Bu hafta kesinlikle siyaseti askıya aldım. Siyaset yazmayacağım.
Barış Manço'nun 20. ölüm yıldönümünde yıllar önce söylediği "Domates, Biber, Patlıcan" şarkısı Türkiye'nin dilinden değişerek, yeni modaya göre hayat pahalılığının en büyük simgesi oldu. Ve şu an da market, pazar ve halde adeta Barış Manço'nun şarkısı tekrar nakarat değiştirilerek, "Biber, soğan, patlıcan" olarak söyleniyor. Çünkü böyle bir hayat pahalılığı Türkiye'de son 20 yıl dan bu yana hiç görülmedi. Neye el atsak, elimizde kalıyor. Çarşı, pazara girmek artık gittikçe hayal oluyor. Serbest piyasa diye büyük bir kesim 1 TL'ye aldıkları malları, 10 TL'lere satar hale geldi. Hem sosyal medya, hem televizyon, hem de tüm medya haberlerin tamamında aynı Barış Manço'nun söylediği gibi "Domates, biber, patlıcan" söylemeye devam ediyorlar. Yazık oluyor bu ülkeye. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Gaziantep'te yaptığı bir konuşmada, "Marketlerin" belediyeler tarafından her gün denetlenmesini istedi. Gaziantep'teki tüm belediyelerde sayın Erdoğan'ın bu isteğini yerine getirerek, vatandaşın ucuz meyve, sebze yemesi için mücadele etse bile marketler, Pazar yerleri ve haller, bildiğini okumaya devam ederek, yollarına devam ediyorlar. Nasıl bu pahalılıkla mücadele edilecek, onu bende bilmiyorum. Market, Pazar ve halden fiyat örnekleri vermek gerekirse, en düşük ürün olarak daha önce 2 TL'den satılan pancar 1,25 TL'ye kadar düşerken, biber 12 TL, soğan 15 TL, patlıcan 12 TL, yeşil fasulye 17 TL ve Dere otu da 20 TL'den satılıyor. Sarımsak'ıda söylememize hiç gerek yok. Biz etin pahalı olduğunu söylerken, sebzedeki astronomik yükseliş gerçekten de çok acı bir olaydır. İnşallah Cumhurbaşkanımız Erdoğan, her işe nasıl bir formül bulmuşsa, inşallah buna da bulur. Ama bir gerçeği de söyleyelim ki, eğer böyle çarşı, Pazar yanarken, 31 Mart seçimleri sonucunun da iyi olmayacağının herkesin bilmesi lazım. Bizden söylemesi ve uyarması.