Prof. Dr. Sıtkı Göksu

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

'Çürümüş kemikleri kim diriltecek?'

' Çürümüş kemikleri kim diriltecek?' diye insanın aklına geliyor. Kendi aleminde sorguluyor. Gerekirse diğer insanlara bu fikrini açıyor. Acaba bu konuda Kur’an ne diyor?

Kur’an der: Haşirde sizi diriltecek Zat öyle bir zattır ki, bütün kâinat Ona emrinde asker hükmündedir. emr-i kün feyekûn'a karşı tam itaat ederek baş eğer. Buradaki Emr-i Kün feyekün ise; “Allah’ın yaratmayı dilediği şeye, 'Kün!' yani 'Ol!' diye emretmesi ve böylece onun varlık sahasına çıkması” demektir. Böyle bir zata karşı itaat etmek gerektir.

Bir baharı yaratmak, bir çiçek kadar Ona kolay gelir. Bütün hayvanları icad etmek, yaratmak bir sinek icadı kadar kudretine kolay gelir bir Zattır. Öyle bir Zâta karşı "Çürümüş kemikleri kim diriltir?" (Yâsin Sûresi, 36:78.) deyip kudretine karşı acizmiş gibi meydan okunmaz. İnsan der: “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” Sen, de: "Kim, onları başlangıçta inşa edip hayat vermiş ise o diriltecek." (Yâsin Sûresi, 36:78-79.)

Burada bir örnek vermek gerekirse: Bir zat, göz önünde bir günde yeniden büyük bir orduyu teşkil ettiği halde, biri dese, "Şu zat, askerleri istirahat için dağılmış olan bir taburu bir boru ile toplar; tabur nizamı altına getirebilir." Sen ey insan, desen: "İnanmam"; ne kadar divanece, delice bir inkâr olduğunu bilirsin.

Aynen onun gibi, hiçlikten, yeniden ordu misal bütün hayvanlar ve diğer hayat sahiplerinin, tabur misal cesetlerini kemâl-i intizamla ve hikmet ölçüsüyle o bedenlerin atomlarını ve duygularını emr-i kün feyekûn ile kaydedip yerleştirir. Ve her asırda, hatta her baharda yeryüzünde yüz binler ordu-misâl hayat sahiplerinin nevilerini ve taifelerini, takımlarını îcad eden bir Zât-i Kadîr-i Alîm vardır. Bu zat tabur-misal bir cesedin nizamı altına girmekle birbiriyle tanışan asıl, temel atomları, asıl parçaları bir sesle İsrâfilin Suru, borusuyla nasıl toplayabilir? Akıldan uzak görme şeklinde denilir mi? Denilse, ahmakçasına bir deliliktir.

Hem meselâ insan-ı âsi " Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diye meydan okur gibi inkârına karşı Kur'ân der: "Kim başlangıçta yaratmışsa O diriltecek. (Yâsin Sûresi, 36:78-79.) O yaratan Zât ise, her bir şeyi her bir keyfiyette bilir. Hem size yeşil ağaçtan ateş çıkaran bir Zât, çürümüş kemiğe hayat verebilir. (Yâsin Sûresi, 36:78-79.)

İşte şu kelâm, diriltmek davasına müteaddit, birçok cihetlerle, yönlerle bakar, ispat eder.

Evvelâ, insana karşı ettiği ihsanların silsilesine şu kelâmıyla başlar, tahrik eder, hatıra getirir. Başka ayetlerde tafsil ettiği için kısa keser, akla havale eder. Yani, size ağaçtan meyveyi ve ateşi ve ottan erzakı ve tohumları, taneleri ve topraktan taneli bitkileri ve bitkileri veriyor. Yeryüzünü size hoş, her bir erzakınız içinde konulmuş bir beşik yapmıştır. Ve âlemi güzel ve bütün lüzumlu maddeler içinde bulunur bir saray yapmıştır. Böyle bir Zâttan kaçıp, başıboş kalıp, yokluğa gidip saklanılmaz. Vazifesiz olup, kabre girip uyandırılmamak üzere rahat yatamazsınız.

Hülasa: Zaman gösterdi ki, Cennet ucuz değil; Cehennem dahi lüzumsuz değil. Ona yani insana, Cehennem ağzını açmış, bekliyor. Cennet ise, nazlı kucağını açmış, gözlüyor, bekliyorlar.

Cehennem lüzumsuz değil. Çok işler var ki, bütün kuvvetiyle "Yaşasın Cehennem" der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiyat ister.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu Arşivi