Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Azmin Elinden Hiçbir Şey Kurtulmaz

Wilma Glodean Rudolph (d. 23 Haziran 1940 - ö. 12 Kasım 1994), Amerikalı kısa mesafe koşucusu. Olimpiyat Oyunları'nda atletizm dalında üç altın madalya kazanan ilk Amerikalı kadın sporcudur.
Sol bacağındaki rahatsızlık nedeniyle 11 yaşına değin ancak bastonla yürüyebildi. Yılmadan çalışması sayesinde Tennessee'deki Clarksville Lisesi'nde yıldız bir basketbolcu ve kısa mesafe koşucusu oldu. 1957-1961 arasında Nashville'deki Tennessee Eyalet Üniversitesi'nde öğrenim gördü. On altı yaşındayken 1956 Melbourne Olimpiyat Oyunları'nda 4 x 100 metre bayrak yarışında bronz madalya kazandı. 1960'ta, 200 metre'de 22,9'luk derecesiyle dünya rekoru kırdı.
Ardından 1960 Roma Olimpiyat Oyunları'nda 100 m'de 11.2 saniye ile (dünya rekoru), 200 m'de ve ayrıca 4x100 m bayrakta 44.4 sn ile (dünya rekoru olan bu süre 1961'de onun da yer aldığı başka bir ABD ekibince 44.3 sn'ye çekildi) üç altın madalya kazandı. 1959-1962 arasında Amatör Atletizm Birliği'nin (AAU) 100 yard şampiyonluğunu elinde tuttu. 1961'de yılın en başarılı amatör atleti olarak James E. Sullivan Ödülü'nü kazandı.
Rudolph koşuculuğu bıraktıktan sonra Chicago'da Gençlik Vakfı'nın müdür yardımcılığını üstlenerek kız atletizm takımlarının gelişmesi için çalıştı. Ayrıca atletizm sporunun ülke çapında yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaları destekledi. 1977'de Wilma: The Story of Wilma Rudolph adıyla otobiyografisini yayımladı.
Wilma, iki ayrı anneden olan 22 çocuğun 20.'si. Henüz dört yaşına gelmişti ki, bir doktorun ağzından dökülen kelimeler çocuk yüreğiyle zorlu bir mücadeleye hazırlanması gerektiğini söylüyordu: Çocuk felci (polio)...
Ne yazık ki, yoksul bir ailede büyümeye çalışan Wilma’ya hayat da hiç insaflı davranmıyordu. Çocukluk yılları, her hafta kilometrelerce uzaklıktaki sağlık merkezlerine yaptığı yolculuklarla geçti. Annesi hem hizmetçilik yapıp para kazanıyor hem de küçük Wilma’nın tedavisi için ona sürekli refakat ediyordu. Wilma’nın sol bacağı felçliydi. Kan akışını sağlamak için felçli bacağa düzenli olarak masaj yapılması gerekiyordu. Rudolph ailesi, yıllar boyu hiç yılmadan o küçük bacağı işlediler. Hiçbir zaman umutlarını kaybetmediler ve günden güne ona can verdiler.
"Doktorum bana bir daha yürüyemeyebileceğimi söyledi. Annem ise yürüyebileceğimi... Ben anneme inandım."
Wilma annesine inandı. 13 yaşına geldiğinde çocuk felcini atlatmıştı. Artık o da yaşıtlarının yaptığı her şeyi yapabilirdi. Zaten bu konuda hiç de çekingen davranmıyordu. Ablasına özenip basketbol oynamaya başlamıştı. Okullararası bir turnuvada onu gören Tennessee State Üniversitesi’nin atletizm antrenörü Ed Temple’la tanıştığındaysa hayatı değişecekti.
1956 Melbourne Olimpiyatları... Wilma, artık 16 yaşındaydı ve Amerika Birleşik Devletleri Olimpiyat Takımı'nın en genç üyesiydi. 4x100 metre bayrak yarışında kazanılan bronz madalyalardan biri, eve dönüş yolunda Wilma’nındı.
Dört yıl sonra ise sırada 1960 Olimpiyat Oyunları vardı. Roma’da, süratiyle izleyenleri büyüleyecekti.
"Kazanmak elbette harika. Ancak eğer hayatta gerçekten bir şey başaracaksanız, işin sırrı kaybetmeyi öğrenmekte. Hiç kimse hayatta yenilmez olarak kalamaz. Yıkıcı bir yenilginin ardından ayağa kalkabilirseniz, daha fazlasını başarmak için yolunuza devam ederseniz, bir gün mutlaka şampiyon olursunuz."Wilma’nın bu sözleri hayat hikâyesini özetliyor.
Wilma Rudolph, o güne kadar tarihin gördüğü en hızlı kadındı.
Memleketi Clarksville’e döndüğünde, siyahların ve beyazların ayrıştırıldığı hiçbir törene katılmayacağını kasaba yönetimine belirtmişti Wilma. Kendisi adına düzenlenen törenler, Clarksville tarihinde siyahların ve beyazların birlikte katıldığı ilk etkinlikler olmuştu.
"Hangi başarıları elde ederseniz edin, bu yolda mutlaka birilerinden yardım alırsınız."
1994 yılında, Wilma’nın bazı sağlık sorunları ortaya çıkmıştı ve kısa süre önce de annesi vefat etmişti. Bu üzüntüyle hayatına devam ederken, Temmuz ayında yolu bir hastaneye düştü. Doktorlar Wilma’ya hem beyin kanseri hem de gırtlak kanseri olduğunu söylediler. Dört ay gibi kısa bir süre içinde, bu hastalık onu aldı, götürdü. 54 yaşındaydı.
O, doğduğu andan itibaren karşısına gelen türlü zorlukla mücadele etmeyi başarmış, azimli bir kişi... Sadece sporcular için yol gösterici değil. Hayatında mağlubiyet olablen bütün başarı yolunda koşanla için de yol gösterici... (Videosu için Bakınız: Wilma Rudolph's Incredible Career | Olympic Records https://www.youtube.com/watch?v=JqI8NyZtCmo)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi