Yeni nesil…

Geleceği inşa etmek isteyen erdemli geçmişlerin gölgesinde, bir yalancı aydınlığa doğru yerinde saymak suretiyle koştuğunu sanan bir avuç gençlik var. Yazıktır ki; gelecek, bu neslin renkleriyle boyanacak bir resim şimdi…

Eski insanlar diye başlanan cümleleri duyduğunuzda, bir bakıyorsunuz karşınızda yüzlerinde apayrı suretler, ruhlarını bir zırha hapsetmiş kişiler görürsünüz. Sanırlar ki; dokunulmaz ve asla hiç kimse tarafından çözülemezler. Kendi dünyalarının merkezinde bir çekim gücü oluşturmuş; istedikleri insanı bu güç odağında bulunduracaklarına – hatta tutacaklarına o kadar emindirler ki…

Oysa nostalji diye yaşamlarına dahil ettikleri her bir şey; aslında kendi özlerinden yeşeren ve asli geleceklerine ışık tutan bir yaşanmışlıklar mevsimidir. Her bir güzelliği içerisinde barındırmakla birlikte; dayanışma ve yardımlaşmanın, vefanın, acıları paylaşmışlığın, kimi zamanlar gözyaşlarına kendi hayatlarından renk vermek suretiyle yaşamı yeniden armağan etmişliğin gerçekliğidir. Zor değil aslında…

Bir an gözünüzü kapatıp, rüyaya dalar gibi içsel karakterinize yol aldığınızda; aslında ilmek ilmek işlenmişliğin en güzelini görürsünüz. Tabii ki aynada kendinize bakmaya zamanınız kalmışsa…

İnsanın bir tuvali olmalı. Tuvaline resmedeceği bir hayal. Hayalini resmedeceği rengarenk bir hayat.

Zamanın geçmişliğinde elbette yaşamamak gerek. Geleceği inşa etmek istiyorsa insan, çağının ötelerine imza atma hedefiyle yol almalıdır. Yalnız yola yolcu olmazdan evvel yol olmalıdır insan. Yolu başkalarına hazırlamalıdır. Hayatlarından resimler kopyalamalıdır. Bu resimlerin en can alıcı deneyimlerini, tuvaline kendi renkleriyle resmetmek suretiyle hayat vermeli ve karakterini resme armağan etmelidir. Bu sayede kendinden sonra gelecek kuşaklara; geçmiş yaşantıların değer yargılarını taşıyacak ve nihayetinde ismi olmasa da hedeflerine doğru atmış olduğu her bir adım bir başka insanın hayatında her daim var olacaktır. İzleri, sonsuzluğa atılan erdemli imzalar bütününü teşkil edecektir.

Genç neslin ihtiyaçlarına elbette cevap verilmelidir. Ancak verilen cevapların, hayallerinde ki imkansızlıkların gerçekliğini yansıtmaması gerekir. Şimdi ki nesil, çabuk vazgeçme gibi bir davranış eğilimindedir. Avuçlarında nasırlaşmış hayatların izlerini taşırken, yüzlerinde apayrı kazanımların ve aktif sabrın yaşanmışlığını yansıtan dedelerimizi maalesef “geçmiş insan modeli” olarak tanımlamakta ve bu gelecek odaklı insanların imzalarına ayak basmaktadırlar. Bunun yerine; kazanımların ve kazandırılacakların aktarımında, sözel öğütlerin yerine yaşanmışlıkların davranışsal olarak yansıtılmasında büyük fayda vardır.

Unutulmamalıdır ki; gelecek, bizim olmadığımız bir zamanın armağan edilmiş bugünüdür. Bugünü yaşayan nesle, kendi imzalarımızın ve yaşanmışlıklarımızın aktarılması için mevsimlerimizi armağan etmemiz gerek. Her mevsimimiz; içerisinde yaşanmışlıkların olduğu hayatlarımızın birer resmidir.

Bırakalım boyalarımızı… Renklerini neslimiz seçsin… Tuvalleri bizden ibaret olsun… Resmettikleri biz…

Esat AYTAN

Sosyal Bilgiler Öğretmeni – Eğitim Koçu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esat Aytan Arşivi