulduğuna bağlı olarak değişiklik gösterir.
Almanya ise dijital varlıkları bir yıl veya daha uzun süre elinde tutan yatırımcıları vergiden muaf tutar. Türkiye’de bu tür bir ayrım bulunmamaktadır.
Yerel Borsalara Yönelik Sıkı Denetim
Dijital varlık borsaları, ülkede sıkı bir şekilde düzenlenmektedir. Tüm borsaların yetkililere kayıt yaptırması, kimlik doğrulama sistemlerini uygulaması ve mali raporlama standartlarına uyması gerekmektedir.
2021 yılında Thodex borsasının çöküşü, düzenleyicilerin sektörü daha sıkı kontrol altına alma kararında önemli bir rol oynamıştır. Bu olay sonucunda binlerce yatırımcı mağdur olmuş, borsa CEO’su ise yurt dışına kaçmıştır. Yaşanan bu gelişmeler, piyasanın daha iyi bir şekilde denetlenmesi gerektiğine dair kamuoyunda güçlü bir algı oluşturmuştur.
Düzenleyici yaklaşım, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi daha esnek politikalar izleyen ülkelerle tezat oluşturmaktadır.
Finansal Kurumların Sınırlı Rolü
Türk bankaları, kripto hizmetlerini giderek daha fazla desteklemeye başlamışlardır. Garanti BBVA ve Akbank gibi bankalar, Bitcoin cüzdanı ve ticaret platformları sunarak müşterilerine dijital varlıkları yönetme imkanı tanımaktadır.
Ziraat Bank ve İşbank gibi bankalar da dolaylı olarak kripto alım-satım işlemlerini kolaylaştıran platformlarla entegre çalışmaktadır.
Tam aksine, Çin gibi ülkelerde ise kriptoya yönelik tamamen yasaklayıcı bir yaklaşım benimsenmiştir. Çin, dijital varlıkların ticaretini ve madenciliğini yasaklayarak finansal sistem üzerindeki kontrolünü maksimum düzeyde tutmayı hedeflemektedir.
Sınırlamalar, Türkiye’nin dijital varlıkları kontrol altında tutma ve finansal sistem üzerinde devlet otoritesini koruma isteğini göstermektedir.
Farklı Ülkelerden Örnekler
Dünyanın farklı yerlerinde dijital varlık düzenlemeleri çeşitli şekillerde uygulanmaktadır. Malta, blok zincir ve dijital varlık girişimlerini çekmek için özel bir düzenleyici sistem geliştirmiştir. Bu nedenle "Blok zincir Adası" olarak bilinir.
Amerika Birleşik Devletleri ise dijital varlıkları mülk olarak vergilendirir. ABD, Bitcoin ETF’leri gibi finansal ürünler aracılığıyla bu piyasayı kurumsal yatırımcılara açar.
Muhafazakar Ve Gelişen Yaklaşım
Türkiye, dijital varlık düzenlemelerinde temkinli ve muhafazakâr bir yaklaşım benimser. Devlet, ekonomik istikrarı koruma ve yatırımcıları güvende tutma hedefleri doğrultusunda hareket etmektedir.
Kripto paraların ödemelerde kullanımının yasaklanması ve borsalar için sıkı lisanslama şartlarının uygulanması, bu yaklaşımın önemli göstergeleridir.
Bununla birlikte, lisanslama gerekliliklerinin getirilmesi ve işlem vergisi planlarının tartışılması, sektörün daha resmi bir yapıya kavuşacağının işaretlerini vermektedir. Bu adımlar, gelecekte daha geniş çaplı benimseme ve yenilik için bir zemin oluşturabilir.
Mevcut düzenlemelerle temkinli bir duruş sergileniyor. Ancak devam eden yasal gelişmeler, küresel kripto para piyasasında daha güçlü bir konuma geçiş potansiyelini taşımaktadır.
Türkiye'de kripto para düzenlemeleri sürekli evrilmekte olan bir süreçtir. Gelecekte, düzenleyicilerin kripto para birimlerine yönelik tutumlarında esneklik göstermesi ve inovasyona daha açık bir yaklaşım benimsemesi beklenmektedir. Bu potansiyel değişiklikler, Türkiye'nin teknoloji ve finans alanlarında küresel bir merkez haline gelme vizyonunu destekleyebilir.
Blockchain teknolojisinin diğer uygulamalarına, örneğin tedarik zinciri yönetimi ve kamu hizmetlerinde verimliliği artırmaya yönelik projelere olan ilgi artışı, bu teknolojilerin daha geniş kabul görmesine yardımcı olabilir.