Bedri’nin el feneri...

KARGAYI GÜLDÜRENLER

• Afganistan’da 2021 yılında yönetimi ele geçiren Taliban, kadınların eğitim almasını ve kamuda çalışmasını yasaklamasının ardından, başkent Kabil’de lunapark ve parklara gitmesini de yasakladı.
• Yapılan bir araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 45’i satın aldığı kıyafeti sadece bir kez giydiği ortaya çıktı.
• Bursa Büyük Şehir Belediye’sinin toplu ulaşım iştiraki 222 milyon yıllık zarar ve 553 milyon TL borçlu olmasına rağmen 51 milyon TL değerindeki 37 taşıtını çeşitli kuruluşlara bağışladı.
• Nusret Gökçe; Abu Dhabi’deki bir restoranta 615 bin dirhem yani 3 milyon yüz bin lira hesap ödedi.
En pahalı şarap Petrus’tan 7 şişe açılmış. Suya da 2 bin lira ödenmiş.

• Sanatçı Yıldız Tilbe “Hepsinden nefret ediyorum ama tek başıma da çok sıkılıyorum” dedi.
• Dünyanın en pahalı kahvesi olan ve kilosu 350 Euro’ya satılan Kopi Luwak kahvesi sadece kahve çekirdeği ile beslenen bir misk kedi türünün dışkılarının yıkanıp kavrulması ile yapılıyor.
• Şimdiler de Başak Şehir Kulübü’nün Teknik Direktörlüğünü yapan Emre Belözoğlu “Ben yanlış bir şeyler söylüyorsam, insanlar beni yanlış anlamasının” dedi.
• Efsanevi basketbolcu Michael Jordan’ın 1998 NBA finallerinde giydiği forma açık artırmada 10.1milyon dolara(yaklaşık 186.6 milyon TL) alıcı buldu.
Bu alanda eski rekor 9.3 milyon dolarla Maradona’nın Tanrı’nın Eli formasıydı.

 

O FOTOĞRAFLARIN ÖYKÜSÜ

Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi’nin satranç oynadığı fotoğrafı şimdiden “yüzyılın fotoğrafı haline geldi. Bir LV bavulu üzerinde yapılan bu satranç karesindeki hiçbir şey tesadüfü değil.

Günümüz de her şey  etkileşim üzerinden değerlendiriliyor. Şimdiye kadar hem markanın hem de iki yıldız futbolcunun hesaplarından paylaştığı fotoğraf 75 milyon beğeniye ulaştı.

Gelin şimdi 2000 Sidney Olimpiyatı öncesine gidip hafızamızı yoklayalım. İngiliz gazeteci; halter milli takımımızın iki efsanevi sporcusu Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu’nun satranç tahtası önündeki resmini objektife yansıtmıştı. O karede 6 olimpiyat ve 13 Dünya şampiyonluğu var.

22 yıl sonra Katar’daki Dünya Kupasında iki futbol yıldızının mizansen bir fotosu servis edildi. Kimin aklına geldi ise yaratıcılığına hayranım. Gaddar futbol sektöründe her şey mübah. İki yıldız, servetleri ve şöhretleri ile maça gidecek para bulamayan insanların idolü. Satranç tahtası ise akıllıca kurgulanmış dekor.

İki fotoğraf arasındaki fark benim için şudur; Biri  ve çıkarsız Türk sporuna hizmet eden iki şampiyonun geride bıraktığı başarı öyküsü. Ötekisi; acımasız bir rekabet ve yıllar sonra arşive kaldırılacak reklam tabelası.

 

LAF NEYZEN’DEN AÇILINCA

Neyzen Tevfik, hiciv ustası olduğu kadar “ney” üstadıdır, lakabı da zaten bundan gelir. Lakin ısmarlama ney çalanlardan değildir, ancak içinden gelirse, keyfi olursa, canı isterse ney çalar…

Bir gün Sadettin Paşa’nın konağındaki içkili saz meclisinde alır neyi eline başlar üflemeye, herkes susar onun dinler. Ama o sırada iki kişinin birbirlerinin kulağına eğilip, bir şeyler fısıldadığını görür. Neyzen Tevfik, ney çalmasını bitirdikten sonra, sigara paketinin arkasına şu dörtlüğü yazar, konuşanlardan birinin avucuna sıkıştırır:

“Sanma ciddiyet ile sarf ederim san’atımı,

Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir.

Bezm’i beyde süfahanın saza meftun oluşu

Nazarımda su içen eşeğe ıslık gibidir.”

 

HAFTANIN PORTRESİ

EMİN İNCE

HER ELİNDE ON MARİFET

Tanımakla kendimi şanslı gördüğüm biridir Mehmet Emin İnce. 1969 Gaziantep doğumlu. İşadamı, öğrenci, öğretim görevlisi, oda başkanı,amatör spor kulübü başkanlığı, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında üst düzey görev yapıyor. Evli 2 kız çocuğu var.

Akyol İlkokulu, 100’ncü yıl ortaokulu, Gaziantep Lisesi ve Bakü Üniversitesi’ne uzanan bir tahsil hayatı yaşadı. Genç yaşta babasını kaybetti. Dedesi ve babaannesi’nin himayesi acısını hafifletti. Hem okudu hem baba mesleği ayakkabıcılığı devam ettirdi. 15 yaşında Keyvanbey Pasajında başlayan ticaret hayatı, sonrasında ayakkabı imalatı ile devam etti. Bugün kadın ayakkabısında çok tanınan “ Monika Seles” markasını yarattı.

Halen de öğrenci Emin İnce. Gaziantep Üniversitesi Ayakkabı Tasarım Bölümüne devam ediyor. Hem de öğretmen, Naci Topcuoğlu Meslek Yüksek okulunda İşletme ve Pazarlama dersleri veriyor. Ayakkabıcılar Oda başkanı. Ayakkabıcı esnafı onun başkanlığında ihracatta rekorlar kırdı. Gaziantep Esnaf ve Sanatkarlar Odası yönetim kurulu üyesi.

Ben O’nu Atatürk’ün emri ile kurulan ve 90’nıncı kuruluş yılını kutlamaya hazırlanan Gaziantep Lisesi Derneği Başkanlığında ki başarılı çalışmaları ile tanıdım. Döneminde dernek Gaziantep’teki en etkili sivil toplum kuruluşu haline geldi. Dernek binası amfi tiyatronun altından çok güzel bir Antep Evi’ne taşındı. Üyelere kahvaltı ve yemek hizmeti veriyor. Şu anda 107 öğrenci eğitim bursu alıyor. Derneğin yaptığı balolar diller destan. Öğretmen-Öğrenci-Dernek üyeleri iletişimi üst seviyeye taşındı. Sık sık bir araya geliyorlar.

Kısacası Mehmet Emin İnce’nin her elinde on marifet var. Çok şık giyiniyor. Harika bir arkadaş çevresi var. Beni asıl etkileyen hep gülümseyen yüzü ve pozitif enerjisi oldu. Temposu yoğun ama her zaman aktif ve enerjik.

Konuşması, davranışı, fikirleri ile karşısındakini inanılmaz etkiliyor. Hemen sarıp sarmalıyor sizi. Her bir araya gelişimizden sonra kendimi hep yeniden şarj edilmiş buluyorum.

O’na “ Bu kadar enerjiyi nereden buluyorsun?”

diye sorduğumda “Ortak payda, Ortak sevda Gaziantep” cevabı ile beni bir kez daha hayran bıraktı. İyi bir rol model Gaziantepli iş adamlarına.

Gaziantep’in Mehmet Emin İnce gibi çalışkan, üretken, sevimli ve işi kadar toplum hizmetine de zaman ayıran Gaziantep sevdalısı insanlara çok ihtiyacı var.

Yolun açık olsun dostum..!

 

ADAMIN BİRİ

Türkiye’nin nüfusu 84 milyon. Hollanda’nın 17 milyon. Yani Hollanda’nın nüfusu Türkiye’nin beşte biri. Hollanda’nın tarım ürünü ihracatı 120 milyon dolar. Türkiye’nin tarım ürünü ihracatı 25 milyar dolar. Yani Hollanda Türkiye’nin dört katı tarım ürünü ihraç ediyor.

Bu başarıyı nasıl gerçekleştiriyor? Hollanda’nın sırrı nedir? Kooperatifçilik ve bilimsel üretim. Türkiye’de ise kooperatif yerinde sayıyor. Bilir misiniz? Atatürk hemen her konuşmasında kooperatifçiliği anlatmış ve desteklemiş ve çiftçiyi kooperatif kurmaya özendirmiştir. Dahası… Kendisi de bir kooperatif kurucusudur. Atatürk, 30 Haziran 1936 da İçel’in Tekir Köyünde civardaki çiftçilerle birlikte bir tarım kredi kooperatifi kurmak üzere Ziraat Bankasına bir dilekçe verir. Dilekçeyi 36 üretici imzalar biri de Atatürk’tür. Günümüz de bu kooperatifin adı “Atatürk Tekir Tarım Kredi Kooperatifi”dir. Kuruluş dilekçenin verildiği 30 Haziran son yıllarda “Kooperatifçilik Bayramı” olarak kutlanmaktadır.

Çiftçi borçlarını silmek veya mazotu ucuzlatmakla tarımı kurtarmazsınız. Üreticiden tüketiciye her aşamada kooperatif kuracak, aracıyı ortadan kaldıracaksınız.

                                                       DİYOR..!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri