Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Abdullah Kaplan’ın Ardından

Abdullah Kaplan Abimiz Gaziantep’e geldikten sonra sohbetlerde görüşür, buluşurduk. Davudi sesi ile Kur’an Hakikatlerini bize okurdu. Hiperlink’ten çıkan “Başarı ve Motivasyon” isimli kitabımı baştan sona okumuş, bir edebiyatçı olarak çok faydalı tavsiyelerde bulunmuştu. Abdullah Kaplan Abimize Allah gani gani rahmet eylesin. Amin. Benden daha çok hukukları olan edebiyatçı, yazar Mehmet Nuri Yardım Bey’in yazısından bazı kısımları aşağıya alıyorum.
“Yazmalısınız. Hele yaklaşık 40 yıllık bir muarefeniz varsa duramazsınız. Muallim Naci diyor ya: “Bir hakikat kalmasın âlemde Allah’ım nihan…” Bütün gerçekler söylenmeli, sevgiler anlatılmalı, cihanda hiçbir hakikat gizli kalmamalıdır.
Abdullah Kaplan’dan bahsedeceğimi biliyorsunuz. Tanışmamız 1980 yılında olmuştu. Edebiyat Fakültesi’nde okuyordum. Ben birinci sınıfta iken o üçteydi. Son sınıfa doğru askeri üniforma ile gelmeye başlamıştı fakülteye. Zira askerî öğrenci olmuştu.

ASKER OLUNCA GÖRÜŞMELERİMİZ AZALDI


“28 Şubat Zulmü”nün memleketi kasıp kavurduğu sıralarda onun da diğer dindar arkadaşları gibi ordudan ilişiği kesilmişti. Ama bu haksızlığa itiraz etti ve hukuki yollara başvurdu. Sadece o değil daha başka atılan yüzlerce dindar arkadaşı vardı. Hepsi birden dernek kurdular: Adaleti Savunanlar Derneği ASDER’nin kurucuları arasındaydı. Açtıkları bu dava üzerine beraat ettiler, tazminat hakkını kazandılar ama o bir daha orduya dönmedi. Daha sonra da kısa adı İSEDER olan İstanbul Edebiyat Mezunları Derneği’nin kurucuları arasında onu gördük.

İSEDER İFTARLARINDA BULUŞMALAR


İSEDER’in her sene Ramazan’da iftarları olurdu. Edebiyat Fakültesi mezunu arkadaşlar o sofrada buluşurdu. Beni de davet ederlerdi. Giderdim. Çok güzel hatıralar anlatılır, sohbetler edilir, şakalar yapılırdı. Genelde Topkapı civarında olurdu bu müstesna buluşmalar. Tabii fakülteden hocalarımız da gelirdi, sınıf arkadaşlarımız da… Abdullah bir ara İSEDER’in Başkanlığı’nı da deruhte etti.

ŞEHİR TİYATROLARI’NIN AŞİNA SİMASI


Kendisine teklif edilen İstanbul Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’nü kabul etti. Şehir Tiyatroları, onun döneminde çok başarılıydı. Zira kurumun müdür koltuğunda, cevval ve sanatçı dostu bir müdür oturuyordu. Sanatçılarla, çalışanlarla çok güzel ve ahenkli bir mesaisi vardı.

HALICILAR’DAKİ İYİ KOMŞUMUZ


Abdullah Kaplan, Fatih’e yerleşip Halıcılar Caddesi’ne yakın evde oturmaya başladıktan sonra dostluğumuz daha da pekişti. Zira daha sık görüşmeye başladık. Hatta ailece birbirimize gidip gelmeye başladık. Artık hanımlar da arkadaş olmuştu, çocuklar da. Oğulları Sabri, Enes ve Emre, oğullarım Fatih Kerem ve Ömer Faruk’un yakın dostlarıydı. Sık sık buluşuyor, diğer arkadaşlarıyla oturup muhabbet ediyorlardı. Abdullah Bey, eğitim konularına vâkıftı. Çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilendiği gibi yakın dostlarının çocuklarından da bu alakayı esirgemiyordu. Dolayısıyla bizim çocuklar büyürken ona danışma ihtiyacını hep hissederdik. İlkokuldan sonra ortaokul, lise ve üniversite giriş imtihanlarında sürekli olarak istişarelerimiz oldu. Bizi hep doğruya, iyiye yönlendirdi. Bugün şükürler olsun ki iki oğlumun başarılı bir şekilde tahsillerini tamamlamasında, onun hayırlı elinin dahli ve emeği olduğunu söylemeliyim. Bundan dolayı üstümüzde hakkı vardır. İnşallah helal etmiştir.

KİTAP HEDİYELERİMİZ


Vakıfta bir ara “Ya Mehmet Nuri, senin kitapların bende yok.” deyince yanımda mevcut olan kitaplarımdan imzalayıp vermiştim. Ev ziyaretlerine giderken de yanımda götürüyordum. O da Şehir Tiyatroları’na gittiğimde yanındaki kitaplardan armağan ediyordu. İkimiz de kitapseverdik ve birbirimize kitap hediye etmeyi seviyorduk. Üstelik Abdullah sosyal, siyasi, kültürel ve dinî eserleri sıkı bir şekilde takip ediyor, okuyordu.

GAZİANTEP’E YERLEŞMESİ


Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “Danışman” olarak çalışıyordu. Ancak bu görevinden ayrıldı. Zira İstanbul’dan ayrılmayı kararlaştırmışlardı. Abdullah Kaplan’ın ailesiyle birlikte Gaziantep’e yerleşmeleri beni ve ailemi doğrusu çok üzmüştü. Çünkü iyi, hayırlı ve kafa dengi bir komşudan mahrum kalmıştık. Ama irtibatımız şükürler olsun ki hiç kopmadı. İnternet üzerinden, epostalarla, sosyal medya hesaplarımızla ve cep telefonlarıyla devam etti. Ben aynı şehirde yaşayan dostların mutlaka irtibat kurmaları gerektiğine inandığım için Gaziantep’te yaşayan kıymetli yazar Burhan Bozgeyik ile görüşmelerini istiyordum. Bir ara bunun için aramış ve müşterek dostumuzun telefonunu vermiştim. Burhan Beye de Abdullah’ın telefonunu ilettim. Görüştüler, dostluklarını tazelediler.

SEYAHAT ETMEYİ ÇOK SEVİYORDU


Rahmetli dostum seyahat etmeyi çok seviyordu. Çocuklar da İstanbul’da olunca fırsat buldukça Gaziantep’ten yola çıkıyor ve soluğu İstanbul’da alıyordu. Ben de kendisine takılıyordum: “Maşallah, ne güzel. Evliya Çelebi gibi seyyah oldun.” Şimdi kendi kendime düşünüyorum da acaba diyorum, ayrılık vaktinin yaklaştığını hissettiği için mi bütün dostlarını tek tek ziyaret ediyor, âdeta onlarla hâlleşiyor, helalleşiyor, vedalaşıyordu. Bilinmez ki, kim bilir?
Hassasiyetini, inceliğini, kibarlığını hep korudu. Kardeş gibi sevdiği dostlarıyla mevcut olan sıkı irtibatını hiçbir zaman kesmedi. Kalenderdi, çelebiydi, derviş yürekliydi. Dostlarının isteklerini, ricalarını asla kırmazdı. Keşke bütün yazdıkları kitaplaşsa. Az yazardı ama öz yazardı. Sonuçta iyi bir edebiyatçıydı ve iyi hocalardan ders almıştı.
Vefatını 19 Nisan 20021 Pazartesi günü öğrendim. Bir mümin olarak yaşadı, bir mümin olarak vefat etti. Ruhunu Sahibine teslim ettikten bir gün sonra Gaziantep’te Hanifi Şireci Camii’nde cenaze namazı kılındı sonra da Asri Mezarlık’ta sevenlerinin gözyaşları arasında toprağa verildi.
Abdullah Kaplan’ı anlatabilmek gerçekten güç. Mükemmel bir Nur talebesiydi ve ümmete bir gözle bakmasını biliyordu. Bunun için çok farklı gruplardan, tarikatlardan, cemaatlerden dostları, sevenleri vardı. Cenabı Allah’ın “Müminler kardeştir.” emrine uygun hareket ediyordu. Vefatı, kültür ve inanç dünyamız adına büyük bir kayıp oldu. İnşallah yeri dolar. Rabbimden kendisine rahmet diliyorum. Ruh şad, kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek, makamı âli olsun. Başta ailesine olmak üzere, bütün dostlarına, kardeşlerine ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Rahmeten vasia… (Mehmet Nuri Yardım 25 Nisan 2021 Pazar. https://www.bizimsemaver.com/abdullah-kaplanin-ardindan/)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi