Her şey 1933 yılında, İtalyan Marelli firmasına verilen bir ihaleyle başladı. 1935’te şehirde ilk kez elektrik lambaları yandığında, Gaziantep karanlıktan aydınlığa doğru ilk adımını attı. Gazojen motorlu jeneratörlerle 6,3 kV’luk hatlardan verilen enerji, şehrin çehresini değiştirdi.
1960’ların ortasına kadar 3500 kW’lık güçle yetinmek zorunda kalan Gaziantep, 1970 yılında 154 kV’luk ulusal şebekeye bağlanarak enerjide yeni bir çağa girdi. Ancak bu süreçte yaşanan krizler de oldu. 1974’teki trafo arızası nedeniyle çimento fabrikasının santrali geçici olarak devreye girdi, şehri karanlıktan kurtardı.
1980’lere gelindiğinde şehir hızla sanayileşiyor, enerji ihtiyacı da katlanarak artıyordu. 1981’de Gaziantep merkez 27 MW, gelişmekte olan Organize Sanayi Bölgesi ise 6,5 MW enerji tüketiyordu. Bu veriler, Gaziantep’in yalnızca bir tarım şehri olmaktan çıktığını, sanayiyle iç içe bir metropole dönüştüğünü gösterdi.
1982 yılında TEK’e devredilen elektrik hizmetleriyle birlikte Gaziantep’in enerji yönetimi daha entegre ve sistemli hale geldi. Bugün ise tablo çarpıcı: 2024 yılı itibariyle yıllık 8.153.338 MWh elektrik tüketen Gaziantep, Türkiye’nin enerji devleri arasına girdi. Bu tüketimin önemli bir kısmı, OSB’deki yüksek kapasiteli üretim tesislerinden geliyor.
2024 Şubat ayında, Türkiye genelinde OSB’lerin elektrik tüketiminde ilk sırayı Gaziantep OSB aldı. Artık bu şehir, sadece halı ve baklava değil, aynı zamanda üretim gücü ve enerji altyapısıyla da adından söz ettiriyor.
Bir şehir, gaz lambasından dev sanayi santrallerine nasıl evrilir? Gaziantep’in hikâyesi, tam da bu sorunun yanıtı.