Evrene kötü enerji salıyoruz...

Biraz gözlerinizi kapatın, çocukken en keyif aldığınız anıları hatırlayın... Mutlaka oyun olmuştur. Oyun çocuğun ruhsal bir yaşantısı olup bütün kültürün kaynağını oluştururmuş, uzmanlar böyle diyor. Çocuk oyunları hayatın bir çekirdeğidir, dönüm noktası gibi... Bütün insanlar orada gelişir, büyür ve oluşumu insanın en güzel ve en olumlu yetenekleri orada yükselir...Çünkü; oyun kendiliğinden ortaya çıkan, hedefi olmayan, mutluluk getiren bir eylemdir...Oyunla büyümeyen, ailelerin gerçek hayattaki yaşadıklarını damardan yaşayarak öğrenen çocuk... Aynı şeyleri öğrendiği için onu uygular yaşamında... Şiddet ise şiddeti, sevgi ise sevgiyi, kötülük ise kötülüğü... Ne gösterirseniz fotokopi gibi aynısını alırsınız.Bir de modern çağın teknoloji ile getirdiklerini sayar isek, siz bakın görün şiddetin nereye varacağını... Bunun üstüne bir de körü körüne bilgisizlik de eklenince... Her taraftan bize akan şiddet görüntülerini daha çok görerek yaşayacağız... Durum onu gösteriyor.İnsanların her yerde şiddete sığınması adaletin de tam işlememesinden kaynaklanmıyor mu? Edenin ettiği ile kaldığı, hoyratlık, kabalık da cabası... Ben her zaman söylemiş, yazılarımda da paylaşmışımdır. Senin çocuğunu her türlü değerlere saygılı olarak yetiştirmen yetmiyor. Bir de öteki dünya var. Her türlü yalanın, dolanın kabul gördüğü, hoyratlığın tavan yaptığı, acımasız bir dünya... Üstüne bir de şiddet sosu eklenince, kötülüğün egemen olduğu, kabul gördüğü bir dünyaya hoş geldiniz...Hepimiz evet şiddeti gördüğümüz de kızıyoruz, bağırıyoruz... Ama sadece yapılana tepkiyle kalıyor ve çok geçmeden daha başka bir şiddetle karşılaşıyoruz toplum olarak. Arkası yarın gibi şiddetle besleniyor toplumumuz...Dün gencecik bir doktor, bugün gencecik bir avukat... Sadece görevlerini yapmaya çalışırken öldürülür. Binlerce kadınlar dayak yer, yüzlerce çocuklar tacize uğrar, hayvanlar bile bu vahşetten nasibini alır hale gelir.Nereye gidiyoruz. Arkadaş nasıl başarıyorsunuz bunu?Şiddet karşıtlığının ürettiği güç kesinlikle insan yeteneğinin icat ettiği tüm silahların gücünden üstündür. Buna kesinlikle inanıyoruz, inancımız tam...
İşte bu yüzden; İlk yumruğu atan fikirlerinin yetersizliğini tescil etmiştir.Sadece beş dakikada gördüğün bir insana nasıl öldürücü bir nefretle yaklaşıyorsunuz.... Ya da bu duyguya nasıl ulaşıyorsunuz? Bu hiç normal değil ve toplumumuz gittikçe daha da anormal davranışlar sarmalına tutulmak üzere...Her türlü modernliğin şiddetle beslendiği bir dünyayı yaşıyoruz. Bakıyorsunuz dünyanın efendiliğine soyunan efendi bozması ülke bile gücünün yettiğine göz dikiyor. İnsanları acımasızca yerlerinden yurtlarından ediyor.Bütün ülkeler için kaos planlıyor. Yetinmiyor, bu uygun altyapıyı hazırlıyor. Yetinmiyor uygulamaya geçiriyor.Kendi sınırları içinde kimsenin burnu kanamıyor, ama dünyayı kan gölüne çeviriyor.Yani, hayat bize oyun diye sunduğu şiddeti kademe kademe hayata geçirtiyor. Şiddetli sevinçlerin, şiddetli sonları olurmuş, senin de olur inşallah şiddetin anavatanı... Güç her şeyi fethedermiş, ama zaferleri kısa ömürlü olurmuş. Şimdilik beddua ile içimizi soğutuyoruz. Olsun bu da bir şey evrene kötü enerji salıyoruz, adrese ödemeli gönderiyoruz."Aslında zeki bir insan bunu siz de pek iyi bilirsiniz haydut olup topluma sadece şiddetle hükmetmenin hayalini kurar. Bu da bir takım romanlarda okuduğumuz kadar kolay olmadığından genellikle siyasete girilir en zalim partiye koşulur. Aklımızı ayak altına alıyormuşuz ne önemi var değil mi? Böylece dünyaya hükmedebildikten sonra… İçimde zulümle ilgili tatlı hayaller buluyorum"Albert Camu'un bu paragrafı ile yazımı sonlandırıyorum.Şiddetsiz bir dünya hayal ediyorum, sevgiyle örülen ama maskelenmeyen bir dünya... Şiddetten uzak sevgiyle kalın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi