Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Rağmen Başarmak

Yazılarımda devamlı olarak bahsediyorum. “Başarının yolu, başarısızlıktan geçer” diyorum. Bugünkü konumuz ise her türlü olumsuzlukta başarılı olmaktır, başarıyı yakalamaktır. Başarı için bir rota, yol haritası kullanmalıdır. Başarıya ulaşmada Planlı ve programlı çalışma, sabır ve sebat başarının anahtarıdır. Herkesin pes ettiği veya ara verdiği, zamanını değerlendiremediği periyotları değerlendirmek son derece önemlidir. Olumsuzluk neler olabilir?

Fiziki engellere rağmen başarmak. Ailesinin engel olasına rağmen başarmak. Maddi imkanlar olmamasına rağmen başarmak. Arkadaşlarının engel olmasına rağmen başarmak. Bir okulu veya üniversiteyi bitirememesine rağmen başarmak. İleri yaşta olmasına rağmen başarmak. Dil bilmeden başka bir ülkeye gidip başarılı olmak. Sonradan öğrendiği dil ile başarılı olmak. Sen yapamazsın dedikleri halde başarılı olmak. Çalışmak için uygun zaman ve zemin olmadığı halde başarılı olmak. Yani Ordinaryüs Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in dediği gibi: “Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.”

Olumsuzluklara rağmen başarılı olmak için insan çevreden gelen baskılara kulak asmamalı ve etkilenmemelidir. Doğru bildiğini uygulamalıdır. Konu ile ilgili meşhur bir Nasreddin Hoca fıkrasıyla yazımızı bitirelim:

Nasreddin Hoca, oğluyla birlikte köyüne gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi yürümüş. Karşıdan gelenler, oğlunu göstererek:

– “Ak sakallı adam yürürken bacak kadar velet eşeğe binmiş gidiyor, zamane çocuğu işte!” demişler. Hoca oğlunu indirip kendisi binmiş. Az sonra birkaç kişiyle daha karşılaşmışlar.

– “Koca adama bak! Bu sıcakta minnacık çocuğu yaya yürütüyor. Babasının hiç insafı yok!” demişler. Sonunda hoca eşeğe oğlunu da bindirmiş. Çok geçmeden yine üç-beş kişiye rastlamışlar.

– “Zavallı hayvan, düşüp ölecek! Hiç acımadan iki kişi birden binmişler üstüne.” demişler. Hoca inmiş, oğlunu da indirmiş. Eşek önde, onlar arkada ilerlemişler. Biraz sonra, yol kıyısında duranlar:

– “Amma aptal adammış bu hoca, eşek bomboş gidiyor, kendisi oğlu ile kan ter içinde arkasından koşuyor.” diye konuşmaya başlamışlar.

Hoca dayanamamış. Oğluna dönüp:

– “Gördün mü oğlum, her kafadan bir ses çıkıyor. Şu dünyada kimseyi hoşnut edemiyor, kimsenin dilinden bir türlü kurtulamıyorsun! İyisi mi, kimseye kulak asmayacaksın ve kendi bildiğinden şaşmayacaksın.” Demiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi