Coğrafi işaretli ürünlerdeki tehlike!

Gaziantep mutfağının ve kültürünün zenginliği coğrafi işaret tescilinde de kendini gösteriyor. Gaziantep 37 ürünle coğrafi işarette Türkiye’nin lider kenti konumuna geldi. Şehrimiz adına, şehrimizin değerleri adına sevindirici bir tablo.

Menengiç kahvesi, sarımsak aşı ve sarımsak kebabı son tescil edilen ürünler arasında yer alıyor. Onlarca ürünün tescil başvurusu ile ilgili işlemler de devam ediyor.

Coğrafi işaret, şehrimize özgü ürünlerimizin tanınması, talebinin artması, katma değer sağlanması ve dolayısıyla da kentin ekonomik kalkınması açısından önemli. Tescil edilen her ürün, Gaziantep’in gücüne ve marka değerine güç katıyor.

Mademki, bu ürünler bizim önemli bir değerimiz ve zenginliğimiz, o zaman bu ürünlerimizin sadece coğrafi işaretini almakla yetinmememiz gerekiyor. Çünkü tescili alınan ürünlerimizin bir çocuğunun üretiminin giderek azaldığını, böyle devam ederse yakın bir gelecekte elimizde ürünün kendisi değil sadece tescil belgesinin kalacağını görmek kaygı verici bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Mesela, Antep Pekmezi… Pekmez için önce bağ lazım, üzüm lazım. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde Gaziantep’in bağları ile ilgili olarak, “Kentin defterlerinde öşür veren 70.000 bağı vardır. 9.346.000 kökten oluşmakta pek ünlüdür. Kenti çevreleyen dağlar tümüyle bağdır. Haklıda çok sağlıklıdır, kentlerinin yeme içme dışındaki yönlerini de överler. Buranın alemi bezeyen kırk çeşit üzümü, binlerce tulum pekmezi, bademli ve Şam fıstıklı tatlı sucuğu, pestili vardır ki Araba, Aceme ve Hindistan’a kadar gönderilir…” denilmektedir.

Ancak günümüzde ne yazık ki, bağcılık eski önemini büyük ölçüde kaybetmiştir. Evliya Çelebi dönemindeki bağcılıktan eser bile kalmamıştır. Bağcılıktan para kazanamayan çiftçiler, bağları sökmeye devam etmektedir. Dolayısıyla da coğrafi işarete sahip Antep Pekmezinin, Antep kara üzümünün ve muskasının geleceği tehlikededir. Bağcılık biterse elimizde sadece bu ürünlerin tescil belgesi kalır ki, o kağıt parçasından ibaret olan belgeler hiçbir işe yaramaz.

Oğuzeli Narı da geleceği tehlike altında olan tarım ürünlerimiz arasında yer alıyor. Çünkü Oğuzeli’nde yeni nar bahçeleri kurulmazken, mevcut nar bahçeleri her yıl daha da küçülüyor, azalıyor. Çiftçi tıpkı bağ tiyekleri gibi nar ağaçlarını da söküyor. Aynı şekilde zeytin ağaçları sökülüyor. Özellikle Barak Ovasında zeytin ağaçları sökülerek yerine başta fıstık olmak üzere farklı ağaçlar dikiliyor. Zeytin üretiminin azalması, zeytin yağını, zeytinyağlı sabunu ve zeytinden yapılan yemekleri de olumsuz yönde etkileyecektir.

Gaziantep olarak çok önemli ürünlerimizden birisi de Antep peyniridir. Hayvancılıktaki gerileme peynir üretimini de olumsuz etkilemektedir. Piyasada Antep peyniri bulmak zor değil ama peynirlerdeki o eski tadı bulmak kolay olmuyor.

Yine Antep firiğinin üretimi de azalıyor. Firik, tam olarak olgunlaşmamış buğday başaklarının odun ateşinde yakılması ile elde ediliyor. Buğday ekilen alanların azalması ile birlikte doğal olarak firik üretimi de azalıyor.

Pandemi döneminde tarımın ve gıdanın ne kadar önemli olduğunu çok daha net bir şekilde gördük. Bu nedenle de tarımın asla ihmal edilmemesi gereken bir alan olduğunu iyice anladık. Anladık ama bundan sonraki ülke politikaları bu doğrultuda şekillenmezse hiçbir anlamı yok.

Kısacası tarım ve hayvancılığı yeniden ayağa kaldırmak zorundayız. Tarım olmadan olmaz. Hele hele coğrafi işaretini aldığımız ürünlerin üretimine ve ekonomiye kazandırılmasına önem vermek zorundayız. Aksi taktirde olmayan, üretilmeyen ürünlerin coğrafi tescillini almakla övünür dururuz.

Mutlu haftalar dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Babat Arşivi