FENERBAHÇE VE LİMONATA

Amerikalıların bütün atasözleri ya çıkar üzerinedir ya da ekonomi… Bunlardan ikisini ben de çok severim… İlki “Çalışan hiçbir şeyi tamir etme!” İkincisi ise, “Hayat sana limon vermişse limonata yapmayı öğrenmelisin!”

İki atasözü de Fenerbahçe’nin bugün içerisinde bulunduğu durumu çok iyi anlatıyor. İlkinden, “Çalışan hiçbir şeyi tamir etme” den başlayalım. Ligin 2. Haftası olmuş Fenerbahçe’nin hala bir kadro iskeleti yok. Özellikle hücum hattı, her karşılaşma öncesinde sanki, “papatya falı” sonucunda belirleniyor. Buna yapan teknik direktör Vitor Pareria’nı fiyakalı bir gerekçesi var:


“ROTASYON”

Bu rotasyonun açıklaması ise, “Bazı oyuncularımı dinlendirmek zorundaydım, üç günde bir maç yapıyoruz!” Kimse de sormuyor, demiyor ki, dinlendirip de ne yapacaksın, Samandıra’da temizlikte mi kullanacaksın! Mesut Özil takıntısına ise, açıklama bile getirmiyor. Halbuki işini bilen bir teknik adam, kadro iskeletini bozmaz, yorulan oyuncuların oyunda kalma sürelerini azaltır-uzatır…

Gelelim ikinciye, yani “Hayat sana limon vermişse limonata yapmayı öğreneceksin” atasözüne… Fenerbahçe’nin olanakları, kadrosu ve Türkiye’de oynanan futbolun yapısı belli… Coşkun Özarı’dan beri, deplasman takımları bir gol bulursa, üstüne yatmak için elinden geleni yapar. Ne Bülent Korkmazlar, ne Hikmet Karamanlar, ne de Samet Aybabalar bunu değiştirmek için bir şey yapmıştır. Hatta Karagümrük’ün genç ve İtalyan teknik direktörü Francesco Farioli de işi çözmüş, aynı “muhteşem taktiğe” sarılmıştır.

Ama Vitor Pereira bütün bunları bir yana bırakıp, kendi hayal aleminde, gerçeklikle ilgisi olmayan bir taktikle, sürekli “kafa bi dünya”, 12 haftadan beri Fenerbahçe’nin kaderini belirliyor. Ne Sarı-Lacivertli kadronun yapısını dikkate alıyor, ne rakibin oyun planına uygun bir çözüm üretiyor ne taraftar ne de yönetim umurunda!


Oysa yapması gereken çok basitti; hayat ona limon vermişti, limonata yapacaktı. Limonla (takım kadrosu) kavga ederek bir şey elde edemeyeceğini hala anlamamış olması da işin dramatik yanı…

Pereira gider mi, kalır mı bilemem… Ama bu saatten sonra tornistan yapması bile onu kurtaramaz…

Unutmadan; Trabzon’a yenilen Beşiktaş’a, Karagümrük’le berabere kalan Galatasaray’a, Fenerbahçe yine “ezeli dost” olarak can simidini uzattı. Kayserispor’la sahasında berabere kalarak bütün eleştiri oklarını üzerine topladı. Kimse artık onların başarısızlığını konuşmaz nasılsa, varsa yoksa Fenerbahçe!

Bu arada maçtan sonra, “Ali Koç istifa” diye bağıranların, Aziz Yıldırım’ın paralı askerleri olduğundan adım gibi eminim. Ve Aziz Yıldırım’ın daha fazla çirkinleşeceğini de yine adım gibi biliyorum. Çünkü Yıldırım ve çevresindekilerin kafa yapısı “ya benimsin ya toprağın” dır. Yoksa Fenerbahçe onlar için hikaye…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi ASKAR Arşivi