Burak Yılmaz; bıraktı.. Vazgeçti…Sonra gitti mi gönderildi mi? Meçhul. Daha sonra başkan mı ona gitti, yok o mu başkanı aradı, “Şöyle oldu, böyle oldu” deyip süklüm büklüm geri döndü. Velhasıl iki tarafta tükürdüğünü yaladı. En doğrusu biz karşılaşmaya dönelim, çünkü bu hikaye daha pek çok senaryoya gebe.
Saha İstanbul, Rakip Başakşehir önemli eksikleri var. Melih döndü. Ev sahibi istekli başladı. Gaziantep baskı ile durdurmaya çalıştı. İlk şut Kaleci Zafer’de eridi. Orta saha mücadelesi arttı. Bayo yalnız adam. Başakşehir’in üst üste yaptığı akınları, Shomurodov tabelaya yansıttı. Zafer farka izin vermedi. Melih kayıp
Sol tarafın çalışkan adamı Camara, aldı..
götürdü.. Vurdu.. Eşitlik var. Ev sahibinin çalışkan adamı Fayzullaev, kaleci Muhammed’in asistini tabelaya yansıttı. Gaziantep adına il perdenin özeti; Camara attı, kaleci Zafer farkı önledi.
Nuri Şahin;Berat ve Ebosele, Burak Yılmaz Longoyi hamlesi ile başladı ikinci bölüme. Bitirdiği gibi başladı ev sahibi. Selke vurdu, Arda tamamladı. Oldu mu üç. Feyzullaev durdurulamadı. Fark iki olunca aydı Burak Yılmaz. Peres, Melih yok. Oğün ve Sorescu oyunda. Değişen bir şey olmadı. Sadece Longoyi’nin gayreti hücuma yansımayan cılız girişimler gördük. Başakşehir üst üste fırsatlar harcadı. Ama Umut farkı artırdı. Etkisiz Maxsim kenarda. Perdeyi Brniç tabelayı beşleyerek kapattı.
Kupa mağlubiyetini “Oyuncular hocalarını aradı” ya bağlamışlardı. Anlaşılan onlar Burak’ı hiç özlememiş. Bu farklı yenilgi; gittim-geldim hikayesi yazan Burak Yılmaz’a ve dik duruş sergileyemeyen başkana hediye oldu.