Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Mutluluk İçin Tavsiyeler

Şimdi biraz da iletişim ve konuşma ile ilgili mutluluk konularını konuşalım:

Muhatabımızla konuşurken hem sözlerimiz,  hem de vücut dili ile konuşursak daha etkili olur. Yani konuşurken yüzümüz karşımızdakine dönük şekilde konuşacağız. Hem sözlerimiz hem de vücut dilimiz muhatabımıza yönelik olacaktır.

Konuşurken göze bakıp kalbe hitap etmelidir. Çünkü göz kalbin aynasıdır.

. “Kişinin kendisini ilgilendirmeyen (malayani) şeyleri terk etmesi iyi bir Müslüman olmasının alametlerindendir.” Hadisi sırrınca bizi ilgilendirmeyen şeyleri terk etmeliyiz.

“Kişiye günah olarak her duyduğunu söylemesi yeter.” buyuran Peygamber Efendimiz, insanların düşünmeksizin ağızlarından çıkıveren sözler sebebiyle cehenneme girebileceklerini bildirmiştir. Yani Senin üzerine haktır ki, her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu demek doğru değildir. Zira senin gibi niyeti hâlis olmayan bir adam, nasihati bazen damara dokundurur, aksülâmel (reaksiyon) yapar. Dolayısı ile "Her sözün doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek doğru değil." İfadesi düsturumuz olmalıdır.

Dünyayı değiştiremeyiz, bu zordur. Ancak her an pozitif enerji ile çevrenizi aydınlatabilirsiniz. Yani: Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.

İnterneti hayırda, faydalı şeylerde kullanabilirseniz size çok faydalı olur. Nasıl ki eşyalar, araba, televizyon hayırda kullanılırsa faydalı oluyor. Bu da aynıdır. Yoksa başımıza bela olur.

Sabah kalktığınızda sevdiklerinize günaydın, hayırlı sabahlar, sabah-ı şerifleriniz hayırlı olsun, hayırlı günler diyelim. Mutlaka sevdiklerinize selam vererek uyanın. Bunun maliyeti sıfırdır. Ama herkes kendisini iyi hisseder. Ve bu dahi hayırlı dua hükmündedir.

Öldüğümüzde yapacak işler listesi gene dolu olacak. Dünyada yapacak işler bitmez. Önem sırasına göre başlayıp işleri bitirmeliyiz.

İnsanları olduğu gibi kabul edin. Değiştirmeye çalışmayın. Aynı anne-babadan doğanlar birbirine benzemiyor. İnsanların biri diğerine asla benzemez.

İşinizle ilgili yayınları okuyun. İşinizle ilgili yurt içi veya yurt dışı fuar, konferans, sempozyum, kongreleri kaçırmayın.

Hiçbir zaman indirimli ürünleri kaçırdım diye üzülmeyin. Çünkü indirimli ürünler her zaman olacaktır.

Hadiseler karşısında "Allah neyi seçti ise, hayırlı olan odur." demeliyiz.

Sıkıntılar, musibetler, hastalıklar, belalar, her türlü olağanüstü durumlarda "Küfür ve dalâlet dışında her türlü halimiz için Allah'a hamd olsun." diyebilmeliyiz.

Ayette geçen "Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; halbuki o sizin için bir hayırdır." Bakara Sûresi, 2:216. sırrınını düstur edinmeliyiz.

Yeryüzünde tahkiki iman dersini alanlar, kalben ve ruhen ve fikren daha az sıkıntı çekmekte olduklarını unutmamalıyız. Çünkü iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla ve gözüyle, herşeyde rahmet-i İlâhiyenin izini özünü, yüzünü görürler. Herşeyde Allah’ın kemâl-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemâl-i teslimiyet ve rızayla ne yaparlar? Rububiyet-i İlâhiyenin işlerinden olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve İlâhi merhametten daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem ve azap çeksinler.

Başımıza gelen hadiselerdeki maddî zahmetler, sıkıntılar ise, hem geçici, hem sevaplı, hem ehemmiyetsizdir. “Bu da geçer ya hu.” Diyebilmeliyiz.

Evet, "Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler" deyip, metin olarak bu fâni zahmetleri bâki rahmetlere değiştirmeye çalışmalıyız.

Evet, Cennet ucuz değil. İki hayatı imha eden mutlak küfürden kendimizi kurtarmak, bu zamanda pek çok ehemmiyetlidir. Bir parça meşakkat, sıkıntı olsa da şevk ve şükür ve sabırla karşılamalıdır. Madem bizi çalıştıran yaratıcımız Rahîm ve Hakîmdir. Öyleyse başa gelen her şeyi rıza ile, sevinçle, rahmetine, hikmetine itimatla karşılamalıyız.

Miraçta Peygamberimize vahyedilen ayetteki duayı unutmayalım: "Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme." Bakara Sûresi, 2:286.

Enfal suresi 46. Ayeti meali ile yazımızı bitirelim: Allah'a ve Resulü'ne itaat eyleyiniz, ve aranızda niza etmeyiniz ki, feşele düşersiniz, yani, zayıf, tembel, çekingen ve korkak olursunuz, salaklaşır, yılgınlaşırsınız ve rüzgârınız kesilir, havanız söner, ağırlığınız kaybolur, devletiniz elden gider. Ve sabırlı olunuz. Zira Allah, kesinlikle sabredenlerle beraberdir. Beraber olduğu için de sabredenlere zafer ihsan eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi