Talat Özhalepli

Talat Özhalepli

Tavuktan Kartal olmaz, Kartal'da Tavuk olamaz

FİKİR HÜR VE ÖZGÜR OLMAZ
İSE BEDEN DAİMA TUTSAK KALIR

Günün birinde Dört kafadar tavuk, bir kartal yuvasına gidip muziplik olsun diye bir adet yumurta çalarlar.
Bu Yumurtayı kendi kümeslerine getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu garip yumurtanın çok çok büyük olan bir başka ırk tavuğa ait olduğunu düşünürler ve günlük hayatlarına devam ederler.

Aradan epey zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar olayı ve onlar da bu farklı yumurtanın başka bir büyük tavuğa ait olduğuna iyice inanırlar.

Zamanı geldiğinde kuluçkaya yatan tavuğun altındaki o yumurta kırılır. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çeşidi çıkar.

Herkes şaşkın ama çok mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir. Zaman geçer, Anne tavuk, yavrusuna hayat dersleri vermeye başlar:

"Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı buğdayı böyle ye!."

Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna; tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da.

Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe daha da güzelleşmektedir.

Çok uzun kanatları vardır. Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadırlar. Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrusunun gözü, gökyüzünde çok yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir.

"Anne bu nedir?" diye sorar. Anne tavuk;

"Ha o mu? O Kartal yavrum, kuşların padişahıdır..."

"Ne de güzel uçuyor!.." deyip iç geçirir yavru tavuk. "Evet yavrum. Ama sen sakın ona özenme! Asla onun gibi olamazsın. Senden önce baban, deden, amcanlar hepsi ona özendiler ama hiç biri onun gibi uçamadılar Unutma Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın."

O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında, "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim." diye hayıflanır.

Bir gün bu siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gider ve O'nu bir tavuk gibi defnederler.

Oysa aslında ölen bir kartaldır.

Etienne de La Boétie "Gönüllü Kulluk" kitabında der ki:

"Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir."

Oysa insanların, içinde bulundukları durumu doğal karşılayıp benimsememeleri, hep daha iyiyi, daha güzeli amaçlamaları için onlara belli değerler, onur, erdem gibi insani davranış kalıpları aşılamak gerekir.

Çünkü bilimsel ve özgür düşünen, aklını öne çıkaran, sorgulayan, gerektiğinde hesap soran bireylerin oluşturduğu toplumların geleceği çok daha güven içinde olacaktır.

Bu gönüllü kulluğun yok edilmesi, özgür bireylerin yetiştirilmesi yönetenlerin elindedir.

Yani kişiler, isterlerse kartal, isterlerse Tavuk yetiştirirler.

Aileler; daima bir Kartal yetiştirmek istemişlerdir.

Dünyayı yönetenler ise; Kartal yerine onları tavuk gibi beslemek isterler.

YANİ : İÇİMİZDEKİ KARTAL OLMA ATEŞİ HİÇ SÖNMEMELİDİR.

ÖZET : FİKİR HÜR OLMAZSA;
BEDEN DAİMA TUTSAK KALR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Talat Özhalepli Arşivi