Gaziantep'te işadamları tuzaklarında, köpek ve horoz dövüşlerinde dönen milyonluk bahisler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Muharrem İnce'nin genel başkanlığında 17 imza verince İYİ Parti-CHP ittifakının perde arkası, Gazetecilikte yükselen sesler, Aynı zamanda köşe yazım OLAY TV'de sesli olarak yayınlanmaya da başladı. Yazdığım yazının tüm kitlelere ulaşması için destek veren tüm sosyal medya kullanıcılarına da buradan teşekkür ediyorum.
YÜKSELEN SES GAZETECİLİK
Size bu hafta en önemli "Gazetecilik ne" bunu anlatmaya çalışacağım. Benim bildiğim gazetecilikte "Ne, ne zaman?, nerede?, nasıl?, neden? ve kim?" soruları ile toplumun yanıt aradığı olaylara cevap getiren kişidir. Gazetecinin beyninin dehlizlerinde kuşku, şüphe dolaşmalıdır. Elbette demiyoruz, "PARANOYAK" olsun! Soru işaretleri, acaba kuşkuları, "KARANLIKLARIN" şifre kırıcılarıdır. Hayatta hiçbir şey sonsuza kadar sır kalmaz. Sırları ifşa eden, gizemi çözen, insanlardır "GAZETECİLER". Kamu görevi yapan, kamuoyuna gerçekleri sunan insanlardır. Senin benim gibi "2 eli, 2 gözü, 2 kulağı, 2 ayağı, 2 böbreği olan 2'de bir" siyasetin ve iş dünyasının kirli çamaşırlarını ortaya çıkartan, etten kemikten sinirden yaratılmış '"CANLILARDIR." Gazetecileri, kurttan, aslandan, ayıdan, köpek balığından daha tehlikeli görenler her türlü pis işlere girmiş insan müsveddeleridir. "Katli vaciptir" denilerek bomba ile havaya uçurulanlar ile arkadan sıkılan kurşunla öldürülen gazeteciler ile doludur basın tarihi. Ölümle kol kola yaşarlar. Kefenlerine kan değil, mürekkep bulaşmıştır. Her gazeteci potansiyel bir avdır. Devletler, siyasiler, yer altı dünyası, gazeteciler susturulursa toplum sağır, dilsiz, kör olacağını bilirler. Bunların erklerinde topluma 3 maymunu oynatmak vardır. "DUYMAYACAKSIN, GÖRMEYECEKSİN, KONUŞMAYACAKSIN" işte gazeteci bu yüzden toplumun sağlıklı yaşam uzmanıdır. Yazmazsa kim öğrenir?, Çizmezse kim görür?, Yaşam, hep karanlık, hep zulüm, hep baskı. Demiri kesen kılıçtan, çeliği büken bilekten, savaş araçları olan tank, top, uçak ve gemilerden daha güçlüdür "KALEMİN GÜCÜ!" Yazdın mı? 7,6 ile yer sarsılır. Çizdin mi? Gök çöker! Ama ölüm karşısında diz çökmez gazeteci. Bir gazeteci çalıştığı gazetenin önünde, yazmaya 5 kala, bir kurşun sesi durdurdu zamanı. Kahpe bir kurşun, arkasından saplandı bedenine. Yüzükoyun yere kapaklandı. Üstünü örttüler gazete sayfalarıyla. "GAZETECİNİN KEFENİ, GAZETE SAYFALARI OLDU" sanmayın; Neden?, Niçin ne?, Ne zaman? ,Nerede?, Nasıl?, Kim? soruları öksüz kalacak. Elbet! Bir gazetecinin bedeninden Yeniden hayat bulacak. GAZETECİLER ÖLDÜRÜLSE DE, SORULAR ÖLÜMSÜZDÜR! bunu ben Türkiye'nin en ünlü yazarlarından biri olan aslen Gaziantepli Hıncal Uluç'un köşesinden sizlere taşıdım. Gerçekten de sayın Uluç'un bu yazısının beni ve okurlarımı etkileyeceğine inandığım için taşımaya karar verdim. Teşekkürler sayın Uluç.
KILIÇDAROĞLU'NUN 17 İNTİKAMI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep CHP'lilerden öyle bir intikam aldı ki insanın dilini ısırası geliyor. Nasıl düşündü, nasıl etti? bende anlamadım. Olağanüstü kurultay için Gaziantep CHP'nin kurultay delegelerinin 24'te 17'si Muharrem İnce'den yana imza verdi. Siz imza verirseniz, bende sizden nasıl intikam alacağımı hep birlikte İYİ Parti'ye Gaziantep'i teslim ederek acısını çıkartırım dercesine bir sonuç çıktı. Yazık oldu CHP'ye. Celal Doğan'ın adaylığı gerçekten de hem CHP, hem İYİ Parti, hem HDP, hem de bazı kararsız oyları alabilecek bir aday olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu kararından vazgeçse de "Geçti borun pazarı, sür eşeğini Niğde'ye" derler. Bekleyelim, bu saatten sonra CHP'nin Gaziantep yöneticileri ve milletvekilleri ne gibi bir tavır gösterecekler.Â
KÖPEK VE HOROZ DÖVÜŞLERİNDE GAZİANTEP MERKEZ Mİ?
Hürriyet gazetesinde köşe yazarı Fatih Çekirge, 15 günden bu yana sürekli Gaziantep'i yazıyor. Pitbull cinsi bir köpeğin çocuğa saldırmasından sonra bir anda sosyal medya kullanıcıları Gaziantep'te "Köpek ve Horoz dövüşlerinde" bahisler olduğu yönünde Fatih Çekirge'ye mesajlar attılar. Fatih Çekirge'de "Gaziantep'ten bana gönderilen mesajlara baktığımda köpek ve horoz dövüşleri yaptırarak, hayvanlara eziyet ettirildiğini ve anladığım kadarayla Gaziantep'te köpek ve horoz dövüşleriyle ilgili bahisler yapılarak, büyük paralar bu işi organize edenlerin cebine giriyor. Benim buradan tavsiyem bu konuyla ilgili sayın Valim Gül ve sayın Emniyet Müdürüm Karaduman'ın hem hayvanlara, hem de bu yolla büyük para kazanılan bu çetelere darbe vuracağına inanıyorum." Bekleyelim, görelim.
İŞADAMLARINA AVUKAT-KADIN VE MAFYA ÜÇGENİNİN TUZAKLARININ PERDE ARKASI
Son günlerde Gaziantep'te ve Türkiye'de çok duyduğum bir olay var. Uzun süreden beri yazmak istiyorum bir türlü köşemde yer olmadığı için her gün de atlatıyorum. Ama bu hafta sizlere yazmaya karar verdim. Bildiğim kadarıyla tuzakların perde arkası nasıl gerçekleşiyor?. Bunu en iyi anlatan Akit Gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak bu işte dönen dolapları tek tek anlatmış. Bende onun köşesinden dönen dolapları sizlere aktaracağım. Sayın Dilipak'ın yazısında; "Bakın, bu işten her seviyedeki insan zarar görüyor. Kadın metresi ile yaşıyor, metresinin parasını eski kocası ödüyor. Kadın bir erkeğin başına musallat oluyor, adamın servetini alıp gidiyor. Tersi de oluyor elbette. Kız kardeşinin mirasındaki payını gasbedenden tutun da, evlendiği kadının mihrini ödemeyen, kadının malını kendine sermaye edip sokağa atan, yada karısına zulmeden erkek yok mu?
Ne numaralar dönüyor? Balkanlardan, Kafkaslardan kadın getiriyorlar. Özellikle de o bölgede yatırımı olan, o bölgelere ihracaat yapan bir işadamını gözlerine kestiriyorlar.
Ya yüksek lisans yapıyor, ya doktora güya. Türkçe ya biliyor ya da öğreniyor. Ya Müslüman, İslam'ı daha iyi öğrenmek istiyor, ya da açık ama İslam'a ilgi duyuyor. Hikaye böyle başlıyor. İlginç bir hikayesi de var kızcağızın, ama çalışması da gerek. Dindar, Milliyetçi, Solcu, Liberal, fark etmiyor, herkese göre bir hikayeleri var. Kızcağız iş başvurusu yapıyor, onu tezkiye eden birileri de bulunuyor, içeriden-dışarıdan. Hocalar, yada yurtdışındaki diplomat veya politikacılar.
İşe başlıyor, her şey yolunda. Kız, patronun hep yanında, gözde, çalışkan.. Kız patronun zaaflarını öğrenip ona göre yaklaşıyor. İcabında damat, oğul, ortaklardan biri, kim uygunsa ona yaklaşıyor. Bir tek beraberlik, ardından kızda bir utanç, agresifleşme.. Nasıl oluyorsa annesi hasta, her gün onu arıyor. Daha sonra hamile kaldığını öğrenince, dönmeye karar veriyor. Gittiği yerde çocuğu doğurunca, kızın avukatından bir mektup. Yanınızda çalışan kıza tecavüz etmişsiniz ve kız doğurmuş. Tabii adamın saç teli, kan örneği bir şekilde alınmış. DNA testinde çocuğun adama ait olduğu anlaşılmış. Avukat dostane çözüm teklif ediyor. Eğer buna yanaşmazsa, konu mahkemeye intikal edecek ve ülkeye girdiği anda gözaltına alınacak ya da o ülkedeki alacak ve yatırımlarına tedbiren el konulacak.
Mafya artık "iyi" çalışıyor. İktisadçısı, Hukukçusu, her şeyi var. İş dünyası, Siyaset ve Bürokrasi Mafyalaşınca "seviye yükseldi" (!).
Üstelik iş mahkemeye intikal ederse, eşiniz-dostunuz da duyacak. Zaten kaybedeceğiniz belli. Türkiye'de 2-3 çocuğunuz varken bir tane daha eklendi. Bunun anlamı şu: Bakmanız gereken ve mirasta pay sahibi bir çocuğunuz daha var. Bir de bir eşiniz daha var. Eğer uzlaşmazsanız, tazminat ödeyecek bir de hapse gireceksiniz. Ülkeye gelmezseniz, zaten mal varlığınıza el konulacak.
Zaten Avukat da anlayışlı biri (!). Kızla beraber yaşamayı teklif ediyor. Olmuş bir kaza, kız aslında patronunu seviyor. O ülkede ona bir ev tutar, o ülkedeki işlerin başına geçirir ve oradaki yatırımın makul bir hissesini kıza devrederseniz, kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. İsterseniz Türkiye'ye de dönebilir, ama o zaman oradaki yatırımınızın başına yine bu tezgahı kuran bir "baba-yiğid"in oturması şartı ile. Mafya ile ortak çalışacaksınız. Belki o oradaki işlerinizin daha hızlı görülmesini de sağlayabilir. Belki o yapı istihbaratla ilişkilidir, bilinmez. Artık arkası çorap söküğü gibi gelebilir.
Milli sermaye bu şekilde yabancıların, Mafyanın eline geçiyor. Yurtdışındaki varlıklarımız da. Yarın birgün bir şekilde adamın başına bir iş gelirse o yatırımların kimin hesabına tescil edileceğini bilemeyebiliriz. Zaten şimdiden bunların bazıları birilerinin kasasına intikal etmeye başladı bile. Kimileri de Mafya ile masaya oturunca, şirketin hisse senetleri kumar masasında bizimkilerin kasasından çıkıp, başkasının kasasına geçiyor. Hal böyle olunca ister dizini döv, ister oğlunu, ister kızını! Bu örnekte kadına mı acırsın, adama mı. Bu işin suyunu çıkarttık. Kadın da, erkek de, aileler de, çocuklar da bu işten muzdarip.
Vali yardımcısı da var bu konuda gadre uğrayan, profesör de, din görevlisi de.
Bir doçent bir üniversitede, geç vakit koridorda elinde sigara ile giden öğrencisine, "bu ne hal kızım, elde sigara, şu kıyafete bak" diyor, kız gidip rektörlüğe "beni taciz etti" diyor, adamı açığa alıyorlar. Disiplin kurulu olarak atanan 3 muhakkikden ikisi "suçsuz" diyor, başkan taciz var, kızın beyanı esas ve yeterli diyor. Rektör, "sen bana oy vermemiştin, senin hakkında YÖK karar versin" diyor. Çık işin içinden çıkabilirsen. Hoca ile öğrenci arasındaki herhangi bir temas bile "cinsellik" ve "taciz" üzerinden sorgulanmaya başladı ya hu! Babasını "taciz" ile suçlayan kızlar var, hem de aslı astarı olmadan, kendi "hovarda" yaşam tarzına müdahale ettiği için.
Bakın, siyaset üzerinden, yasa, polis, savcı ve yargı marifeti ile bürokrasi yolu da kullanılarak yürütülen bir ifsat hareketi var!
Mafya kötüdür, ama yargı, siyaset, bürokrasi, yerel yönetim, Mafyalaşırsa, bu en kötüsüdür. Mafya bu yolları kısmen kullanır. Diğer şekli ile balığın baştan koktuğu noktaya ulaşılmış demektir. Bazı belediyelerde, siyaset ve bürokrasi ya Mafyalaşmış, ya da adeta, diğer Mafyayı kendi kanatları altına almış, merkeze doğru yürümektedir. Bunu görelim. Bunun sağı-solu, liberali-milliyetçisi yok. Siyaset dejenere olunca Medyayı' da satın alıyor, Akademiyi de. Bunlarla mücadele etmek için istihbarat, polis, adliye de kalmıyor. Bu noktada iş metastaz yaparak bünyeyi sarmış demektir.
İşin ilginç yanı, bu işe bulaşmış olanlar için bir süre sonra sağ-sol, milliyetçi, ulusalcı, dindar, ateist fark etmiyor, hepsi KANKA oluyorlar. Ortaklık yapıyorlar. İt iti ısırmıyor netekim! Birinin kuyruğuna basıyorsun, bakıyorsun ses başka yerden çıkıyor. Ama sahnede oynanan tiyatro başka, sloganlar başka.
Tamam ekonomi çok önemli. Adalet hepsinden önemli. Adalet erozyona uğruyor. Aile aynı şekilde hayati öneme sahip. Bilişim konusunda operasyon olarak çok şey yapılıyor ama, Milli Bilgi Merkezi, arama motoru, süper bilgisayar, bunların mirror'leri ve milli güvenlik yazılımımız yok. Ya da çok yetersiz. HW, SW ve bilgi çöplüğüne döndük / dönüyoruz. Ahlaki durum felaket, yolsuzluklar da öyle. Gıda Politikası ve sağlık politikalarında temel yaklaşımlarda ciddi sorunlarımız var.
Hâlâ Serbest finans bölgemiz yok. Blockchain konusunda bir altyapı ve altın karşılığı sanal para, e-para konusunda da ciddi bir ilerleme sağlayamadık.
Bakın, uluslararası sistemin elinin altında, Şeyh de var, fahişe de.. O paralarını yurtdışına kaçıranlar, ya da villaların altında konteynerle döviz ve altın stoklayanlar var ya. Bir gün için birileri onları Kaşıkçı gibi ortadan kaldırıp, o "paracıklar"a el koymaları benim için sürpriz olmaz. Bunlar kim, bilinmiyor değil efendiler!? Sağcınız da, solcunuz da, büyük ihtimalle biliniyor ve izleniyorsunuz. Tezgaha düştüğünüz gün, dostunuz olmadığını da anlayacaksınız. Kazandıklarını kusturacaklar!
Dünya "hintkeneviri"ni tartışıyor, ama bu konu ile ilgilenenler, daha yetkililerden randevu bile alabilmiş değiller.
Amaan, yaz yaz bitmiyor. Dert bir değil ki!Â
Seçime giderken, Adalet, Aile ve Yolsuzluk konusunda iyileşme sağlayamazsanız, işiniz zor. Hele bir de adaylarınız bu kirli oyunun bir parçası ise, daha da zor. Selâm ve dua ile.."Â
Sayın Dilipak'ın diline sağlık. Kalemi keskin, yolu açık olsun. Teşekkür ediyorum. Önümüzdeki hafta buluşmak ümidiyle.