Sabır Eksersizi

Sabır Eksersizi
Sabır Eksersizi

İnsanlar hayatlarının değişik dönemlerinde sıkıntı, musibet, bela, manevi travma, afetlere maruz kalabilmektedirler. Bu tür hadiselerde en önemli yapılacak şey mert olarak “Ya Sabur” yani ey sabır veren Rabbimiz bizlere sabır ver, Eyüp (A.S.) sabrı ver demektir. “Bu da geçer yahu”yu düstur edinmelidir. “Mevla göreli neyler, neylerse güzel eyler.” penceresinden olaylara bakmalıdır.

"Şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir." Bakara Sûresi, 2:153; Enfâl Sûresi, 8:46. Mealindeki ayette hikmet ve gaye nedir?

Cevap: Cenâb-ı Hak, her şeyi hikmetle yaratan (Hakîm) ismi gerekliliği olarak, varlıkların yaratılmasında, bir merdivenin basamakları gibi bir düzen koymuştur. Sabırsız adam, tedbirli ve akıllıca hareket etmediği için, basamakları ya atlar düşer veya noksan bırakır, istediği hedefine çıkamaz. Onun için hırs mahrumiyete sebeptir. Sabır ise, müşkülâtın anahtarıdır.

"Hırslı olan kimsenin ümidi boşa çıkar ve hüsrâna uğrar." “Sabır, ferahlığın ve genişliğin anahtarıdır.” atasözleri hükmüne geçmiştir. Demek, Cenâb-ı Hakkın yardım ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir.

Çünkü sabır üçtür:

Biri: günahlardan kendini çekip sabretmektir. Şu sabır takvâdır; "Allah takvâ sahipleriyle beraberdir." Bakara Sûresi, 2:194.sırrına mazhar eder.

İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir. "Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever." Âl-i İmrân Sûresi, 3:159. "Muhakkak ki Allah sabredenleri sever." Âl-i İmrân Sûresi, 3:146. Şerefine mazhar ediyor.

Ve sabırsızlık ise Allah'tan şikâyeti kapsıyor. Ve işlerini tenkit ve rahmetini suçlama ve hikmetini beğenmemek çıkar. "O kimseler ki, başlarına bir musibet geldiğinde 'Biz Allah'ın kullarıyız; dönüşümüz de ancak Onadır' derler." Bakara Sûresi, 2:156. Evet, musibetin darbesine karşı şikayet suretiyle elbette aciz ve zayıf insan ağlar. Fakat şikayet Ona, (Allah’a) olmalı; Ondan (Allah’tan) olmamalı. Hazret-i Yakup aleyhisselâmın 'Ben derdimi de, üzüntümü de ancak Allah'a şikâyet ederim' dedi." Yusuf Sûresi, 12:86. demesi gibi olmalı. Yani, musibeti Allah'a şikayet etmeli. Yoksa Allah'ı insanlara şikayet eder gibi "Eyvah! Of!" deyip "Ben ne ettim ki bu başıma geldi?" diyerek acil insanların acımasını harekete geçirme zarardır, manasızdır.

İnsan yaşayış durumda ne büyük ihsanlara sahip olduğunu düşünsün. Ne demek istiyorum? Bir insan yokluktan vücuda gelip, taş olmayarak, ağaç olmayıp, hayvan kalmayarak, insan oluyor. Müslüman olarak, çok zaman sıhhat ve afiyet görüp yüksek bir nimet derecesi kazanıyor. Bazı arızalarla, sıhhat ve afiyet gibi bazı nimetlere lâyık olmadığı anlaşılıyor. Fena isteği veya sû-i istimaliyle (kötüye kullanması ile) nimetleri elinden kaçırıyor. Veyahut bazı şeylere eli yetişmediği için şikayet etmek, sabırsızlık göstermek, "Aman, ne yaptım böyle başıma geldi?" diye rububiyet-i İlâhiyeyi tenkit etmek gibi bir durum neye neden olur? Maddî hastalıktan daha musibetli, manevi bir hastalıktır. Kırılmış elle dövüşmek gibi, şikâyetiyle hastalığını artırıyor. Akıllı odur ki, "O kimseler ki, başlarına bir musibet geldiğinde 'Biz Allah'ın kullarıyız; dönüşümüz de ancak Onadır' derler." Bakara Sûresi, 2:156. Ayetinin sırrıyla teslim olup sabretsin, ta ki o musibet, o sıkıntı, o hastalık vazifesini bitirsin, gitsin.

Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu Allah’ın sevgisini kazanma makamına kadar çıkarıyor, en büyük makam olan mükemmel kulluk vazifesi tarafına gönderiyor. (Mektubat’tan faydalanılmıştır.)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.