" SAVAŞ HERKESLE, BARIŞ İSE SADECE ONURLU İNSANLARLA YAPILIR..."

" SAVAŞ HERKESLE, BARIŞ İSE SADECE ONURLU İNSANLARLA YAPILIR..."

"ÂNe hoş bir güzelliği vardır hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin. "

Türkiye, büyük bir zihniyet savaşı verdi, yıllar boyunca... Nereden nereye geldiğimizi anlatan küçük bir gerçek hikayeyi anlatacağım sizlere, bir zamanlar birbirini çok seven iki gencin ailelerinin olumsuz tutumu devam edince, evlenmeleri imkansızlaşınca, kaçmaya karar verirler.... Genç kızın ailesi evi terk edip sevgilisine kaçan kızlarının namuslarını kirlettiğini düşünerek onun öldürülmesine karar verir.

Â

İki sevgili yüreğin sevdasına karşın, kirlenmiş namus asla insan içerisine çıkamayacaktır. Ailesi resmen içine kapanır. Sonuçta; abi gider, arar bulur ve ikisini de öldürür. Nasıl da büyük bir başarıdır, artık aile insan içine rahatça çıkabilecektir. Hatta ağırlıkları kat be kat artar, çünkü iki genci öldüren abi her yerde kahraman itibarına layık görülür. Öyle ki teslim olduğu Polis Karakolunda bile polisler onunla resim çektirir. Bunun nerede nasıl geçtiğini sizlere anlatmama gerek yok. Çünkü bunun gibi bir sürü olayın bundan otuz ya da kırk yıl önce hepiniz tanığı olmuşsunuzdur.

Çünkü hepimizin olmasa da çoğumuzun zihniyeti bu olayda garipsenecek bir durum olmadığı idi.... Oysa şimdi öyle mi? Bırakın onu kahraman gibi görmeyi, en kötü bakışlarımızı fırlatacak, en nefret duygularımızı ok gibi yüreğimizden, kardeş katilinin yüreğine ışınlayacağız.... Zihniyet işte nereden nereye?
"Önce insan" demesini öğrenmeden hangi sorunu çözebiliriz? Şimdi toplum olarak öyle bir süreçten geçiyoruz ki, gerçek dışı haberlerle insanların kişiliklerine, yaşam görüşlerine, inançlarına, ilkelerine, onurlarına saldırılıyor. İnsanların geleceğe olan umutlarını yok etmek de bir cinayet değil midir?

Ya duyarsız, tepkisiz, sorumluluk almadan, olayın ucu, kenarından, köşesinden bize dokununcaya dek, "Kör, sağır, dilsiz, tepkisiz bir izleyici" olarak yaşam da yer alacağız, ya da" insanlığı öldürmek" isteyenlere inat "insan olmanın onuruyla, susmayacağız..."

Ancak böyle yaparsak zihniyet değişimine katkı sağlar, uygar bakış açısını yakalayabiliriz.

Davranışlarımız değiştiği zaman bir dersi öğrenmiş olduğumuzu anlarsınız... Bilgelik egzersizdir. Bir şeyin bir parçası, hiç bir şeyin bir çoğundan daha iyidir.

Hiç birimiz doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmedik. Bize bir beden verildi. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebiliriz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrümüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağımızdır.

Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. "Başarı" kadar "yenilgiler " de bu sürecin bir parçasıdır.

Eğer kolay dersleri öğrenemez isek; bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar, içsel durumunuzun kesin yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.

Durun durun zihniyet devrimi aşamalarına nasıl gelebildiğimizi anlatmak istedim, yoksa her köşe başında mantar gibi üreyen, kendisi yaşam koçuna muhtaç insanların yaptığı gibi mükemmel sözcüklerle sizlere ahkam kesmek istemedim...

Hiç bir zaman da buna niyetim yok! Sadece " önce insan " sadece " insan onuru" demek istedim. Ve herşeyden önemli bunun geldiğine azıcık değinmek.

Savaş herkesle, barış ise sadece onurlu insanlarla yapılır! - Fatih Sultan MehmetÂ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri