Normalleşme sürecine sarı renk ile giren ve suanda da renk kodu turuncu olan Gaziantep, Cumartesi ve Pazar günlerinin açılması ve havalarında güzel olması nedeniyle adeta sokağa döküldü. Parklar ve mesire alanları tıklım tıklım olurken, bu durumun neticesinde şehrin rengi kırmızıya dönecek endişesi başladı. Zaten bu ülkede anlamadığım bir şekilde kapanmayı, yasakları ve kısıtlamaları isteyen bir kesim var. Yaptığı iş itibariyle, bu kısıtlamalardan çok etkilenmediğini sanan bazı bencil kişiler, uzun vadede kendilerine de zararları dokunduğunu anlaması gerekiyor artık. Senin fabrikan çalışıyor olabilir yada maaşın her ay çatır çatır yatıyor da olabilir. Sağlık çalışanı veya polis gibi istisnai görevleri olanlardan isen fazla fazla kazanıyor da olabilirsin. Sokağa çıkma kısıtlamalarından izin belgesi ile geziyorda olabilirsin. Ama bencil olamazsın. Bu ülkede bu kısıtlamalardan dolayı batan, iflas eden, batma noktasına gelen, intihar eden yada intiharın eşiğine gelmiş büyük bir orta ölçekli esnaf ve hizmet sektöründe çalışan işçiler var. Bunları nasıl görmezden gelebiliriz. Şehrin rengi sarıdan kırmızıya doğru gittikçe, kabus gören ve rengi sarıya doğru giden insanlar var. Bir kesim bu durumdan memnun olabilir ama büyük bir kesim mağdur. Geniş pencereden bakıldığında bu süreci daha fazla kazançla kapatanlarda yarının kaybedeni olacağını anlamıyor. Çünkü ülke batıyor…

Bu nedenle, tedbiri elden bırakmadan, felaket tellallığı yapmadan, kul hakkına girmeyelim ve hep birlikte kişisel tedbirlerle bu beladan bir an evvel kurtulalım. Hastanelerdeki durum çok vahim olmadığı sürece, normalleşme sürecinin bitirilmemesi için il hıfzıssıha kurulunun tüm şartların zorlaması, vatandaşlarımızın da biraz daha dikkat ve biraz daha sabırlı olması gerekiyor.