Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Rahmetlik Cüneyt Arkın'dan Set Anıları

Yeni vefat eden Cüneyt Arkın veya gerçek adıyla Fahrettin Cüreklibatır (d. 8 Eylül 1937-ö. 27 .06.2022), Türk sinema oyuncusu, senarist, yapımcı, yönetmen ve doktordur. Eskişehir'in merkezine bağlı Karaçay köyünde doğdu. 85 yaşında vefat etti. Cüneyt Arkın Eskişehir Atatürk Lisesi'ni bitirmiştir. Cüneyt Arkın daha sonra 1961 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. Yaygın bilinen adı ile Çapa Tıp Fakültesi mezunudur. Kendisine Allah’tan rahmet diliyor, kederli ailesine, tüm sevenlerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum.

Cüneyt Arkın ve Gönül Yazar

Yeşilçam'ın usta isimlerinden Cüneyt Arkın’ın, bir film setinde Münir Özkul ile arasında geçen bir sohbeti yazacağız. Cüneyt Arkın burada köyünü hatırlayıp, duygusal anları anlatıyor.

İşte Cüneyt Arkın’ın o satırları: Filmde ben yoksul bir gençtim. Gönül Yazar zengin bir kızı oynuyordu. Kırmızı, spor, üstü açık bir arabası vardı. Film çekimleri dışında beni yanına oturtur, gezerdik. Sinema oyunculuğuna yeni başlamıştım. Aldığım üç beş kuruşla, borçlarımı kapattığımdan, aslında filmde olduğum gibi hayatta da yoksuldum. Genç, güzel, şöhretli bir kadın yanımda kırmızı spor araba altımda bir hayali yaşıyordum.

Tahta kulübenin önünde Gönül Yazar'la bir sahnemiz vardı. Münir ve Tanju da dert ortaklarımızdı. Sahne, Gönül Yazar'ın ısrarlı sorularıyla başlıyordu. Ben az konuşan, asla kendini açık etmeyen bir kişiliktim. Ama bir yerde Gönül Yazar öylesine can evimden vuruyordu ki, ister istemez yaralı yüreğimi sonuna kadar açtım. Eskişehir’de Karaçay köyünde yaşadığım günler hatırıma geldi.

O, an aylarca süren bostan bekçiliğinde yaşadığım korkunç, yalnızlık, dost köpeklerim, vefalı sıpam, asla genç kızlıklarını yaşayamayan ablalarım, elleri nasırlı anam, kamburu çıkmış babam. Açlıklarımız, toprağı kazıp çıkardığımız acı köklerle karnımızı doyurmaya çalışmalarımız, cehalet, yoksulluk, çaresizlik, açlık işte bunları tek tek yaşayarak konuşmaya başladım. Bu anda senaryodan çıkmış artık düpedüz kendimi anlatıyordum. Çıt yoktu. Set etkilenmişti. Gözyaşlarımı silip sustum. Kamera da sustu. Münir Özkul bir garip kalktı, içeri girdi. Onu takip ettim. Pencere kıyısına oturmuştu. Yüzünde deniz vardı. Ağlıyordu. Yanına oturdum. Elini tuttum. Öteki eliyle beni sardı. ‘Kardeşim' dedi. ‘Sen ne korkunç acılar çekmişsin, nasıl dayandın, nasıl yaşayabildin. Ben nasıl bir hayvanım ki, birazcık olsun sezmedim.' Başımı omuzuna koydum. Çocuğuna yaptığı gibi, kocaman bir merhametle, usul usul saçlarımı okşadı…” https://www.aykiri.com.tr/cuneyt-arkin-dan-duygulandiran-set-anisi/2706/

İpte Asılı Bir Gece

Cüneyt Arkın'dan ipte asılı kalma anısı.

Elazığ Keban Barajı’nda film çekiyoruz. Rejisör mekan bakmaya çıktı. Bir köprü gördü. “Tamam” dedi. Burada harika macera sahneleri çekeriz. Taş köprü çok derin bir vadinin üzerine kurulmuştu. Yönetmen “Önce köprü üzerinde kavga edeceksin, sonra köprüden aşağı düşeceksin. Seni iple sarkıtacağız.”

Kavga sonrası ipi belime bağlayıp sarkıttılar, sarkıttılar, sarkıttılar… İş bitti, yukarı çekecekler ama sarkıtanların gücü yetmedi. Sonra herkes ipe sarıldı. Kameraman, yönetmen demeden hep birlikte asıldılar. Kıpırdatamadılar bile.

Yoldan geçeni çağırdılar. Nafile. Bir karış yukarı bile çekemediler.

Geceyi ipte asılı geçirdim.

(BENİM KAHRAMANIM TÜRK HALKIDIR. Cüneyt Arkın, Kırmızı Kedi Yayınevi. 3. Basım, Mayıs 2022, İstanbul.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi