ALLAH TOPUNUZUN...

ALLAH TOPUNUZUN...

Günümüzün en büyük hastalığı tüketmek, tükettikçe iyisin, rahatsın, gözdesin, iyisin, hoşsun... Tüketim çılgınlığı öyle iyi pazarlanıyor ki, tüketen iyi, tüketemeyen kendini kötü hissediyor...

Bilgisayarda, televizyonlarda, elimizdeki akıllı telefonlardan, her yerden reklamlar fışkırıyor. Akıllı telefonlarda yanıl yazıl, bir yeri tıkla, artık kurtuluşun yok, o reklamlar sürekli gözüne gözüne sokuluyor.

Eskiden, eski diye başlayan her şey gıcık ve ifrit olan genç bir nesil var karşımızda ama eskiden, Yerli Malı Haftası yapılırken, bilinçli tüketici nasıl oluru da öğrenirdik... Yok, artık öyle bir şey, ihtiyacın olsun, olmasın her şeyi fazlasıyla almak ve sahip olmak, bununla da yetinmeyip daha çok almak istemek, dur durak bilmemek... Hastalık bu, ama bu hastalığı bize pompalayanlar çok mutlu, onların kesesi doluyor, bizimki ise boşalıyor. Bir de salt boşalsa, kafamız da rahatlamıyor...

Dizilerde, filmlerde, anne, bunalımlı kızına ne diyor... " Haydi kızım seninle bir alışverişe çıkalım..." Alışverişin kafa rahatlatan, insanı mutlu eden bir eylem olduğunu algılamamız isteniyor..." Tüket ve rahatla..." Slogan bu!

Geçtiğimiz hafta Antalya'daydım ve araba park edecek yeri bulamadık, alışveriş merkezinde yürürken rahat kırk kişiye çarpmışımdır... Sonrası dayanamadım çıktım... Daral geldi! Batsın, muhteşem cuması diyeceğim, cumamızı karıştırmasalardı iyiydi bari!

DIş DÜNYA'DAN; İÇ DÜNYA'YA...

İç siyaseti, dış siyasete endeksli bir ülke olarak, gayet şaşkınca yolumuza devam ediyoruz... Türkiye dünya devlerinin masasına yatırılmış ama Türkiye eski Türkiye değil. Onlar da şaşkınlar, durmadan şekli değişen oyun hamuruna bozulan yaramaz çocuklar gibi hissediyorlar kendilerini.

Bir yandan Halkbank soruşturmasını açıyorlar... Bir yandan Fırat'ın doğusunda bombaları patlatıyorlar, Kıbrıs'ta, gelin masaya oturalım muhabbeti, S-400'ü aldın ama kullanma depoya kaldır, yaptırım ve tehditleri durmak bilmiyor.

Burada cezaevinde hastalanmak sanki insani bir durum değilmiş, gibi olağanüstü bir durum yaratılıyor... Ahmet Türk ölecek dendi, maşallah sırma saçlı delikanlı oldu, ortalıkta geziyor... Sırada Selahattin Demirtaş var. Öksürmüş mü, aksırmış mı ne kıyamet kopuyor, maksat huzursuzluk olsun... Oradaki her insana yapılan muamele neyse, ona da o yapılıyordur... Dileriz ki başı bile ağrımasın o ayrı bir mesele...

Yok, CHP'linin birisi saraya gitti, kim gitti, niye gitti... Tekerlemelere döndü iç siyaset... Yıllardır AKP'nin ekmeğine yağ süren sanki kendileri değilmiş gibi, kaçanı kovalama peşindeler...

İç siyasetimize renk ve ayar vermeye çalışan dış dünya, iç dünyaya yeni aktörünü beğendirme peşinde... Allah topunuzun..., diyeceğimiz var da demiyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri