85 dakika rakibe top gösterme, topun sende kalma oranı belkide Gaziantepspor tarihinin en yüksek seviyesi olan % 70'leri aş. İlk 30 dakikada üç gol at. Rakip 85 dakika kalene tek şut atamasın. Sanki içine Milan kaçmış gibi rakiple kedinin fare ile oynadığı gibi oyna. Taraftarı maçın içine çek, Meksika dalgası yaptır. Ama 85 ve 87. Dakikada iki tane üst üste aynı oyuncudan gol ye ve son on dakikayı azap çekerek bitir.
Olmaz, olamaz, olmamalı.
Bu maçtan başta teknik direktörümüz Burak Yılmaz, yanındakiler, porokoldakiler, taraftar herkes ders çıkarmalı. Çünkü futbolda son düdük çalınmadan maç bitmez, bitmiyor. Ayrıca futbol laubaliliği hiç affetmiyor.
Bugünkü galibiyet ve üç puan ile inanılmaz bir seri yakaladık ve Burak Yılmaz ile yedi maç 17 puan ile herkesin konuştuğu Göztepe ve Samsunspor'un üstüne çıktık, Beşikatş'a dört puan fark attık.
Öncelikle 85 dakika ve üç farklı sonucu değerlendirirsek gerçekten müthiş bir takım. Özgüveni yüksek, kadro derinliği, top tekniği, fizik kalitesi, oyun mantalitesi ve aklı, bitiricilik, topa hükmeden, oyunu istediği gibi yönlendiren makine düzeninde kusursuz bir takım. Yani İtalya'nın Kırmızı Siyahlı Milan takımı. Sonrasında aynı oyuncudan, karbon goller yiyen ve son 10 dakika Karagümrük takımına dönüşen bir takım.
Bu son 10 dakikadaki panik havasından oyuncu değişikliklerinden, taktiksel oyun planından çıkıp rakibe oyun üstünlüğünü ve iki gol veren takımını iyi analiz etmeli.
Bu maçtan çıkarılacak o kadar çok ders var ki ?
Ama ne diyelim. Hayatta böyle değil mi ?
Her hata bir ders, ne hata biter, ne ders.
Öyle değil mi ? Burak hocam.