Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Yeniden Diriliş

Her baharda dört yüz bin bitkiler ve hayvanlar tekrar diriltilmektedirler. Öldükten sonra ahirette tekrar dirilip Allah’ın huzurunda toplanma yani haşir hadisesi vuku bulmaktadır. Mesela mevsim itibariyle şimdi badem ağaçları çiçek açıp, beyaz gelinliklerini giymektedirler.

Haşirde sizi ihyâ edecek, hayat verecek, diriltecek Zat öyle bir zattır ki, bütün kâinat Ona emre hazır asker hükmündedir. “(Cenab-ı Hak) bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece “Ol” demektir; o da oluverir.” Yasin Suresi, 36:82 emr-i kün feyekûn'a karşı tam itaatle boyun eğer.

Bir baharı yaratmak, bir çiçek kadar Ona kolay gelir. Bütün hayvanları yaratmak, bir sinek yaratmak kadar kudretine kolay gelir bir Zattır. Öyle bir Zâta karşı "Çürümüş kemikleri kim diriltir?" Yâsin Sûresi, 36:78. deyip kudretine karşı aciz bırakma ile meydan okunmaz.

İnsan der: “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" Sen, de: "Kim, onları ilk olarak inşa edip, yapıp hayat vermiş ise o diriltecek." Yâsin Sûresi, 36:78-79

Onuncu Sözde tasvir edildiği gibi: Bir zat, göz önünde bir günde yeniden büyük bir orduyu teşkil ettiği halde, biri dese, "Şu zat, fertleri istirahat için dağılmış olan bir taburu, askeri birliği bir boru ile toplar; tabur nizamı altına getirebilir." Sen ey insan, desen: "İnanmam"; ne kadar akılsızca bir inkâr olduğunu bilirsin.

Aynen onun gibi, hiçlikten, yeniden ordu gibi bütün hayvanlar ve diğer canlıların, taburmisal cesedlerini tam ve mükemmel düzenle ve hikmetin ölçüsüyle o bedenlerin atomlarını ve duygularını emr-i kün feyekûn ile “(Cenab-ı Hak) bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece “Ol” demektir; o da oluverir.” Yasin Suresi, 36:82 kaydedip yerleştiren ve her zamanda, hatta her baharda yeryüzünde yüz binler ordu-misâl canlıların türlerini ve topluluklarını îcad eden, yaratan bir Zât-i Kadîr-i Alîm (her şeyi hakkıyla bilen ve sonsuz güç ve kudret sahibizat, Allah), tabur gibi bir cesedin nizamı altına girmekle birbiriyle tanışan asıl parçaları bir sayha, bir sesleniş ile İsrâfil (AS)’ın borusuyla nasıl toplayabilir? Akıldan uzak görme suretinde denilir mi? Denilse, aptalca, ahmakça bir akılsızlıktır, deliliktir.

Hem meselâ isyan eden insan "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diye meydan okur gibi inkârına, inanmamasına karşı Kur'ân der: "Kim başlangıçta yaratmışsa O diriltecek. O yaratan Zât ise, herbir şeyi herbir keyfiyette bilir. Hem size yeşil ağaçtan ateş çıkaran bir Zât, çürümüş kemiğe hayat verebilir." Yâsin Sûresi, 36:80. İşte şu kelâm, diriltmek dâvâsına çeşitli yönlerle bakar, ispat eder.

Evvelâ, insana karşı ettiği iyilikler zincirini şu kelâmıyla başlar, harekete geçirir, hatıra getirir. Başka âyetlerde ayrıntılı olarak açıklandığı için kısa keser, akla havale eder.

Yani, size ağaçtan meyveyi ve ateşi ve ottan rızıkları ve tohumları, taneleri ve topraktan tahılları ve bitkileri verdiği gibi, yeryüzünü size hoş, herbir erzakınız içinde konulmuş bir beşik ve âlemi güzel ve bütün gerekli olan şeylerimiz içinde bulunur bir saray yapan bir Zâttan kaçıp, başıboş kalıp, yokluğa gidip saklanılmaz. Vazifesiz olup, kabre girip uyandırılmamak üzere rahat yatamazsınız.

Hem Cenâb-ı Hak insana karşı ettiği büyük ihsanları "Odur ki, yem yeşil ağaçtan size ateş çıkarır." Yâsin Sûresi, 36:80. kelimesiyle işaret edip der: Size böyle nimet eden Zat sizi başıboş bırakmaz ki, kabre girip kalkmamak üzere yatasınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi