Tayyar, Bahçeli’nin iddiaya göre “Cumhurbaşkanının bir yardımcısı Kürt, bir yardımcısı Alevi olsun” önerisinin toplumsal birlik açısından ciddi riskler taşıdığını söyledi.
“Türkiye’yi Lübnanlaştırmak Tehlikeli Bir Girişim Olur”
Bahçeli’ye ait olduğu belirtilen önerinin, Türkiye’nin sosyal dokusunu zedeleyebileceğini belirten Tayyar, bu yaklaşımın etnik ve mezhepsel temsili esas alan Lübnan modeline benzediğini ifade etti. “Cumhurbaşkanının Hristiyan, Başbakanın Sünni, Meclis Başkanının Şii olduğu Lübnan modeli Türkiye’yi istikrarsızlaştırır. Bu tür kimlik dayatmaları ülkeyi ayrıştırır, böler, birleştiren değil kanatan bir anlayıştır,” dedi.
“Görev Dağılımı Kimlikle Değil Liyakatle Yapılmalı”
Tayyar, devlet yönetiminde görev alan isimlerin etnik ya da mezhepsel kimliklerine göre değil, liyakat ve toplumsal uzlaşı ile belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi. “Bu ülke hepimizin. Türklere de Kürtlere de Alevilere de haksızlık olur böyle bir model. Herkes, inancı ya da kökeni ne olursa olsun, performans ve ehliyetiyle görev almalıdır,” ifadelerini kullandı.
“Kökeniyle Değil Birikimiyle O Makama Gelmiştir”
Cumhurbaşkanlığı ve diğer üst düzey görevlerin geçmişte farklı etnik ve mezhebi kökenden gelen isimlerce de yürütüldüğünü hatırlatan Tayyar, “İnönü, Özal gibi Kürt kökenli cumhurbaşkanları oldu. Cemal Gürsel, Kürt Alevi kökenliydi. Ama kimse bu isimleri kökenleri üzerinden tanımlamadı. Mevcut Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz da Zaza’dır, ama onu o göreve getiren şey etnik kimliği değil, birikimi ve tecrübesidir,” dedi.
“Bu Toplumsal Yapıyı Kırmak Büyük Haksızlık Olur”
Şamil Tayyar, Türkiye’nin yüz yıl önce parçaları birleştirerek oluşturduğu güçlü toplumsal yapının bu tür etnik ve mezhebi referanslarla yeniden ayrıştırılmaya çalışılmasının büyük bir haksızlık olacağını vurguladı. “Eksiklikleri konuşalım, iyileştirelim. Ama yıkmadan, kırmadan, dökmeden,” diyerek sözlerini tamamladı.